Site icon Turizm Günlüğü

EHL Hospitality Business School Konaklama Sektöründeki Son Trendleri Açıkladı

EHL Hospitality Business School konaklama trendleri

İşte EHL Hospitality Business School’a göre 2024 yılında konaklama sektöründe öne çıkan trendler…EHL Hospitality Business School konaklama trendleri

İsviçre merkezli konaklama yönetimi okulu EHL (Ecole hôtelière de Lausanne) Hospitality Business School, 2024 yılında sektörde öne çıkan trendleri derledi.

İşte EHL Hospitality Business School’a göre “Konaklama sektöründe en son trendler neler?” sorusunun yanıtları:

1. İŞGÜCÜNE YATIRIM

Pandemi sonrası ve özellikle son iki yılda, turizm ve konaklama sektörünün en büyük sorunu müşteri çekmek değil, kalifiyeli personeli bulmak ve bu personeli elde tutmak oldu.

Bu sorunu çözmek için birçok otel grubu istihdam ve çalışma koşulları bakımından iyileştirmeler yapmaya başladı.

Bu durum Dünya genelinde çalışanlara, özellikle de sektöre yeni giriş yapacaklara önemli avantaj ve fırsatlar sunabilir. Sektöre yeni giriş yapacak olanların, daha iyi çalışma koşulları ve maaşlar konusunda pazarlık yapması için bundan daha iyi bir zaman olamaz.

Günümüzde önde gelen otel zincirleri, “çalışanlarına ücretsiz veya düşük maliyetli konaklama imkanı”, “ücret artışı” ve “yoğun çalışma saatlerinin kısaltılması” olanaklarını sunuyor.

Diğer yandan oteller, personelin motivasyonu ve kariyer süreçlerinde daha hızlı yükselmelerini sağlamak için eğitim programlarına önemli yatırımlar yapmaya başladı.

Çalışma koşulları iyileştirilmiş ve yetenekler bakımından güçlendirilmiş çalışanlar, sadece otel misafirlerinin iyi hissetmelerine, otelin “repeat guest” oranlarını artırmakla sınırlı kalmaz; aynı zamanda diğer çalışanlarla uyumlu, yüksek kaliteli bir iş gücü oluşturulmasına da katkı sağlar.

2. YAPAY ZEKA VE TEKNOLOJİ: KONAKLAMADA DEVRİM YARATACAK EN İYİ TEKNOLOJİYİ SEÇMEK

Chat GPT, teknoloji sahnesinde ilk yılını tamamlarken, istesek de istemesek de yapay zeka ile hızlandırılmış bir dünyaya adım atmış bulunuyoruz. Sektörün bu alanda uyum sağlama hızının acil bir sorun haline geldiği gerçeğiyle karşı karşıyayız…

Peki konaklama sektörünün paydaşları, hangi yapay zeka ürünlerinin sunduğu kolaylıklardan en verimli, en etkili şekilde yararlanabilir?

Temassız hizmetler: Zahmetsiz teknoloji, kusursuz konaklama

Temassız hizmet teknolojilerini uygulamaya geçirmek; sadece pandeminin yol açtığı “temassız hizmet sunumuna” geçişle sınırlı olmayıp, konaklama deneyimini yenilikçi gezginlere hitap edecek şekilde yeniden tanımlamakla ilgilidir.

Temassız hizmet teknolojileri, bekleme sürelerini ve fiziksel temas noktalarını azaltarak misafir yolculuğunu kolaylaştırır.

Mobil check-in, dijital anahtarlar, ses veya tablet kontrollü oda otomasyonu, konukların konaklama deneyimi boyunca sorunsuz bir şekilde ilerlemesine olanak tanır. Otel markası CitizenM, son derece başarılı bir kullanıcı deneyimi dostu bir uygulamayla sorunsuz otele giriş ve oda deneyimine öncülük etti.

WhatsApp gibi diğer popüler uygulamalar, otel personelinin konaklamaları boyunca müşteriler ile sürekli iletişim halinde kalmasına, taleplerine anında yanıt vermesine ve böylece kişiye özel hizmetler sunmasına olanak tanıyor.

Buna karşılık temassız hizmet uygulamalarının artışına paralel olarak, konaklama şirketlerinin “veri gizliliği” ve “veri güvenliğine” önem vermesi ve konuk bilgilerini siber tehditlere karşı korumak için sağlam koruma önlemleri alması gerekiyor.

