Yoğun tempoda çalışıyoruz, korona, ekonomik zorluklar, seçim süreci derken hayatın koşuşturmasına kapıldık yine. Birçok sorunla aynı anda baş etmeye çalışmanın en çok yaşandığı dönemdeyiz belki de. Zaman yetmiyor, doğa kendini giderek daha da çok saklıyor. Belki o da bizden kaçıyor. İşte Balıkesir Çanakkale arası Ege Harikası 6 Saklı Köy…
Hafta sonlarımızı alışveriş merkezlerinde harcayıp, koca hafta sonunun nasıl bittiğini anlamadığımızda her şeyden kaçmak, koşarak uzaklaşmak istiyoruz. Bu kaçışlarda doğamız gereği kendimizi doğanın tam ortasına atmak istiyoruz.
Size hem saf doğasıyla hem de tarihi ve manevi değerleriyle harika birkaç gün yaşatacak köyleri sıraladım.
Kazdağları’nın oksijenini sadece ciğerlerinizde değil, ruhunuzun en derinliklerinde hissedeceksiniz. Yeniden doğacak ve yaşama olan hevesinizi artıracak bir geziden söz ediyorum.
Bir yer bulalım dünyadan uzak dedirtecek 6 köyü sizin için listeledik. İşte Balıkesir Çanakkale arası Ege Harikası 6 Saklı Köy
NARLI KÖYÜ
Narlı Köyü, Balıkesir ili ile Çanakkale ili sınırı olan Mıhlı çayının doğusunda bulunan şirin bir yerleşim yeri. Köy, kazdağı’nın batı tepelerinde deniz bakan kısmında körfezi seyrediyor. Ayrıca orman sınıfına da giriyor. Mahallenin doğusunda ve batı yakasında bulunan kanyonlarda oluşan hava sirkülasyonu, atmosferde bulunan oksijeni burada topluyor, yapılan ölçümlerde dünyada Alplerden sonra, oksijen bakımından ikinci sırada. Narlı mahallesi zeytinyağı konusunda güney bahçeleri, bilhassa 0.4 dizem zeytinyağı üretmesi ile meşhur. Özelliği zeytin ağaçlarının güneye bakması ve yüksek rakımlı bahçelerde bulunması. Bu zeytinyağı aynı zamanda ilaç niyetine de çeşitli rahatsızlıklara iyi geliyor.
YEŞİLYURT KÖYÜ
Kazdağları’nın eteklerinde sık bitki örtüsü ile hem deniz hem dağ turizminin birlikte yaşandığı Yeşilyurt Köyü, adeta bir oksijen çadırı. Köyde ki evler, taş mimarinin en güzel örnekleri diyebilirim. Yüzyılların birikiminin oluşturduğu bu taş evler, son yıllarda İstanbul ve İzmir‘den gelen ve doğal yaşamı seçen ailelerin, hatta yabancıların gözdesi olmuş durumda. Köyün patika yolları yürüyüşü sevenler için, ideal bir parkur oluşturuyor. Badem ağaçları ile bezenmiş yamaçları, şifalı bitkileri, baş döndürücü kokular saçan çiçek ve otları ile bezenmiş Yeşilyurt Köyü, özellikle astım ve kalp hastaları için gerçek bir şifa kaynağı. Bir zamanlar Rumların da yaşadığı Yeşilyurt Köyü ‘nün meydanında bulunan tarihi cami, minaresi ile dikkati çekiyor. Bu caminin yapımında Yunanlı ustalar çalıştığı için bu ilginç yapı, camiden ziyade kilise görünümünü andırıyor.
ADATEPE KÖYÜ
Kazdağları‘nın eteklerinde, geçmişten kalma bir fotoğraf gibi Adatepe. İda Dağı‘nın batı yamaçlarında, uzun süre gözlerinizin önünden gitmeyecek görüntüler sunuyor. Doğal ve tarihi SİT alanı olarak koruma altındaki Adatepe Köyü, oksijen oranının yüksekliğiyle bilinen Kazdağları’nın en batı ucunda ve Ege denizine tepeden bakan bir konumda, zeytinlik ve çam ormanlarıyla kaplı.
Eski bir Rum köyü, sit alanı olduğu için yıllar önceki görüntüsünü bugün de koruyor. İşgal yıllarında çok sayıda Rum ailenin gelip yerleşmesiyle, Rum ve Türk kültürünün beraber yaşadığı ve kaynaştığı en eski köylerimizden biri aynı zamanda. Kültür Bakanlığı tarafından koruma altına alınan köy, orijinal taş yapısıyla yerli ve yabancıların dikkatini çeken taş evler, gerçekten görülmeye değer. İki yaşlı çınarın hakim olduğu köy meydanı, tarihi evleri ile modern bir köy havasında olan Adatepe’nin ruhunu yansıtıyor.
