Yaşlıların toplum içindeki yerini ve onlarla ilgili zorlukları ele alan bu haber, yaşlılık konusundaki yaygın önyargıları ve modern dünyanın getirdiği sınamaları özetler. Kıymetli deneyimlerine ve birikimlerine rağmen yaşlılar neden kenara itilir, neden dışlanır ve ne tür zorluklarla karşılaşır? Bu önemli soruların cevaplarını, gerçekçi ve empatik bir bakış açısıyla sunar. Yaşlılara Yer Yok
İstanbul’da Yaşlı Nüfusun Durumu: Unutulmaya Yüz Tutan Hikayeler
İstanbul, tarihin her döneminde, farklı kültürlerin, farklı insanların ve farklı yaş gruplarının buluşma noktası olmuştur. Bu çeşitli mozaik içerisinde, belki de en göz ardı edilen grup yaşlı nüfustur. Yaşlılar, genellikle sessiz ve görünmez hale getirilmiş, toplumun en marjinal kesimlerinden biri olmuşlardır. Bu yazıda, İstanbul’daki yaşlı nüfusun durumunu, onların günlük hayatlarını ve karşılaştıkları zorlukları inceleyeceğiz.
Türkiye İstatistik Kurumu (TÜİK) verilerine göre, İstanbul’da 2022 yılı itibariyle yaklaşık 1,8 milyon yaşlı insan yaşamaktadır. Bu, İstanbul’un toplam nüfusunun yaklaşık %10’unu oluşturuyor. Bu rakam, hem İstanbul’un genel nüfus artış hızına hem de yaşlı nüfusun artış hızına bağlı olarak değişkenlik göstermektedir.
Yaşlı nüfus, çoğunlukla gençler ve çalışan nüfus tarafından göz ardı edilmiştir. Onların ihtiyaçları, istekleri ve katkıları sıklıkla gözden kaçar ve toplum genelinde yaşlıların yaşadığı zorluklar yeterince anlaşılmaz. Yaşlılar, sağlık problemleri, ekonomik zorluklar ve toplumsal izolasyon gibi birçok problemle karşı karşıya kalırlar. Bunlar, yaşlıların toplumun geri kalanıyla tam anlamıyla entegre olmalarını engeller.
Ekonomik zorluklar belki de en belirgin olanıdır. Birçok yaşlı, sabit bir gelire sahip olmadan, emekli maaşları ve sosyal yardımlarla geçinmek zorundadır. İstanbul gibi büyük ve pahalı bir şehirde, bu genellikle yaşam masraflarını karşılamak için yeterli olmaz. Bu durum, yaşlıların ekonomik güvencesizlik içinde yaşamasına ve hatta yoksulluğa sürüklenmesine neden olabilir.
Sağlık problemleri de yaşlıların hayatlarını zorlaştıran bir diğer önemli faktördür. Yaş ilerledikçe, çeşitli sağlık sorunları ortaya çıkar ve bu sorunların yönetilmesi ve tedavi edilmesi zorlaşır. İstanbul gibi büyük bir şehirde, sağlık hizmetlerine erişim zorlukları yaşanabilir ve bu durum yaşlıların sağlık durumunu daha da kötüleştirebilir.
Son olarak, yaşlılar genellikle toplumsal izolasyon ve yalnızlıkla mücadele ederler. Toplum genellikle yaşlıları göz ardı eder ve onları sosyal etkinliklere dahil etmeyi ihmal eder. Bu durum, yaşlıların kendilerini yalnız ve anlamsız hissetmelerine neden olabilir.
Sonuç olarak, İstanbul’daki yaşlı nüfusun durumu, çeşitli zorluklar ve sorunlarla karakterize edilmiştir. Bu sorunların çözülmesi, hem yaşlıların yaşam kalitesini iyileştirmek hem de onların toplumun geri kalanıyla tam anlamıyla entegre olmalarını sağlamak için gereklidir. Bu, yaşlıların değerli deneyimlerini ve bilgilerini toplumla paylaşmalarını ve aktif bir yaşam sürdürmelerini sağlayacaktır.
Moskova’da da “İhtiyarlara yer yok”
Natalya Juravlyova’nın Moskviçmag dergisine yazdığı ve Moskova’daki yaşlı nüfusun neden bu kadar az göründüğünü merak eden makalesi, Moskovalı babuşka ve deduşkaların kayboluşunu sorguluyor. Başkentte resmi verilere göre 3 milyonu aşkın emekli yaşarken, bunların 500 binden fazlası aktif olarak çalışmaktadır. Ancak Juravlyova, geçmişe oranla sokaklarda daha az yaşlı görüldüğüne dikkat çekiyor.
Bu durumun iki ana sebebi olduğunu belirten Juravlyova, bunları şehrin dönüşen manzarası ve zor ekonomik şartlar ile birlikte artan depresyon olarak açıklıyor.
Juravlyova, özellikle şehir merkezinde artık uygun fiyatlı gıda marketi bulunmadığını ve ekonomik koşulların zorlaşmasıyla yaşlıların merkezdeki evlerini kiraya verip kenar mahallelere veya daça bölgelerine taşındığını belirtiyor.
Ria’nın yaptığı bir araştırma, Moskova’daki emeklilerin %45-55 arasında bir kısmının evlerini kiraya verdiğini gösteriyor. Evlerinin bir odasını kiraya verdiklerini belirtenlerin oranı ise %60.
Araştırmada, 60 yaş ve üstü Moskovalılara neden evden çıkmadıkları da sorulmuş. Katılımcıların %50’si, evde kalma sebeplerini yoksulluk olarak açıklarken, hastalık nedeniyle evden çıkmadığını belirtenlerin oranı %47’ye ulaşıyor.
Yalnızlık, en çok dile getirilen üçüncü neden olup, katılımcıların %22’si tarafından belirtilmiş. Katılımcıların %19’u da toplum içinde kendilerini gereksiz hissetmelerini evden çıkmama nedeni olarak belirtiyor.