Last Updated on 29 Ocak 2024 by Turizm Günlüğü
Turizmci Recep Yavuz’dan “Otobüste Rehber Bulundurma Zorunluluğunun” kaldırılmasına eleştiri: Erik Dalı Turizmine Doğru
1618 Sayılı Seyahat Acentaları ve Seyahat Acentaları Birliği Kanunu için hazırlanan taslağa yönelik bir eleştiri de turizmci Recep Yavuz’dan geldi.
Recep Yavuz, “Tur Otobüslerinde Rehber Bulundurma Zorunluluğunun Kaldırılmasına” yönelik düzenlemenin yol açacağı kayıplara yönelik bir yazı kaleme aldı.
Turizmci Recep Yavuz’un kendi blogunda kaleme aldığı “Erik Dalı Turizmine Doğru” başlıklı yazısı şu şekilde:
ERİK DALI TURİZMİNE DOĞRU
1618 Sayılı Seyahat Acentaları yasasındaki revizyon isteği haklı bir taleptir.
Ülke turizmimizin ilk günlerinde hayata geçirilen yarım yüzyıllık yasanın, çağımız koşullarına uyarlanması ve sektörü belki bir yarım yüzyıl daha taşıyacak düzeye getirilmesi sektörün menfaatinedir.
Gerek Kültür ve Turizm Bakanlığı gerekse TÜRSAB bu konuda çalışmalar yaparak taslak yasa önerilerini halihazırda şekillendirmektedirler.
Her ne kadar bu iki kurum arasında bazı maddelerde önemli görüş ayrılıkları olsa da her iki çalışmanın da yaklaşık %70’i aynı ya da benzerdir.
Ben her iki taslak üzerindeki tartışmaları daha sonra paylaşmak üzere beklemeye alıp; iki taslakta da ortak görüş olan ve turist rehberliği mesleğini komple değiştirmeye yönelik “Otobüste profesyonel rehber bulundurma zorunluluğu olmaması” maddesi üzerine birkaç kelam edeceğim.
Buna göre turistler (yerli veya yabancı) otobüs seyahatleri boyunca, otobüs içerisinde herhangi bir rehberlik hizmeti almayacaklar, gerekli durumlarda otobüsteki acenta yetkilisine başvurabilecekler.
Turist, rehberini sadece ören yeri girişinde görecek ve ören yeri anlatımını kapıda turist bekleyen turist rehberi yapacak.
Bu madde üzerinde görüşülürken sanırım rehberliği sadece ören yeri anlatan kişi olarak dar bir çerçevede değerlendirmişler. Ve hatta otobüste bulunan bir acenta temsilcisinin yabancı dil bile bilmemesine razı olmuşlar.
Oysa turist rehberliğinin ayrılmaz en önemli parçası yollarda yapılan ve turistin kendi dilinde anlatımlardır. Ülke büyük, rotalar uzun, memleket tarih, kültür ve tabiat ile dolu dolu olunca otobüs seyahati anlatımlar için en uygun fırsatı sunar.
Rehber, Efes’te, Perge’de, Bergama’da Roma’yı, Bizans’ı, otobüste ise baştan sona Türkiye’yi anlatır.
Ortalama bir kültür turu 1500 kilometredir. Rehber, yol boyunca ülkenin tarihinden, gelenek göreneklerine, tarımından, ekonomisine hemen her konuyu misafirlerine detaylı bir şekilde izah eder. Bu konulara dair soruları cevaplar ve misafirlerinin gözünde objektif ve sağlıklı bir Türkiye resminin oluşmasını sağlar.
Bununla birlikte seyahat esnasında gördükleri rengarenk tabiat karelerini, dağları, ormanları, göçebeleri, koyun ve keçi sürülerini, ekili toprakları, küçük köy yerleşimlerini, nehirleri, gölleri, şehirleri, köprüleri, camileri, okulları ve daha birçok konuyu otobüsten göstererek anlatır. Sadece pamuk, fındık, çay ya da zeytin anlatımı saatler sürebilir.
