Risk analizi ve risk araştırmaları kuruluşu Riskline, 2023 yılında seyahat endüstrisini ve turizm sektörünü etkileyebilecek potansiyel riskleri değerlendirdi. İşte detaylar…
Risk analizi ve araştırmaları kuruluşu Riskline’ın 2023 yılında Dünya çapında seyahatleri ve turizm sektörünü etkileyebilecek riskleri ortaya koyan öngörü raporunun sonuçları açıklandı.
Bu yıl Dünya’yı, uluslararası gelişmeleri ve seyahat endüstrisini etkileyebilecek muhtemel riskler ve tehditler “Sağlık”, “Seyahat” ve “Güvenlik” olmak üzere 3 ana başlık altında ele alındı. Bu 3 ana başlık ve alt başlıkları şu şekilde:
1) SAĞLIK ALANINDAKİ TAHMİN VE ÖNGÖRÜLER
-
- COVID-19 Kuzey Yarımküre’ye dönüş yapacak mı?
- İklim değişikliği ve hastalıkların artışı arasındaki korelasyon
- Ebola, mpox ve başka bir hastalığın yayılması
2) SEYAHAT ALANINDAKİ TAHMİN VE ÖNGÖRÜLER
-
- “Seyahat bloklarının” geri dönüşü
- Uluslararası seyahat hareketliliğinin önündeki engeller
- Grevler, protestolar ve diğer aksamalar
3) GÜVENLİK ALANINDAKİ TAHMİN VE ÖNGÖRÜLER
-
- COVID-19 sonrası Dünya’da güvenlik
- 2023 yılı Çin’in Tayvan’ı işgale kalkıştığı bir yıl olabilir mi?
- 2023 yılında NATO bir çatışmaya girmek zorunda kalacak mı?
RISKLINE CEO’SU NORDLIEN: ÇALKANTILI ZAMANLARIN ORTASINDAYIZ
Riskline Kurucu CEO’su Kennet Nordlien, araştırma raporunun kapsamında 2023 yılına yönelik öngörülerini paylaşarak; değerlendirmelerde bulundu.
“BELİRSİZLİKLERE UYUM SAĞLAYAN ŞİRKETLER BAŞARILI OLACAK”
“Çalkantılı zamanların ortasındayız… Bu da 2023 yılında birçok alanda olduğu gibi seyahat endüstrisinde de sürekli değişime ve belirsizliklere uyum sağlayan şirketlerin başarılı olacağını gösteriyor” ifadelerini paylaşan Riskline Kurucu CEO’su Kennet Nordlien; 2023 yılında, pandemi sonrası 2022’de seyahat ve havacılık alanında elde edilen artış oranlarının 2023 yılında yakalanamayacağını ve tablonun geçen yıl kadar pembe olmayacağını” öne sürdü.
RESESYON, DOĞAL AFETLER VE DEVLETLER ARASI ÇATIŞMA
Kennet Nordlien, bunda rol oynaması muhtemel etkenleri ise; “doğal afetlerin sıklığındaki ve etkilerindeki görülmemiş artışlar”, “devletler arasındaki sıcak çatışmaların geri dönüşü” ve “2023 yılında yaşanacak küresel resesyon” olarak sıraladı.
SEYAHAT ALANINDAKİ RİSK VE TEHDİTLER İÇİN TAHMİN VE ÖNGÖRÜLER
Riskline 2023 Foresight Raporu kapsamında; seyahat endüstrisinin 2022 yılında hızlı ve güçlü bir şekilde toparlanma yakaladığı fakat bu hızlı ve güçlü büyüme trendinin, 2023 yılında başta ekonomik nedenlerden dolayı devam etmesinin, sürülmesinin beklenemeyeceği belirtiliyor. 2023 yılında seyahat endüstrisini
Buna göre; birçok ülkenin kapısını çalan “ekonomik durgunluk, resesyon”, seyahat endüstrisinin 2023 yılında toparlanması için büyük bir tehdit oluşturacak.
Dünya çapında artan faiz oranları, artan enerji ve gıda fiyatları; ulaşım, konaklama ve personel maliyetlerinin artmasına neden oldu. Seyahat endüstrisi, bunun sonucunda şimdiden uçak bileti ve konaklama fiyatlarındaki artışa tanık olmuş durumda.
Diğer yandan ekonomideki olumsuzlukları sert yaşayan ülkelerde de protesto ve sivil itaatsizlik eylemlerine yol açabileceğine ve bunun da seyahatlere de etki edebileceğine dikkat çekiliyor.