Teknoloji Odaklı İnovasyon

Robotik sistemler (Japonya’daki Henn-na Hotel örneği), kat hizmetlerinin yanı sıra yiyecek ve içecek satış noktaları ile operasyon süreçlerini optimize eder ve verimliliği artırır. Personel gereksinimlerini azaltırken, yöneticilerin sorunlara gerçek zamanlı ve hesap verebilir bir şekilde yanıt vermelerine olanak tanır.

OKUMA ÖNERİSİ: Japonya’yı Japon Markası SKYhub ile Keşfedin

Hiper Kişiselleştirme

Metalaşmış uygulamaların yoğun olduğu bir dünyada, konuklar giderek daha fazla kişisel tercihlere ve isteklere hitap eden kişiselleştirilmiş deneyimler arıyor.

Konaklama sektöründe hiper kişiselleştirme; her misafir etkileşimini gerçek zamanlı ihtiyaçlarına ve davranışlarına göre uyarlamak için teknoloji tabanlı “mikro segmentasyona” önem verme anlamına geliyor.

Buna göre; otele giriş – çıkış saatlerini, yiyecek ve içecek servisi için saat aralığı uygulamasını kaldırmak, konuğun otele giriş sırasında temassız check-in veya resepsiyonist ile check – in yapma tercihini bilmek, oda sıcaklığını, aydınlatmasını ve sunulan imkanları kişileştirmek, yiyecek ve içecek seçeneklerini kişinin tercihleri doğrultusunda doğru uyarlamak örnekler arasında sayılabilir.

Paris’teki Fauchon L’Hotel’de konular kendi menülerini öneriyor, porsiyon boyutlarını belirleyebiliyor. Otel açısından bakıldığında bu, daha verimli dinamik fiyatlandırma stratejilerine, deneyimler için daha yüksek konuk harcamalarına veya ticari ortaklarla kişiye özel sadakat programlarının uygulanmasına olanak tanır.

3. MUTFAK DENEYİMLERİ: DENEYİMİ, ÖZGÜNLÜĞÜ VE DUYULARI ÖN PLANDA TUTMAK

Sıradan bir şekilde tüketmek yerine “deneyimleme” arzusu, deneyimsel yemek kavramının günümüzde farklı şekillerde geliştiği ve önem kazandığı anlamına geliyor.

Otellerin artık farklı müşteri zevklerine hitap edecek çeşitli yemek seçenekleri sunması gerekiyor. Bu, doğru ve etkili bir şekilde yapıldığında; restoranın yalnızca otelin bir uzantısı değil, bir deneyim merkezi olarak seyahat severlerin “ziyaret edilmesi gereken yerler – yapılması gerekenler listesinde” yer almasına olanak sağlıyor.

Bunun iyi bir örneği, 7 restoranı, 3 barı, 1 bistro’su, 1 cafe’si ve 1 suşi restoranı bulunan (Michelin yıldızı ve GaultMillau puanı almış) İsviçre’deki Grand Resort Bad Ragaz’dır. Bu zengin deneyim imkanı, burayı gurmeler ve gastro turistler için bir cennet haline getiriyor.

Deneyimsel tasarım, aynı zamanda müşterilerin yalnızca tat alma duyularını değil tüm duyularını harekete geçiren çoklu duyusal bir ortamda yiyecekleri tatmasına da olanak tanıyabilir. Örneğin, Şanghay’da Paul Pairet’in tek masalı Ultraviolet Restoranı.

Bir diğer trend ise çocuklarla ilgili. Çocuklu aileler için yaratıcı olmayan, standart burger ve patates kızartmasından oluşan bir menü artık yeterli değil… Ebeveynler, çocuklarının daha sağlıklı, yüksek kaliteli malzemeler içeren yiyecekler yemesini istiyor. Dünya gıdalarını veya bitki bazlı ürünleri eklemek ve bunları yenilikçi şekillerde sunmak, mutlu kalan ailelerin otelinizi tekrar ziyaret etme ihtimalini artıracaktır.

4. BAR VE İÇECEKLER YENİDEN TANIMLANDI

Günümüzde barlar, müşterilerine farklı, alışılmışın dışında deneyimler yaratmak için; Instagram’da paylaşılabilir bir atmosferde sıra dışı içecekler sunarak öne çıkması gerekiyor.