Ülkemizin eğitim sistemi, genç nüfus, iş hayatı, askerlik sistemi, aile hayatı, tarihi, ekonomisi, dili, mutfağı turistlerin en merak ettiği konulardır. Bunları Ayasofya’yı gezdirirken, Perge’yi, Bergama’yı dolaşırken anlatma şansı yoktur. Otobüs, aslında dolu dolu Türkiye tanıtımının yapıldığı özel ve değerli bir dershanedir.
Rehber öğretmen, turist öğrencidir.
Turist rehberlerinin bu anlatımları sayesinde turunu tamamlayan bir turist tam bir Türkiye sevdalısı ve eksperi olarak ülkesine döner ve duyup öğrendiklerini ülkesinde hava atarcasına arkadaşlarına, konusuna komşusuna anlatır. Adeta bir tanıtım zincirine döner otobüsteki dersler.
Bütün bunların yanı sıra “rehber” rotada olmayan ama mutlaka görülmesi gereken yerleri de anlatır büyük bir gururla. Batı turunda doğuyu, doğu turunda batıyı, Kapadokya turunda Karadeniz’i, Güneydoğu turunda Ağrı’yı, İshak Paşa’yı dolu dolu anlatır. Emeğinin karşılığını da defalarca teşekkür ederek ayrılan turistlerden alır.
Bu yüzdendir şirketlerin turizm anketlerinin en yüksek iki notu yıllardır hiç değişmez:
1. Rehber 2. Şoför
Yıllardır biz de turistlerle birebir yaparız anketleri… Yüzbinlerce anketimiz sistemlerimizde mevcut. Aksini iddia eden çıkmaz bir kültür turunda turistlerin istisnasız en iyi buldukları her zaman “Rehber” ve “Kaptan”dır. Efes, Pamukkale, Kapadokya daha sonra gelir.
Bu aslında kilometreler boyu yollarda örülen ince bir nakıştır. Önyargılı gelen bir turist bir hafta sonra Türkiye aşığı olarak ülkesine döner. Rehberlerin yaşadıklarını, karşı karşıya kaldıkları soruları yazsam inanmazsınız.
Bunları tamir etmek, ikna etmek ve kazanmak çoğu kez 1500 km sürer.
Efes’i bir audio cihazı 15 dilde anlatabilir, ama Türkiye’de evliliği, dede ile anneanneyi, cenaze namazının önemini, komşuluk ilişkisini, çay sohbetlerini anlatmazsınız.
Bin bir güçlükle yetiştirdiğimiz 10 bin kadar profesyonel rehberimiz var. Önce zor bir sınavı geçtiler, sonra aylar süren eğitim aldılar, ardından tekrar hem kültür hem yabancı dil sınavına girdiler, bunu da bitirdikten sonra bir ay süren “Büyük Türkiye Turu” yaptılar.
Böyle yetişti profesyonel tur rehberi. Çok emek var altında. Türk turizminin değerli ve etkili bireyleri olarak ülke tanıtımını turistlere turistlerin dilinden yaparak önemli bir sorumluluğu bugüne kadar başarıyla hayata geçirdiler.
Kültür turlarında profesyonel tur rehberi eşliğinde otobüs seyahatinin önemini göz ardı etmeyelim… Otobüste Rehber Bulundurma Zorunluluğunun
Transfer yapmıyoruz, seyahat ediyoruz, turist gezdiriyoruz. İçinden rehberi çıkarırsak “erik dalı” turizmine döner güzelim kültür turlarımız.
“Otobüste rehber gerekmez” diyenlere önerim, bir hafta bir turist otobüsünde turist gibi gezsinler. Yolda yaşananların, anlatılanların, sorulan ve cevaplananların ne kadar önemli olduğunu bizzat görecekler. Gerçi işin içinde olanlar bunun zaten farkında.
Bu gereksiz ve ülke turizmine hiçbir katkısı olmayan kararın tekrar gözden geçirilip bu yanlıştan bir an önce dönülmesini ve kültür turizminin gönüllü elçilerinin daha fazla rencide edilmemesini dilerim.