Türkiye’deki popüler diziler, sadece eğlence sektörünü değil, turizmi de büyük ölçüde etkiliyor

Türkiye, ABD'den Sonra Dünyada En Fazla Dizi İhraç Eden Ülke Oldu
Türkiye, ABD'den Sonra Dünyada En Fazla Dizi İhraç Eden Ülke Oldu

Last Updated on 7 Kasım 2024 by Turizm Günlüğü

Türkiye’deki popüler diziler, sadece eğlence sektörünü değil, turizmi de büyük ölçüde etkiliyor. Bu yapımlar, yerli ve yabancı izleyicilere ülkenin doğal güzelliklerini, tarihi mekanlarını ve kültürel zenginliklerini tanıtarak, onları Türkiye’yi ziyaret etmeye teşvik ediyor. Dizilerin büyüleyici hikayeleri aracılığıyla sergilediği bu eşsiz manzaralar, turist sayısında gözle görülür bir artışa yol açıyor ve ekonomiye katkı sağlıyor.

İSTANBUL (AA) – FATİH TÜRKYILMAZ – Her yıl yaklaşık 170 ülkeye ihraç edilen Türk dizileri, Türk kültürünün geniş bir coğrafyada tanıtılmasına ve yayılmasına katkı sağlıyor.

Ankara Hacı Bayram Veli Üniversitesi İletişim Fakültesi Radyo Televizyon Sinema Bölümü Öğretim Üyesi Doç. Dr. İbrahim Sarıtaş, yerli yapımların ihracatının önemi ve kültürel etkisine dair AA muhabirine açıklamalarda bulundu.

Türk dizilerinin uluslararası alandaki başarısının Türkiye’nin kültürel diplomasi stratejilerinde önemli bir rol oynadığını belirten Sarıtaş, dizilerin uluslararası alanda gördüğü ilginin Türkiye’nin kültürel zenginliklerini ve toplumsal değerlerini tanıtarak, imajını güçlendirdiğini söyledi.

Sarıtaş, Türkiye’yi uluslararası alanda görünür kılan unsurlardan birinin diziler olduğuna dikkati çekerek, “Türk dizileri sadece Orta Doğu ve Balkanlar gibi komşu bölgelere değil, Güney Amerika, Asya ve Avrupa gibi uzak coğrafyalara da ihraç edilerek geniş bir izleyici kitlesine ulaşıyor. Bu dizilerde kullanılan mekanlar, kültürel unsurlar ve aile yapısına dair temalar, yabancı izleyicilerin Türkiye’ye ilgisini artırıyor ve bu da turizme olumlu bir katkı sağlıyor.” dedi.

– “Türkiye’nin uluslararası imajına olumlu katkılarda bulunmaktadır”

Ülkelerin kültürel, ideolojik ve diplomatik araçlar kullanarak uluslararası arenada etki kazanmasının “Yumuşak Güç” (softpower) olarak adlandırıldığına işaret eden Sarıtaş, şunları kaydetti:

“Türk dizilerinin dünya genelinde yaygın bir şekilde izlenmesi, Türkiye’nin bu alandaki yumuşak gücünü artırıyor ve kültürel diplomasi stratejilerini destekliyor. Diziler, Türkiye’nin tarihini, kültürünü, yaşam tarzını, sosyal dinamiklerini ve değerlerini tanıtarak, Türkiye’nin diğer ülkelerle ilişkilerini olumlu yönde etkileyebilecek bir kültürel köprü işlevi görüyor. Ayrıca, Türk dizileri üzerinden Türkiye’nin modernleşme süreci, geleneksel ile modernin çatışması ve toplumsal cinsiyet rolleri gibi önemli konular da uluslararası izleyiciye sunulmakta, böylece Türkiye’nin toplumsal yapısına dair bir farkındalık yaratılmaktadır.”

İbrahim Sarıtaş, yerli yapımların küresel etkisine değinerek, “Dizilerin kültürel diplomasiye etkisi, Türkiye’nin dış politikalarında da yankı buluyor. Türk dizilerinin uluslararası platformlarda başarı yakalamasının, Türkiye’nin siyasi ve ekonomik ilişkilerini pekiştirmesine yardımcı olduğunu düşünüyorum. Örneğin Türk dizilerinin yoğun bir şekilde izlendiği ülkelerle kültürel ilişkilerin derinleşmesi, ticaretin artması ve diplomatik ilişkilerin gelişmesine katkı sağladığı söylenebilir. Kültürel ihracatın artması, Türkiye’nin bu ülkelerdeki varlığını güçlendirmekte ve Türkiye’nin uluslararası imajına olumlu katkılarda bulunmaktadır.” diye konuştu.