Örneğin, Ashley Sutton Design’ın barları, Asya’da konukları büyüleyici, sıra dışı dünyalara taşıma yeteneğiyle öne çıkıyor. Günümüzün barları artık yalnızca içki içmek için tercih edilen bir yer değil, aynı zamanda duyuları harekete geçiren ve merak uyandıran bütün bir deneyim sunan mekanlar olarak öne çıkıyor.

Sadece sıradan şarapların, uluslararası bira ve içki markalarının yer aldığı içecek menülerinin hakim olduğu günler geride kaldı. Günümüzde bar ve restoranların alkollü içecekler konusunda değişen zevklere sahip uluslararası bir müşteri kitlesinin zevklerine hitap etmesi gerekiyor.    EHL Hospitality Business School konaklama trendleri

Craft biralardan oluşan özel bir bira menüsü, bir hikayeye sahip bölgesel şaraplar, yerel meyvelerden taze sıkılmış meyve suları gibi özel içecekler müşterilerin istekleri arasında günümüzde yoğun şekilde yer alıyor.

Faux booze ve mixoloji

Miksoloji (mixology) son dönemde popüler hale gelen kavramlardan biri. Bunun yanı sıra Z Kuşağı’nın alkollü kokteyller yerine ağırlıklı olarak mocktail tercihleri öne çıkıyor.

Öne çıkan bir diğer kavram da: “faux booze”… Faux booze, içeceklerin içerisinde alkol olmadığı, geleneksel alkollü içeceklerin tadını taklit eden alkolsüz içecekleri ifade eder.

5. FINE DINING: YENİ BİR VERSİYON İLE DEĞİŞİM İHTİYACI

Fine dining, ortalama bir restorandan daha sofistike, benzersiz ve pahalı bir restoran deneyimidir.

Pandemi sonrasında dünya çapında artan enflasyon rakamları ve düşen alım gücü sonrasında “fine dining” konseptinde yeniliklere gidilmesi gerekiyor.

Güçlü, çağdaş bir konseptin yanı sıra müşterileri anlayan, onlarla bağlantı kuran ve sinerji oluşturan ve bu doğrultuda ölçek ekonomisi yaratmak için baştan düşünülmüş iş odaklı bir yönetim ortaya koymak gerekiyor.

IGNIV restoranlar zinciri bu modelin parlak bir örneğidir. Sıra dışı bir şef tarafından yönetilen ve “We Love to Share” ilkesine dayanarak, Andreas Caminada benzersiz ve tutarlı bir konsept yarattı. Başarısı şu anda çeşitli yerlerde uygulanıyor ve bu uygulamaların tümü müşterilerden ve uzmanlardan gelen övgü dolu değerlendirmelerle ödüllendiriliyor.

6. GREEN HOSPITATILY: SÜRDÜRÜLEBİLİRLİĞİN ÖTESİNDE…

Günümüzde otel grupları, sürdürülebilirlik uygulamalarını hayata geçirmek, izlemek ve ölçümlemek için giderek daha yenilikçi ve anlamlı yöntemler arıyor.

Yiyecek ve içecek endüstrisinde “yerel kaynak kullanımı”, “yerel üreticilerin ürettiklerini kullanma” gelişmiş ülkelerin birçok bölgesinde standart hale geldi.

Hatta artık üretim ölçeğini ve ürünlerin çeşitliliğini artırarak bu çerçeve genişletildi. Örneğin; İrlanda’daki The Europa Hotel’in yetiştirdiği hayvanları, balıkları ve tarım ürünleriyle dolu kendi çiftliği var.

Ayrıca oteller konuklarına, tüm malzemelerin nasıl kullanılacağı ve gıda israfının nasıl önleneceği konusunda yemek pişirme dersleri gibi sürdürülebilir uygulamalar konusunda giderek daha fazla eğitim veriyor.

Artık mesele iyilik yapmak değil, müşterilere nasıl iyilik yapılacağını göstermek ve öğretmek.

Diğer yandan oteller, giderek daha fazla sürdürülebilir bina ve mimari tekniklerini benimsiyor. Genellikle oteller, ilk tuğladan operasyon sürecine kadar sürdürülebilir olmalarına olanak tanıyan “360 derecelik bir strateji” benimsemeye çalışıyor.

