Last Updated on 26 Ağustos 2024 by Turizm Günlüğü
Türkiye’de yıllık ortalama 2 bin orman yangını meydana gelmekte, bu yangınlar nedeniyle geniş ormanlık alanlar zarar görmekte ve ekosistemler tehdit altında kalmaktadır. Uzmanlar, özellikle iklim değişikliği ve insan faktörünün yangınların sıklığını ve şiddetini artırdığına dikkat çekiyor.
İSTANBUL (AA) – MEHMET YUSUF MELİKOĞLU – İstanbul Üniversitesi-Cerrahpaşa (İÜC) Orman Fakültesi Orman Mühendisliği Bölümü’nden Dr. Merih Göltaş, Türkiye’de her yıl ortama 2 bin yangın çıktığını belirterek, “İstatistiklere göre, 1988-2000 yılları arasında bu sayı ortalama 1900’lerdeyken, 2000-2011 yılları arasında ortalama 2 bin 100’e çıkmakta. 2011’den günümüze kadar ise yangın sayısı 2 bin 700’lere doğru yaklaşmakta. Bu da demek oluyor ki yangın sayısında her yıl artış gözlenmekte.” dedi.
Göltaş, özellikle yaz aylarında artan orman yangınlarının nedenleri, iklim değişikliğinin yangınlar üzerindeki etkileri ve alınması gereken önlemler hakkında AA muhabirine değerlendirmelerde bulundu.
Son yıllarda orman yangınlarının sıklığında ve şiddetinde belirgin bir artış yaşandığını belirten Göltaş, bunun hem iklim değişikliğinden hem de insan faktöründen kaynaklandığını söyledi.
Göltaş, Türkiye’nin, Akdeniz kuşağında olan ülkelerden birisi olduğu için her yıl yangınlarla karşılaştığını belirterek, “Bu geçmişte vardı, günümüzde var. Muhtemelen gelecekte de artan bir şekilde devam edecek. Yangın sayılarına baktığımız zaman her yıl ortama 2 bin yangın çıkıyor. İstatistiklere göre, 1988-2000 yılları arasında bu sayı ortalama 1900’lerdeyken, 2000-2011 yılları arasında ortalama 2 bin 100’e çıkmakta. 2011’den günümüze kadar ise yangın sayısı 2 bin 700’lere doğru yaklaşmakta. Bu da demek oluyor ki yangın sayısında her yıl artış gözlenmekte.” şeklinde konuştu.
Bu artışın temel nedenlerinden birinin nüfus artışı ve buna bağlı olarak ormanlar üzerindeki baskıların artması olduğunu vurgulan Göltaş, şunları söyledi:
“Turizm kaynaklı baskılar ya da sanayi tesislerinin orman içi ve civarında yapılması, tarım faaliyetlerinin sayısındaki artışlar da yangın sayısını artırıyor. Buna bağlı olarak iklim değişikliği sonucunda ekstra hava koşullarının daha fazla olması neticesinde yangın zararı da artmakta. Çıkan yangın kolaylıkla büyüyebilmekte, kontrol altına alınması güçleşmekte ve buna bağlı olarak, yangından bizim etkilendiğimiz kısımlar artmakta ve her yıl güçleşmektedir.”
– “İklim değişikliğinin etkileri ile orman yangınları arasında karşılıklı etkileşim var”
Göltaş, iklim değişikliğinin etkileri ile orman yangınları arasında karşılıklı etkileşim olduğunu belirtti.
Orman yangınlarıyla karbondioksit açığa çıktığını ve sera gazı salınımının arttığını kaydeden Göltaş, bu durumun da iklim değişikliğini tetikleyerek olumsuz etkilediğini kaydetti.
Göltaş, iklim değişikliğinin orman yangınları üzerindeki etkilerine değinerek, “Normalde 6 ay olan, 1 Mayıs-1 Kasım arasında devam eden yangın sezonu, genişleyerek 7-8 aya doğru uzayabiliyor. Ayrıca ekstrem hava koşullarındaki kurak havaların, rüzgar hızının yüksek olduğu zamanlarda yine artış göstermekte. Buna bağlı olarak büyük mega yangınlar dediğimiz yangınlara da sebebiyet verebiliyor.” ifadelerini kullandı.
