Otel açtığınızda kaç odanız olursa olsun tabii ki en çok istediğiniz şey odaları doldurmaktır. Otelinizi misafirlerle doldurmak, bölgenizden, dünyanın her yerinden, farklı kültürlerden misafirlerin odalarınızda kalmasını, en çok sizi tercih etmesini ve seyahatlerinde ilk duraklarının sizin oteliniz olmasını istersiniz.
Odalarınızı hazırlarsınız. Muhteşem görkemli lobiler yaparsınız ya da küçük bir otelseniz kendi bütçenize göre mobilyalarla, dekoratif eşyalarla, yataklarla, ekipmanlarla otelinizi hazır hale getirirsiniz. Açarken hayalleriniz çok, beklentileriniz de yüksektir. 200 odalı bir otel projesine evet dediyseniz elbette 190 odasının dolmasını istersiniz çünkü bulunduğunuz arazi bulunduğunuz bölge 200 odalı bir otel için uygundur ve bunun satılabilir olduğuna ikna olduğunuz için bu yatırıma imza atarsınız.
Kısa Vadeli Kazanç mı, Uzun Vadeli İtibar mı? Otelcilikte Kalite ve Sürdürülebilirlik İkilemi
Her şey hazır! Oteliniz açılıyor. Odalarınızda eksik yok. Muhteşem bir tablo karşınızda ve başlıyoruz. Acentelerle, hava yolları ile, online rezervasyon kanallarıyla şirketlerle iletişime geçmeye, otelimiz satmak için elimizden geleni yapmaya hazırız. Pazarlamaya pek önem vermiyoruz çok fazla reklam da bence, hatta” gereksiz” bireysel ilişkilerimizi kullanarak biz bu oteli satarız. Adımızı çok duyurmaya gerek yok zaten bölgede başka nerede kalacaklar? Tabii ki bizim otelimizde kalacaklar. Otelimizi satıyoruz da odalarımızı dolduruyoruz da. Kiminle dolduruyoruz bu odaları? Kimler gelsin istiyoruz? Aslında biz sayıya ve konaklayacak kişi totaline oynuyoruz. İşin niteliğini, sürdürülebilirliğini, büyük resimde bize kazandırdıklarını ve kaybettirdiler gözden kaçırıyoruz.
Kısa Dönem Kazançlar Uğruna Otelcilikte Kalitenin ve Misafir Memnuniyetinin Feda Edilmesi
Büyük bir grup var, parası da fena değil “gelsin”. Bir bölgenin bir misafirleri var çok iyi bütçesi yok ama 100 odamızı dolduracaklar “gelsin” bu oda aslında iki kişi ama biz dört kişilik satış yapabiliriz buradan da güzel bir para kalabilir malum otel dolu biz bu odayı dolduralım “gelsin”, “gönder gelsin” diye diye diye otelimizi Yol geçen hanına çeviriyoruz. Başlarda çok mutluyuz, cebimize para giriyor, işlerin en düşük olduğu zamanlarda bile uygun fiyatlı gruplar alıyoruz. Uygun fiyatlı online rezervasyonları açıyoruz. Odalarımızda bizim için doluluk önemli, biz bu oteli doldurmak için açtık, o zaman oyunumuzu buna göre oynayacağız.
Kısa Sürede Yıpranan Oteller: Yüksek Doluluk Oranının Uzun Vadeli Maliyetleri ve Kalite Kaybı
Güzel başlayan hikaye, kötü bitmeye hazırlanıyor. Konaklamalar yapılıyor, misafirler ağırlanıyor, otel yıllar geçtikçe yoruluyor yıpranıyor, o ilk açıldığı ihtişamını bütünüyle kaybediyor.
Bir otelin ortalama yıpranma süresinin sekiz ila on yıl olması gerekirken bizim bu açtığımız otel, beş yılın sonunda eski otel, eski yapı kategorisinde yerini alıyor. Bu sürpriz son değil, bu sona hazırlayan her şeyi aslında biz imzaladık, kabul ettik ve başlarda çok da mutluyduk.
Sürdürülebilir Otelcilik: Kısa Vadeli Kazançlar yerine Uzun Vadeli Değer ve Kalite Odaklı Yönetim
Burada değindiğimiz konu ADR’a oynayalım, doluluğa oynamayalım, daha çok kazanalım, az kişi kalsın, odalar çok para bıraksın değil. Burada odaklandığımız nokta, oteli beş yıl değil 25 yıl sonra da satılabilir bir halde tutmak. Yüksek fiyatlı oda satıp cebimize ne kadar koyduğumuz o anda önemliyken yüksek fiyatla sattığımız bir odanın yıpranma maliyeti getirisinden fazla olacaksa buna sevinmemiz komik olur.
Otel Yönetiminin Sorumluluğu: Kısa Vadeli Misafir Akışıyla İtibar ve Kalitenin Korunması
Bize misafir getiren kanallar, otelimizin uğrayacağı itibar kaybına, odalarımızda yol açacağı hasarlara önem vermez. Çünkü bu kanalların işi bize misafir getirmektir. Onlar bu kurgudan para kazanır. Oteli yıpratan pazarları konaklatmamak, bununla ilgilenecek olan otel yönetimi, genel müdür, işletme müdürüdür ki Türkiye’den bahsediyorsak buna karar verecek olan otel sahipleridir de aynı zamanda.
Otelin Yıpranmışlığını Gösteren İşaretler ve Misafir Memnuniyetini Sağlamanın Önemi
Bir otelin yıpranmışlığını nasıl anlarız? Odadaki mobilyaların zarar görmüş olması, üzerinde çizik olması, hasar olması, lekeli çarşaflar, havlular, yıpranmıştır. Malzemelerin eski olması değildir. Otel malzemelerinizi her 3-4 yılda bir yenilemek zorunda değilsiniz ama güzel, kullanılabilir ve temiz görünen bir şekilde tutmak zorundasınız. Çünkü misafirler sadece bugün değil, yarın da gelecek. Önümüzdeki yılda gelecek ve odaya girdiklerinde ödedikleri paranın karşılığı sizin iyi hizmetiniz olsa da o mobilyaları o dekorasyon malzemelerini de kapsıyor. Sadece bir yatak, sadece bir uyku vaadinden uzaklaştık. 2024 yılındayız. İnsanlar artık kendilerini iyi hissedecekleri konaklamalar için para ödüyorlar, siz onlara iyi hissettirmek durumundasınız.
Çözüm Önerilerinizi Bizimle Paylaşın
Bugünkü tespitimiz bununla ilgiliydi çözüm önerilerinizi yorumlarda bekliyorum. Çözüm önerilerinizi kendi içinizde uygulamanızı ümit ediyorum. Yıpranmamış otellerde temiz ve güzel görünen ortamlarda misafirlerinizi değerinde konaklatmanızı, bunun size uzun vadede ciddi kazançlar getireceğini düşünüyorum.