Rejeneratif Turizm

Örneğin, The Beyond Now Network, sektör uzmanlarının konaklama işletmelerini çevre dostu, verimli ve karlı işletmelere dönüştürmek için güçlerini birleştirdiği bir platform haline geldi.

Bazı konaklama markaları, daha da ileri giderek “rejeneratif turizm” (yenileyici turizm) uygulamalarıyla destinasyona pozitif katkı sunmayı da hedefliyor. Rejeneratif turizmin temel amacı, ziyaretçilere destinasyonu olumlu yönde etkileme konusunda ilham vermektir.

7. VERİYE DAYALI KARAR VERME: OPTİMUM KİŞİSELLEŞTİRME İÇİN VERİ ANALİTİĞİ

“Veri 21. yüzyılın petrolü, veri analitiği ise yanmalı motordur”

Peter Sondergaard

Gartner Inc. Kıdemli Başkan Yardımcısı ve Küresel Araştırma Başkanı

—O—

Günümüzde trend; salt bir şekilde veri toplamadan, önemli miktardaki veriyi verimli bir şekilde analiz ederek eyleme dönüştürülebilir, alınacak kararları yönlendirecek ve rakiplere karşı üstünlük sağlamaya yönelik kullanıma doğru ilerliyor.

Günümüzün bu konudaki başarılı konaklama şirketleri; veri analizine dayalı bir iş modeline sahiptir. Örneğin, konuk ve otel davranışları hakkında kapsamlı verilere sahip olan Booking.com, bu verileri gerçek zamanlı olarak tekliflerine uyarlayarak hem konuklar hem de otelcilere daha iyi anlaşmalar yapma imkanı sunabilir.

Otel zinciri Marriott International, veri toplamanın önemli bir kaynağı olan sadakat programları sayesinde konuk deneyimlerini kişiselleştirmek için veri analitiğini kullanıyor.

Veri, veri analizi ve veri analitiği, oteller için pazarlamayı yeniden şekillendiriyor. Veri odaklı yönetim, otellerin misafir memnuniyetini ve isteklerini daha iyi izlemesine, deneyimleri kişiselleştirmesine ve müşteri tabanını daha iyi hedeflemesine olanak tanıyor.

Diğer yandan otellerin, talep konusunda daha sağlıklı öngörülerde bulunarak daha doğru getiri ve gelir uygulamaları yoluyla, gelirlerini artırmalarına ve dolayısıyla daha dinamik fiyatlandırma stratejileri sunmalarına olanak tanıyor.

8. SOSYAL MEDYANIN GÜCÜ: ÖZGÜN ANLATILAR YARATMAK

Son dönemde giderek önem kazanan sosyal medya mecraları, yeni bir olgunluk aşamasına giriyor.    EHL Hospitality Business School konaklama trendleri

Öncelikle pazarlamacıların, sürekli mesaj bombardımanına maruz kalan müşteri kitlelerinin dikkatini çekmek için daha yenilikçi yollar bulması gerekiyor.

Bu süreçte, kısa video içerikleri ile TikTok ve Instagram’ın yükselişi öne çıkıyor. Bu platformlar, konaklama işletmelerinin hikaye anlatıcılığını geliştirmelerine, marka hikayelerini etkili bir şekilde anlatmalarına olanak tanıyor.

1 Dolar karşılığında 6.5 Dolar

İkincisi, “influencer pazarlaması” konaklama sektöründe de ilgi kazandı. Ortalama olarak işletmeler, influencer pazarlamasına yatırılan her 1 ABD Doları karşılığında 6.50 ABD Doları gelir elde ediyor. Burada konaklama sektöründeki pazarlamacıların, kilit takipçi kitlesine sahip, otelin değerlerine ve hikayesine en iyi uyum sağlayan influencer’larla birlikte titiz bir içerik planlaması yapmaları gerekiyor.

Üçüncüsü, teknoloji alanındaki gelişmeler sonrasında birçok seçeneğin bulunması nedeniyle, pazarlamacıların sosyal medya alanındaki çalışmalarının etkisini doğru bir şekilde ölçmesi, ölçümlemesi ve iletecekleri mesajı titizlikle seçmeleri gerekiyor.


*Bu içerik EHL Hospitality Business School’un “hospitalityinsights.ehl.edu” blog’unda yer alan içerikten özetlenmiştir

Exit mobile version