Last Updated on 4 Ağustos 2023 by Turizm Günlüğü
İkizköy’deki Akbelen Ormanları’nda çok sayıda kızılçam ağacı katledildi. Kamu vicdanının bütün tepkilerine rağmen maden şirketi tarafından gerçekleştirilen bu katliam sonucunda bölgedeki yetişkin çam ağaçları tomruk haline getirildi ve bölgeden uzaklaştırılmaya başlandı. Bu süreçte bölgeyi ziyaret eden doğa koruma ve biyoçeşitlilik uzmanları ağaçların kesilmesinin ormanın sonu olmadığını belirtiyor.
Akbelen’de orman dokusu ekosistem bütünlüğünü koruyor
Alanda çok sayıda genç kızılçam ağacı ve maki bitkisi, sürüngen, böcek, kuş ve memeli yaban hayvanı yaşamını sürdürmeye devam ediyor. Akdeniz ormanları aslen genç ve yaşlı ağaçlar arasındaki geçiş evrelerinden oluşuyor. Bu nedenle, Akbelen’deki ağaç kesimlerinden geriye kalan orman dokusu ekosistem bütünlüğü açısından değerini hala koruyor. Bu sistem içindeki döngü, var olan bitki örtüsü, toprak altı ve üstündeki binlerce mikroorganizma ve her an büyümeye hazır fidan ve tohumlarla devam ediyor.
Kesilen çok sayıda ağaç olmasına rağmen bölgedeki bitki örtüsü kısa sürede kendini yenileme kabiliyetine sahip. Alandaki doğal floranın yeşerdiği toprak zemin tahrip edilmediği takdirde Akbelen Ormanı bu özelliğini korumaya bundan sonra da devam edecek.
“Ormanı öldüremezsiniz”
Konuyla ilgili açıklamalarda bulunan Doğa Derneği Yönetim Kurulu Başkanı Dicle Tuba Kılıç; “Akbelen Ormanı’nda hunharca kesilen kızılçamlara rağmen orman ekosistemi yaşamaya devem ediyor. Orman sadece ağaçlardan değil tohumdan kuşuna, fidanından kelebeğine kocaman yaşayan bir ekosistemdir. Ağaç kesmekle ormanı öldüremezsiniz. Orman daima kendini yenileme gücüne sahiptir. Bundan sonra Akbelen direnişinin ekolojik açıdan asli hedefi doğal yaşamı içinde barındıran toprak tabakasını korumak olacak.’’ dedi ve ekledi
“Akbelen Ormanı’nın önemli bir parçası da İkizköy’dür. Burada yaşayan insanlar, onların üretimleri ve kırsal yaşam doğanın destekçileri. Buradaki tüm yaşamın var olma hakkını savunuyoruz. Akla, hukuka ve vicdana aykırı bu maden çalışması hemen iptal edilmeli ve orman kendini yenilemesi için rahat bırakılmalı.”.
“Ormanımız için buradayız, hiçbir yere gitmiyoruz.“
İkizköy Çevre Komitesi Başkanı Nejla Işık yaptığı açıklamada; “Dört senedir köyümüzde yaşam mücadelesi veriyoruz. Orman için, hava için, zeytin için. Köyümüzün kadınları bu ağaçları evladından ayrı görmüyor. Kesilen her bir ağaç bizim için bir ölüm haberi. Ama ormanımız ölmedi. Kuşlar, kelebekler, genç fidanlarla toprağımız için nöbetteyiz. Bir avuç toprak kalsa da buradayız, hiçbir yere gitmiyoruz. 6 Ağustos Pazar günü nöbet alanında gerçekleştireceğimiz Büyük Buluşma’ya herkesi bekliyoruz. Akbelen’i yalnız bırakmayın.” dedi.
“Akbelen’de restorasyon çalışması başlatılmalı.”
Hacettepe Üniversitesi Biyoloji Bölümü’nden Prof. Dr. Utku Perktaş yaptığı açıklamada; “Dünya bir yok oluşa doğru sürükleniyor. Şakası kalmadı: aşırı sıcakların şekillendirdiği hava dalgaları, anormal yağışlar, artan seller ve müthiş bir boş vermişlik. BM Genel Sekreteri Antonio Guterres geçenlerde “Küresel ısınma sona erdi, küresel kaynama başladı” diye ülkeleri acil önlem almaya çağırdı. Kimse üstüne alınmıyor. Elimizden geleni ardımıza koymadan ekosistem bırakmadık, gözle görmediğimiz bir omurgasız canlıdan kendi türümüze kadar yaşayacak alan bırakmadık. Bunun en görünen şekli de orman tahribatı ve ormansızlaştırma” dedi ve ekledi:
“Orman, ağaçların baskın yaşam formu olduğu karmaşık bir ekolojik sistemdir. Esasen hem bitki hem de hayvan sistemlerini etkileyen yüksek oranda fotosentezle doğanın en verimli ekosistemleridir. Orman ağaçlardan fazlasıdır ve ağaçlar kesilse de kendini yenileyebilir. Bu göz ardı edilmezse Akbelen Ormanları kurtulabilir ve gelecek kuşaklara aktarılabilir. Akbelen’deki maden projesi iptal edilmeli ve uzmanlar eşliğinde bir restorasyon planı hazırlanarak ormanın kendini yenilemesine imkan tanınmalı.
Anadolu doğasının kaybetmeye tahammülü kalmadı artık. Talebimiz belli: türler için adalet, kızılçam için adalet, sarıçam için adalet, Anadolu sıvacısı için adalet, ormanlar için adalet… Ve Akbelen için adalet istiyoruz!”.