MART 2020 KADAR KÖTÜMSER BİR TABLO SÖZ KONUSU DEĞİL
Genel değerlendirme kapsamında; ufukta kara bulutların olmasına rağmen bu tablonun kesinlikle Mart 2020 kadar kötü bir tablo olmayacağı da belirtiliyor. Destination Analysts tarafından yapılan ankete atıfta bulunarak; ankete katılan Amerikalıların yaklaşık %75’inin, ekonomide küçülme yaşansa bile seyahatlerin ve tatilin “gerekli olduğu, yapmaya değer” bir yatırım olduğuna inandığı ortaya koyuldu.
Riskline 2023 Foresight Raporu kapsamındaki, 2023 yılında seyahat endüstrisini ve turizm hareketlerini olumsuz etkileyecek tehdit ve risklerin ele alındığı alt başlıkları ise şu şekilde özetleyebiliriz:
1) “SEYAHAT BLOKLARININ” GERİ DÖNÜŞÜ
Rusya’nın Ukrayna’yı işgal etmesinin ardından, Batılı ülkelerin Rus havayolu firmalarına hava sahalarını kapatmaları ve Rusya vatandaşlarına yönelik seyahat kısıtlamaları sonrasında bir benzetme ile Soğuk Savaş dönemindeki “Batı Bloğu” ve “Doğu Bloğu” kavramlarının seyahatler için yeniden canlandığı ifade ediliyor.
9 Eylül’den itibaren, AB Konseyi’nin AB ile Rusya arasındaki vize kolaylaştırma anlaşmasını askıya almasının ardından Rus vatandaşları için Avrupa ülkelerine seyahat çok daha maliyetli ve zorlu hale geldi.
Ayrıca Estonya, Litvanya, Letonya, Finlandiya ve Polonya gibi Rusya’ya sınırı olan birçok ülke sınırlarını Rus turistlere kapattı.
Artan Batı karşıtlığı, finansal / ekonomik kısıtlamalar ve sınırlı uçuş operasyonları nedeniyle Rusya’ya Batılı yolcuların sayısı oldukça azaldı.
ABD, İngiltere, Kanada, Polonya ve Estonya da dahil olmak üzere çok sayıda Batılı ülke, vatandaşları keyfi gözaltı riski nedeniyle Rusya’ya seyahat etmeyi ertelemeye veya bundan kaçınmaya çağırdı.
Rus kaynakları, Nisan’dan Haziran’a kadar Rusya’ya gelen yolcuların çoğunlukla Özbekistan, Kazakistan ve İran gibi Batılı olmayan ülkelerden olduğunu açıkladı.
Küresel turizm sektörü, bu kısıtlamalar nedeniyle 2023 yılında da belirsizliklerle karşılaşmaya devam edecek.
Batılı ülkeler, yaptırımların bir parçası olarak Rus yolculara yönelik seyahat kısıtlamalarını daha da sıkılaştırırken, artan gerilim nedeniyle Batılı ülkelerden Rusya’ya yönelik seyahatlerin sıfır seviyesine gerilemesi muhtemel.
2) ULUSLARARASI SEYAHAT HAREKETLİLİĞİNİN ÖNÜNDEKİ ENGELLER
Artan maliyetler ve enflasyon, 2023 yılı boyunca seyahati ciddi şekilde sınırlayacak.
İklim değişikliğinin seyahat endüstrisi üzerindeki artan etkisi: Son dönemde iklim değişikliği nedeniyle artan doğal afetler, aşırı yağışlar ve güçlü fırtınalardan kaynaklanan engeller nedeniyle seyahatler daha sık ve daha çok kesintiye uğrayacak.
3) GREVLER, PROTESTOLAR VE DİĞER AKSAMALAR
Rekor düzeydeki enflasyon ve artan yaşam maliyeti; sosyal krizleri, huzursuzluğu ve seyahat aksamalarını tırmandırıyor.
İşçiler, mavi yakalılar yetersiz ücretler nedeniyle daha sık grev gidecek ve gösteri yapacak. Bu da muhtemelen Avrupa da dahil olmak üzere hizmet ve seyahat kesintilerine yol açacak.
Son iki yılda Avrupa’da, özellikle Fransa, İtalya, İngiltere, İspanya, Belçika, Hollanda ve Almanya’da, ücretlerin artış oranı ile enflasyon oranı arasındaki fark ve personel istihdamındaki aksama nedeniyle birçok grev gerçekleşti.
Havalimanı operasyonları da bu grevlerden etkilendi. Bu da Frankfurt, Amsterdam, Brüksel, Paris, Lizbon, Budapeşte ve Londra’da saatlerce süren gecikmelere ve kısa süreli iptallere neden oldu.
Fiyat artışlarıyla ilgili büyük toplumsal huzursuzluk, dünyanın dört bir yanındaki ülkelerde meydana gelebilir.
Yüksek enflasyon, zamlar nedeniyle geçim sıkıntısı yaşayan kalabalıkların harekete geçirmesi ve hükümet değişikliği çağrıları yapması nedeniyle daha fazla protesto ve siyasi istikrarsızlık riski de yüksek.