İki önde gelen ekonomistin öngörülerine göre, Türkiye’nin enflasyonunda önümüzdeki aylarda düşüş bekleniyor. AA Finans analisti Haluk Bürümcekçi, “Eğer kurların ılımlı seyri devam eder ve yönetilen fiyatlar ile emtia fiyatlarında yeni bir şok yaşanmazsa, enflasyon eylülden itibaren yavaşlamaya başlayabilir,” derken, Ankara Hacı Bayram Veli Üniversitesi Öğretim Üyesi Doç. Dr. Levent Yılmaz, temmuzdaki geçici enflasyon artışının ardından, ağustos ve eylülde enflasyonun daha belirgin şekilde düşeceğini öngörüyor.
İSTANBUL (AA) – SERAP DOĞAN – Uzmanlar, enflasyondaki düşüş sürecinin bundan sonraki aylarda da devam edeceği tahmininde bulundu.
Türkiye İstatistik Kurumu verilerine göre, Tüketici Fiyat Endeksi (TÜFE), temmuzda aylık bazda yüzde 3,23, Yurt İçi Üretici Fiyat Endeksi (Yİ-ÜFE) yüzde 1,94 artış gösterdi. Yıllık enflasyon tüketici fiyatlarında yüzde 61,78, yurt içi üretici fiyatlarında yüzde 41,37 olarak gerçekleşti.
AA Finans analisti ve ekonomist Haluk Bürümcekçi, AA muhabirine yaptığı değerlendirmede, enflasyon için dışsal unsurların yukarı yönlü etkisi belirgin azaldığını belirterek, “Kurların ılımlı seyrinin devamı, ücretler, yönetilen fiyatlar ve emtia fiyatlarında başka bir şokun gözlenmemesi durumunda enflasyon aylık eğilimi, eylülden itibaren tekrar yavaşlamaya geçebilir.” ifadelerini kullandı.
Önlerindeki dönemde enflasyonun seyri açısından, başta petrol olmak üzere küresel çapta emtia fiyatlarının ne yönde seyredeceğinin ana belirleyicilerden biri olmaya devam edeceğine işaret eden Bürümcekçi, şunları kaydetti:
“CRB tüm emtialar endeksinin temmuz ayında belirgin gerilemesi ile dolar bazında yılbaşından bu yana yüzde 6,9 ve son bir yıllık dönemde ise yüzde 2 civarındaki artışın yavaşlaması, dış kaynaklı enflasyonist baskıların yukarı yönlü etkisinin zayıfladığı anlamına gelmektedir. Buna ek olarak, güçlü ters dolarizasyon eğilimi ve yabancı portföy girişinin devamı ile temmuz ayında kur sepeti ortalama artışının yüzde 1,4 ile sınırlı kalması, döviz kurlarının dezenflasyon hedefine yardımcı olmaya devam ettiğini göstermektedir.”
Bürümcekçi, diğer taraftan, iç talebin daha belirgin güç kaybettiğine yönelik işaretlerin üreticilerin maliyet artışlarını tüketiciye yansıtmakta zorlanmaya başlayacağını aktardı.
Fiyatlama davranışlarında bozulma ve hizmet enflasyonundaki katılığın sürdüğüne dikkati çeken Bürümcekçi, ağustos başında doğal gaz fiyatlarında mesken aboneleri için yapılan artışın TÜFE üzerindeki doğrudan ve dolaylı etkilerinin toplam 1 puan civarında olmasının beklendiğini vurguladı.
Parasal sıkılaştırmanın krediler ve iç talep üzerindeki gecikmeli etkileri ve TL’de reel değerlenme eğiliminin devamı ile enflasyon ana eğiliminin eylülden itibaren tekrar yavaşlama eğilimine geçmesinin beklenebileceğini söyleyen Bürümcekçi, enflasyonun 2024 sonunda yüzde 45 seviyesine gerileyebileceğini kaydetti.
Bürümcekçi, para politikasındaki sıkılaşmanın dezenflasyon patikasına dönüşte katkılarının devamının beklendiğini ifade etti.
