Haftada 4 gün çalışma modeli nedir? Avantajları ve dezavantajları nelerdir? Yeni çalışma modelini deneyen ilk Türk şirket kısa çalışma haftasının sonuçları açıkladı. Türkiye’nin tek akrilik elyaf üreticisi Aksa Akrilik, 4 gün mesai sistemine geçmesiyle Türk iş dünyasına örnek oldu.
Dünya genelinde çalışanların haftada dört gün çalışmaya geçmesini resmi olarak yasal bir haka dönüştüren ilk ülke Belçika oldu. Belçika’nın ardından pek çok ülke bu yeni çalışma modeline geçmek için pilot uygulama hazırlıklarına başladı. Geçtiğimiz yıl Türkiye’de de bu konuda dikkat çeken bir adım atıldı. 5 kıtada, 50’den fazla ülkede 400’e yakın müşterisi bulunan Aksa Akrilik, haftada dört gün çalışma sistemini başarıyla uygulamanın sonuçlarını BloombergHT aracılığıyla kamuoyu ile paylaştı.
Haftada 4 Gün Mesai Modeli Çalışan Memnuniyetini Artırdı
İzin Kullanımında Esneklik
Aksa Akrilik Yönetim Kurulu Üyesi ve Genel Müdürü Cengiz Taş, dört günlük çalışma haftasının iş başvurularında gözle görülür bir artışa sebep olduğunu vurguladı. Ar-Ge ve Sürdürülebilirlik Grup Müdürü Aslı Ertan ise çalışma arkadaşlarının motivasyonunda belirgin bir artış olduğunu ifade etti.
Dünyada Birçok Şirket Haftada 4 Gün Çalışma Sistemine Geçti
Global iş dünyasında çalışma sürelerini kısaltma eğilimi giderek artarken, Avrupa’da birçok şirket haftada dört gün mesai sistemine geçiş yaparak bu trendin hızla yayılmasına öncülük ediyor. İngiltere, Belçika, Amerika Birleşik Devletleri, Yeni Zelanda, İrlanda ve Kanada gibi ülkelerdeki bazı şirketler, bu yenilikçi çalışma düzenini deneme aşamasına çoktan geçti. Yapılan araştırmalar, haftada dört gün çalışmanın sadece çalışanların üretkenliğini ve genel refahını artırmakla kalmayıp, aynı zamanda şirketlerin enerji maliyetlerinde de önemli tasarruflar sağladığını ortaya koydu.
Bu model, geleneksel beş günlük çalışma rutinini sorgulayan ve daha verimli, motive edici bir iş ortamı yaratmayı hedefleyen şirketler için cazip bir alternatif sunuyor. Dört gün çalışma sistemi, iş ve özel hayat dengesini iyileştirmeye yönelik küresel bir adım olarak değerlendiriliyor. Bu stratejinin benimsenmesi, iş dünyasında sürdürülebilirlik ve çalışan memnuniyeti konularında yeni bir sayfa açmayı vaat ediyor.
Okuma Önerisi: Haftada 4 gün çalışma hangi ülkede nasıl uygulanıyor?
Peki, Nedir Bu Haftada 4 Gün Çalışma Modeli?
1950’lerden beri işçi sendikaları tarafından önerilen bu çalışma modeli, günümüzde işverenler ve çalışanlar arasında ciddi bir tartışma konusu olmaya devam ediyor. Modelin iş yaşamına olumlu katkıları, çalışanların verimliliğini artırması ve iş-özel hayat dengesini iyileştirmesi bekleniyor. Ancak, bu sistemin pratikteki uygulamaları ve potansiyel zorlukları üzerine farklı görüşler de bulunuyor.
Haftada 4 Gün Çalışma Modelinin Avantajları
- Artan Üretkenlik, Azalan Hastalık İzinleri: Dört günlük çalışma modeli, çalışanların zihinsel ve fiziksel sağlığını iyileştirerek üretkenliğini artırdığından hastalık izinlerinin azalacağı öngörülüyor.