– “Temaların evrenselliği, farklı kültürlerde kabul görmeyi kolaylaştırıyor”

Yerli yapımların başarısının belirleyici unsurları arasında aile değerleri, duygusal yoğunluk, aşk, intikam ve dram gibi konuların öne çıktığını vurgulayan Sarıtaş, “Türk dizilerinin bu unsurlarla oluşturduğu yapısı, Türkiye’nin tarihi ve kültürel mirasının izleyicilere etkili bir şekilde sunulmasına da olanak tanır. Tarihi dramaların yanı sıra geleneksel aile yapıları ile modern yaşamı birlikte içeren senaryolar, izleyicilerde Türk kültürüne dair bir merak uyandırıyor.” değerlendirmesinde bulundu.

Doç. Dr. Sarıtaş, dizilerin uluslararası alandaki başarısında estetik açıdan çekici sahneler, geniş kapsamlı prodüksiyonlar ve etkileyici oyunculukların yanı sıra İstanbul Boğazı ve geleneksel Türk evleri gibi Türk kültürüne özgü yerel ögelere yer verilmesinden kaynakladığını dile getirdi.

Türk yapımlarının birbirinden farklı coğrafyalarda kabul görmesinin nedenini “evrensel temalar sunmak” şeklinde açıklayan İbrahim Sarıtaş, şu bilgileri verdi:

“Aşk, aile bağları, intikam, sosyal sınıf farklılıkları gibi temalar, her kültürde yankı bulan evrensel duygulara dayanır. Bu temaların evrenselliği, dizilerin farklı kültürlerde kabul görmesini kolaylaştırıyor. Farklı ülkelerdeki izleyiciler, bu dizileri izlerken aynı zamanda Türkiye’nin tarihi, coğrafyası ve kültürel mirası hakkında bilgi sahibi oluyor. Bu da Türkiye’ye yönelik bir merak uyandırıyor. Özellikle Orta Doğu, Balkanlar ve Latin Amerika gibi coğrafyalarda izleyiciler, Türk kültürüne kendilerini yakın hissediyor.”

– “Diziler aynı zamanda bir kültürel diplomasi aracıdır”

Sarıtaş, uluslararası piyasada dizileri pazarlayan Türk yapımcıların Türkiye’nin kültürel değerlerini doğru bir şekilde uluslararası izleyicilere sunma konusunda da dikkatli olması gerektiğine vurgu yaparak, şöyle devam etti:

“Yapımcılar, yalnızca ekonomik ve ticari çıkarları gözetmekle kalmamalı. Bu sorumluluk, dizilerin sadece bir eğlence aracı değil, aynı zamanda bir kültürel diplomasi aracı olduğu gerçeğinden kaynaklanır. Bir yapımcının sorumluluğu, yalnızca yüksek reytingler almak ya da diziyi karlı hale getirmekle sınırlı değildir. Yapımcılar, Türkiye’yi ve Türk kültürünü temsil ettiklerinin farkında olmalı ve bu bilinçle hareket etmelidir. Özellikle uluslararası platformlarda izleyici bulan diziler, Türkiye’nin kültürel mirası, toplumsal yapısı ve değerleri hakkında dünyaya önemli mesajlar iletme potansiyeline sahiptir.”

Birçok yapımcının bu sorumluluğun bilincinde olarak kültürel diplomasiyi destekleyen yapımlara imza attığına işaret eden Sarıtaş, “Ancak, bazı dizilerde yalnızca ticari kaygılarla hareket edildiğinde, kültürel değerlerin abartılı ya da yanlış temsilleri görülebilir. Bu durumda, izleyiciler Türkiye hakkında eksik ya da yanlış bilgilere sahip olabilir. Yapımcıların, sadece ekonomik çıkarları değil, aynı zamanda kültürel temsilin doğruluğunu da gözetmeleri gerektiği burada devreye girer.” dedi.

İbrahim Sarıtaş, özellikle tarihi dramalar aracılığıyla Osmanlı ve Türk tarihini yeniden inşa eden güçlü bir anlatı oluşturan Türk dizilerinin, Türk tarihine yönelik uluslararası ilginin artmasına, Türkiye’nin sadece modern bir ülke olarak değil, aynı zamanda güçlü tarihi bir mirasa sahip devlet olarak algılanmasına fayda sağladığını kaydetti.