ÇAMLIBEL KÖYÜ
Namı diğer usta oyuncu “Tuncel Kurtiz’in Köyü” Çamlıbel, yeşil bir vadiden Edremit Körfezi’ne bakan Kaz Dağları’nda çok şirin bir köy. Köyün tarihi Bizans dönemine kadar uzanıyor. Evler zamanında tahta baraka şeklinde yapıldığı için eskiden adı Tahtaköy’dü ama 1972 tarihinde Çamlıbel olarak değiştirildi.
Kurtiz ölmeden önce Çamlıbel Köyü’nün yakınındaki Tahta kuşlar köyüne gömülmeyi vasiyet etmiş. Ancak Tahta kuşlar Köyü’nün yerlileri ve bazı gelenekleri sebebiyle bu istek kabul edilmemiş ve Kurtiz’in ailesi mezarın Çamlıbel Köyü’nde olmasına karar vermiş.
Tuncel Kurtiz ’in ölmeden önce eşi ve kayınbiraderiyle işlettiği otel de Çamlıbel Köyü’nde bulunuyor. 8 taş odalı otel, doğal yiyeceklerle hazırlanan yemekleriyle de ünlü.
DOYRAN KÖYÜ
Narlı Mahallesi’nin karşı yamaçlarında bir komşu köy, Doyuran. İki köy yüksek tepelerden adeta birbirlerini selamlamaktadır.
Kazdağları eteklerinde zirveye yakın kurulan köylerden biri Doyran. Bir grup askerin köyden geçmesi ve halkın askerleri doyurması ile komutanın “bu köyün adı Doyuran olsun” demesiyle nam salmış köyümüz. Köyün geçim kaynağı tıpkı diğerleri gibi tabi ki Zeytin ve Zeytinyağı .
Manzarası şahane, ağaçların içinde saklı kalmış bir doğa hazinesi. Osmanlı ile Çinlilerin savaş yaptığı dönemde, köylü kime yardım edelim diye istişare yapıyor. “Kim zayıf düşerse ona yardım edelim” kararı alıyorlar. Bu söz, köylünün ne kadar cömert olduğunun adeta bir kanıtı. Bir Türkmen Alevi köyü. Körfezi ve Ege denizini kuşbakışı görebileceğiniz bu köy sizi tarihe götürecek.
MEHMETALAN KÖYÜ
Kaz Dağları’nda Tahtacı Türkmen köyü olan Mehmetalan köyü, yaklaşık 200 yıl önce kuruluyor. Köy halkının başlıca geçim kaynağı zeytincilik. Köyde 300 metre yüksekliğe kadar zeytin ağaçlarının, sonra yer yer tespih, sandal, meşe ve 600 – 800 metre yüksekliğe kadar hakim ağaç olan kızıl çamların arasından geçerek köyün 3 km ilerisindeki milli park giriş noktasından belli bir ücret ödemek karşılığında kaz dağları milli parkına girebilirsiniz. Köyde bulunan kamp alalarında konaklayıp dereye girebilirsiniz.
1876 İskan kanunu ile yerleşik hayata geçilirken, Köyün kuruluşu da çok enteresan, göçebe yörükler taze eti 4 parçaya bölüyorlar. Her bir alana bir parça et asıyorlar, et nerede bozulursa oranın havası en temizidir diyen köylü bu alanı seçiyor. Köyde hayvancılık hakim.
Köyün isminin hikayesi; köylere isim verilirken muhtara sorulur, sizin köye ne isim verelim demiş, kendi adı Mehmet olan muhtar, düşünmüş düşünmüş bulamamış “benim adımı verin” demiş, öyle olmaz diyen nüfus memuru ben buraya “Mehmetalan“ diyim demiş. Köyün adı böyle konulmuş.
ALTINOLUK KÖYÜ ANTANDROS
Altınoluk’un en güzel manzarası bu köyden görülür. Eski adı Papazlık olan köyde Türkler ve Rumlar beraber yaşarlarmış. Altınoluk köyü içerisinde bolca Rum evlerini ve Osmanlı evlerini bir arada görebilirsiniz. Köy içerisinde Abdullah Efendi konağı yer alıyor. Köyün en ünlü yapılarından biri olan Abdullah efendi konağını da gezebilirsiniz. Köyün girişi meydanla başlıyor. Burada zeytinyağı, sabun, zeytin ve şifalı bitkiler gibi ürünleri satan köylüler var.
Daha çok Akçay’a ve Edremit Körfezine yakın köyleri ele aldık. Çanakkale ve Balıkesir iline doğru uzanan daha onlarca saklı köy var.
Şehirden, trafikten, bina görmekten bıktım dediğinizi duyar gibiyim. Köy havasını içinize çekeceğiniz muhteşem köylere kaçmaya hazır mısınız?