İklim değişikliğinin, yangınların sıklığı ve şiddeti üzerinde büyük etkisi olduğunu vurgulayan Göltaş, şunları söyledi:
“Yangın zararının artmasında iklim değişikliğinin ve küresel ısınmanın etkisini azımsamamak lazım. Hatta en önemli nedenlerinden biri. Yangının çeşitli sebeplerle çıkabilmesi için koşulların uygun olması lazım. İklim değişikliği sonucunda kurak hava halleri artmakta. 2-3 gün sürmesi gereken kurak hava hallerinin, 10-15 gün seviyelerine çıkması sonucunda yangınların tehlikesi kat kat artabiliyor. İklim değişikliği yangın zararlarını doğrudan etkiliyor. Önümüzdeki yıllarda da günden güne kötüye giden iklim koşulları, yangınlar konusunda yeni mücadele tekniklerini veya organizasyon şemasını yeniden güncellememize ya da yangınlara karşı savaşta yeni tedbirler almamıza neden olacak.”
– “2021’de iklim değişikliği kaynaklı yaklaşık 140 bin hektarlık alanımız yandı”
Dr. Merih Göltaş, son dönemde çıkan bazı orman yangınlarının yerleşim yerlerine sıçradığını anımsatarak, “Özellikle ormanın dibindeki yerleşim yerlerinin çatısının yanmaya dirençli olması, kolay yanabilen malzemeden oluşmaması son derece önemli.” değerlendirmesinde bulundu.
İklim değişikliğiyle birlikte yangına elverişli hava koşullarının daha fazla sürdüğüne dikkati çeken Göltaş, “1988 yılından itibaren kayıtlara baktığımızda yıllık yanan miktarımız 10 bin hektar civarı. 2021 yılında ekstrem hava koşullarına bağlı olarak iklim değişikliği kaynaklı yaklaşık 140 bin hektarlık alanımız yandı. Bu da demek oluyor ki 14 yılda yanacak ortalama alanımız bir yılda yandı. 2023 yılına baktığımızda bu tekrar 15 bin hektarlara düştü. Bu doğrudan hava hali ile ilgili. 2021 yılında bölgedeydim. Bugüne kadar hiç göremediğimiz hava halleriyle karşı karşıyaydık. Resmen fırın gibi bir hava hali.” ifadelerini kullandı.
Göltaş, kamuoyunda kozalakların patlamasının yeni yangınlara yol açtığına ilişkin algı oluştuğunu, ancak bunun doğru olmadığını kaydederek, nokta yangınlarının, ısınan hava ile kor halinde havaya yükselen ağaç kabuklarının rüzgarın etkisiyle kilometrelerce öteye düşmesiyle çıktığını anlattı.
Türkiye’nin 105 helikopter, 26 uçak ve 14 İHA ile yangınlarla aktif şekilde mücadele ettiğini anlatan Göltaş, bu rakamların çevre ülkelerle kıyaslandığında bir hayli yüksek olduğunu vurguladı.
– “Türkiye’deki orman yangınlarının yüzde 90’ı insan kaynaklı”
Göltaş, Türkiye’deki orman yangınlarının yüzde 90’ının insan kaynaklı olduğunu, bunun da gerekli tedbirlere dikkat edildiği zaman her 10 yangının 9’unun engellenebileceği anlamına geldiğini söyledi.
Yangınların yaklaşık yüzde 50’sinin dikkatsizlik ve ihmal nedeniyle çıktığını belirten Dr. Göltaş, “Yüzde 30’luk kısmıysa nedeni bilinemeyen, faili meçhul. Ormanlar geniş alanlar olduğu için buralarda yangınların çıkış sebeplerini tespit etmek her zaman mümkün olmayabiliyor. Yüzde 10’luk kısmı kasıt, yani bilinçli olarak yapılan, çıkartılan yangınlar. Diğer yüzde 10’luk kısmı ise doğal yangınlar dediğimiz yıldırım kaynaklı yangınlar olarak karşımıza çıkıyor.” şeklinde konuştu.
Geçen günlerde İzmir’de çıkan yangının semaver kaynaklı olduğunu aktaran Göltaş, bu nedenle vatandaşların yaz aylarında ateşle arasına mesafe koyması, ateşli pikniklerden uzak durulması ve sigara izmaritlerinin gelişi güzel atılmasından kaçınılması uyarısında bulundu.
Göltaş, orman içindeki arıcılık faaliyetleri ve kutlama amaçlı atılan havai fişeklerin de yangına sebebiyet verdiğini, anız yangınlarının da orman yangınlarına yol açabildiğini aktardı.
Yangın sonrası rehabilitasyon çalışmalarının önemine değinen Göltaş, hasar tespit çalışmalarının ardından yanmış ağaçların temizlenmesi ve yeniden ağaçlandırma işlemlerinin yapılması gerektiğinin altını çizdi.