Tarihi dramalarda Osmanlı İmparatorluğu’nun politik ve askeri yönlerine değil, aynı zamanda dini ve kültürel figürlere de büyük önem verildiğine vurgu yapan Sarıtaş, “Dizilerde, İslam ve Osmanlı kahramanları etrafında şekillenen bir anlatı oluşturuluyor. Bu figürler, uluslararası Müslüman izleyiciler için ilham kaynağı haline geliyor. Bu tür yapımlar, özellikle Orta Doğu ve Güney Asya’da geniş izleyici kitlesi buluyor ve bu bölgelerde Osmanlı tarihine duyulan saygıyı ve ilgiyi artırıyor.” ifadelerini kullandı..

– “Özgün hikayeler üretmek için daha fazla yatırım yapılması gerekiyor”

Bir yapım sürecinde senaryo yazarı, yönetmen, yapımcı ve yaratıcı ekibin sürekli etkileşim içinde çalıştığı bir modelin ortaya konulması gerektiğini kaydeden Sarıtaş, yaratıcı iş birliğinin hem dizilerin özgünlüğünü koruyacağına hem de evrensel izleyiciye hitap edebilecek şekilde yerel unsurların daha incelikli işlenmesine olanak tanıyacağına vurgu yaptı.

Sarıtaş, dizi endüstrisinin özgünlüğünün sürdürebilmesi için senaryo yazarlığını en kritik alanlardan biri olarak değerlendirerek, şunları söyledi:

“Özgün hikayeler üretmek ve yeni yetenekleri keşfetmek için sektörde daha fazla yatırım yapılması gerekiyor. Bu noktada, senaryo yazarlarını keşfetmek ve geliştirmek amacıyla eğitim platformları oluşturulması oldukça etkili bir çözüm olabilir. Senaryo yazarlığı okulları, atölyeler, çevrimiçi platformlar gibi yapılar, yeni nesil senaristlerin keşfedilmesine ve eğitilmesine katkı sağlayacaktır. Özellikle Türkiye’nin büyük tarihi mirasını ve kültürel çeşitliliği anlamak ve anlatmak için, bu platformların yerel temalı projeleri teşvik etmesi önemli olacaktır.” diye konuştu.

Türkiye’nin tanıtımına katkı sunan dizilerin, izleyenlerin Türkiye’yi ziyaret etme isteğini artırarak turizm sektörünü ve daha birçok sektörü doğrudan etkilediğine işaret eden Sarıtaş, şunları söyledi:

“Dizilerde gösterilen Türk aile yapısı, geleneksel değerler, giyim tarzı, yemek kültürü ve hatta dini uygulamalar, yabancı izleyicilerde Türk kültürüne dair bir merak uyandırıyor. Özellikle Orta Doğu, Balkanlar, Güney Amerika gibi bölgelerde izleyiciler, bu diziler aracılığıyla Türkiye’yi daha yakından tanıma fırsatı buluyor. Dizilerde yer alan Türk kahvaltı sahneleri, düğün gelenekleri ya da aile içi ilişkiler gibi unsurlar, izleyicilerin Türkiye’yi kendi kültürel kodlarıyla karşılaştırmalarına olanak tanıyor ve kültürel anlamda bir yakınlık hissi yaratıyor. Dizilerde kullanılan takılar, giyim eşyaları, saç stilleri ve mobilyalar seyirciler tarafından yoğun bir şekilde talep edilen ürünler haline geldi. Özellikle bu ürünlerin artık ihraç ürünü haline gelmesi bizleri farklı ihracat stratejilerini de dizi ihracatıyla birlikte düşünmeye sevk etmeli.

Türk yapımcıları için dünya pazarında başarı sağlayabilecek bir yol haritası belirlemek de hayati bir konudur. Bu harita, hedef kitle analizleri, kültürel adaptasyon süreçleri, çevrimiçi platformların etkili kullanımı gibi adımları içermelidir. Özellikle dijital platformların yükselişiyle birlikte Türk yapımcıları, dizilerini global platformlara uygun hale getirmek için dil, kültürel farklılıklar ve evrensel temalar konusunda stratejik bir yaklaşım izlemelidir. Toplumsal değerlerin ve Türkiye’nin kültürel çeşitliliğinin doğru şekilde temsil edilmesi, Türk dizilerinin uluslararası alanda kalıcı bir başarı yakalamasını sağlayabilir.”