- Uzatılmış Hafta Sonları ile Daha İyi Dinlenme: Globalleşen dünyanın yoğun iş temposunda iki günlük hafta sonları çoğu zaman yetersiz kalıyor. Üç günlük hafta sonları ise çalışanların sosyal hayatlarını zenginleştirmelerine ve aileleriyle daha fazla vakit geçirmelerine olanak tanıyor.
- Yetenek Çekme ve Elde Tutma: Dört günlük çalışma haftası, işletmelerin yetenekli çalışanları çekmesine ve bu çalışanları şirkette tutmasına katkı sağlıyor, böylece işgücü devamlılığı artıyor.
- Azalan İş Yeri Maliyetleri: Haftada bir gün daha az çalışılması, iş yerindeki genel giderlerin düşmesine yardımcı oluyor, örneğin enerji tüketiminde azalma olması gibi.
- Değer Odağına Geçiş: Bu çalışma modeli, “Bir çalışan kaç saat çalışıyor?” sorusunu, “Çalışan ne kadar değer yaratıyor?” sorusuna dönüştürerek performans ölçütlerinde değişikliğe gidilmesini sağlıyor. Bu yaklaşım, haftada toplamda ne kadar süre çalışıldığına değil, ne üretildiğine odaklanıyor.
- Yenilikçilikte Artış: Haftada dört gün çalışma, çalışanların daha az yorulmasını sağlıyor, bu da modası geçmiş ve verimsiz iş fikirlerinin yerini yaratıcı ve yenilikçi fikirlere bırakmasına yardımcı oluyor.
Haftada 4 Gün Çalışma Modelinin Dezavantajları
- Maaş ve Üretkenlik Kaygıları: Bazı işverenler, bu sisteme geçildiğinde maaşlarda kesinti yapılmasının gerektiğini savunuyor. Bu durum, çalışanlarda maaşları ve üretkenlikleri konusunda endişelere yol açıyor.
- Sektörel Uygunluk Sorunları: Haftada dört gün çalışmanın hizmet, üretim ve lojistik gibi bazı sektörlerde verimli olmayabileceği belirtiliyor. Bu sektörlerde, hizmet açısından tam zamanlı çalışmayı gerektirecek bazı fiziksel sınırlar bulunuyor.
- Operasyonel Gecikmeler: Eğer diğer şirketler haftada beş veya daha fazla gün çalışmayı sürdürürse, dört günlük sistem uygulayan şirketlerin operasyonel gecikmeler yaşayacağı vurgulanıyor.
- Karmaşık İş Gücü Yapılarına Uyumsuzluk: Çok sayıda departman ve iş gereksinimi olan büyük ve karmaşık yapıdaki şirketler için bu model uygulamada zorluklar yaratabilir olarak görülüyor.
- İş Yeri Bağlılığının Azalması: Haftada bir gün daha az çalışmak, çalışanların ekiplerinden ve yöneticilerinden uzaklaşmasına neden olup, iş yeri bağlılığını azaltacağı konusunda uyarı veriyor.
- İşten Ayrılma Oranlarında Artış: Yoğun iş temposu olan ve şirketle tam bağ kuramayan çalışanlar için, haftada bir gün daha az çalışmak, işten ayrılma oranlarını yükselteceğinden endişe ediliyor.
- İş Birliği ve Sosyal Etkileşim Eksikliği: Daha az çalışma günü, iş birliği, iş arkadaşlığı ve şirket içi paylaşım gibi sosyal etkileşimleri sınırlayabilir. Bu durum, çalışma ortamında yalnızlaşan ve bencilleşen bireylerin ortaya çıkmasına yol açabilir.
Bu çalışma modelinin getirdiği avantajlar kadar, endişe edilen dezavantajlar da göz önünde bulundurularak, her şirketin kendine uygun bir uygulama planı yapması önem taşıyor. Modelin etkinliğini ve verimliliğini de zaman içinde daha net bir şekilde göreceğiz.