– “Yıl sonu hedefi için sonraki aylarda enflasyonun beklentilerin altında olması gerekiyor”
Ankara Hacı Bayram Veli Üniversitesi Öğretim Üyesi Doç. Dr. Levent Yılmaz da piyasa beklentilerinin altında gerçekleşen bir aylık enflasyonun beklentileri yönetmek açısından önemli olduğunu bildirdi.
Beklentileri yönetme sürecine değinen Yılmaz, “Merkez Bankası’nın haziran ayından itibaren açıklamaya başladığı sektörel enflasyon beklentilerine baktığımızda özellikle reel sektörün enflasyon beklentisi ve hane halklarının enflasyon beklentisinin halen piyasa katılımcıları anketinin çok üzerinde olduğunu görüyoruz. Burada hane halkları ve reel sektörün enflasyon beklentilerinin yukarıda olmasının sebeplerinin başında, bu aylık enflasyonun ana eğilimindeki düşüşün henüz bu iki grup tarafından net olarak hissedilmemesi geliyor.” ifadelerini kullandı.
Yılmaz, hane halklarının beklentilerine ilişkin olarak, fiyat artışlarının sepetin yüzde 60’a denk gelen konut, ulaştırma ve gıdadan oluştuğunu ve bu fiyatların uzun süre TÜFE ortalamasının üzerinde olduğu için hane halkı enflasyon beklentisinin piyasa katılımcıları beklentisinin üzerinde gerçekleştiğini anlattı.
Reel sektör beklentilerinde de istenilen düşüşü görmediklerini belirten Yılmaz, şu öngörüleri paylaştı:
“Uzunca bir süreden bu yana reel sektörün enflasyon beklentisi yüzde 55-56 bandında sabit seyrediyor. Bu durumda fiyatlamayı yapan reel sektörün zam yapmaya devam etmesi anlamına geliyor. Bu bakımdan temmuz ayında yönetilen-yönlendirilen fiyatlar seviyesiyle birlikte geçici olarak enflasyonda yukarı yönlü bir hareket görmüş olsak da ağustos, eylül enflasyonuyla beraber daha belirgin bir enflasyon düşüş sürecine gireceğimizi değerlendiriyorum. Burada önemli noktalardan bir tanesi, bu yılın sonundaki Merkez Bankası’nın enflasyon hedefi olan yüzde 38’in üst sınırı yüzde 42’ye yakınsayacak bir yıl sonu enflasyonuna gidebilmek için temmuzdan sonraki aylarda ağustos, eylül, ekim aylarında enflasyonunun mutlaka beklentilerin altında olması gerekiyor. Bu süreci yönetmek için kurun artış oranının makul seviyelerde kalacağı iletişiminin daha güçlü yapılması gerekiyor. Bununla birlikte sıkılaştırma programından taviz verilmeyeceği ve prematüre bir faiz indirimi yapılmayacağının da Merkez Bankası tarafından sık vurgulanması gerekiyor.”
Pariterium Danışmanlık Kurucusu Dr. İsmet Demirkol ise bundan sonraki süreçte yıl sonu yüzde 42’lik enflasyon hedefine ulaşılması için aylık bazda enflasyonun yüzde 1,60 ila 1,70 seviyelerine gerilemesi gerektiği söyledi.
Yurt dışı gelişmelerin etkisine değinen Demirkol, “Küresel risklerin artması, Orta Doğu’daki jeopolitik risklerin yükselmesi ve Türkiye’nin ihracat pazarı olan Avro Bölgesi’nin bir miktar daralması sebebiyle ihracat kompozisyonundaki negatif reaksiyonun artması Türkiye’nin döviz girişini etkileyecektir. Turizm geliri dışında ekonomik anlamda döviz girişi yaratılarak dolar/TL’nin dengelenmesi gerekiyor ki önümüzdeki aylarda enflasyon artışı bir miktar frenlenebilsin.” ifadelerini kullandı.