Çin Devlet Başkanı Şi; Makau’nun 25 Yıllık Başarısının Anahtarı: ‘Tek Ülke, İki Sistem’ Anlayışı

Çin'in güneyinde, İnci Nehri'nin denize döküldüğü körfezin batı yakasında yer alan Makau, "özel idari bölge" statüsünde, "tek ülke, iki sistem" ilkesiyle yönetilen özerk yapıda bir idari birim olma özelliği taşıyor.
Çin'in güneyinde, İnci Nehri'nin denize döküldüğü körfezin batı yakasında yer alan Makau, "özel idari bölge" statüsünde, "tek ülke, iki sistem" ilkesiyle yönetilen özerk yapıda bir idari birim olma özelliği taşıyor.

Last Updated on 20 Aralık 2024 by Turizm Günlüğü

PEKİN (AA) – Çin Devlet Başkanı Şi Cinping, Makau Özel İdari Bölgesinin uzun dönemli istikrar ve refahının, yönetimde “tek ülke, iki sistem” anlayışının uygulamasından kaynaklandığını belirterek, gelecek dönemde de bu doğrultuda devam edeceklerini bildirdi.

Devlet Başkanı Şi, Makau’nun Portekiz sömürge yönetiminden Çin’e devrinin 25. yılı kutlamasında yaptığı konuşmada, Makau’nun son 25 yılda sergilediği başarının anahtarının, kapitalist bir ekonominin sosyalist sistem içinde varlığını sürdürmesine olanak sağlayan “tek ülke, iki sistem” anlayışı olduğuna işaret etti.

Çin’in “özel idari bölgesi” statüsündeki Hong Kong ve Makau’da uygulanan sistemin kurumsal avantajlara ve güçlü bir hayatiyete sahip olduğuna dikkati çeken Şi, “Bu, Hong Kong ve Makau’nun uzun dönemli refahını ve istikrarını sürdürmek için iyi bir sistem. Güçlü bir ülkenin inşası ve ulusal canlanma için iyi bir sistem. Farklı sosyal sistemlerin barış içinde bir arada yaşaması ve kazan kazan işbirliğinin hayata geçirilmesi açısından iyi bir sistem.” dedi.

Şi, barış, hoşgörü, açıklık ve paylaşmanın, “tek ülke, iki sistem” anlayışına içkin değerler olduğunu, bu anlayışın yalnızca Çin’e değil, dünyaya mal olması ve birlikte korunması gerektiğini dile getirdi.

– Yeni hükümetten 4 talep

Makau’nun yeni seçilen Baş Yöneticisi Sam Hou-fai ve hükümetinin yemin törenine nezaret eden Şi, yeni hükümetten, bölgenin ekonomisini daha fazla çeşitlendirmesini, kamu yönetimde reformları gerçekleştirmesini, bölgenin uluslararası bağlantılarını genişletmesini ve sosyal uyum ile istikrarı sağlamasını talep etti.

Şi, Makau ve Hong Kong özel idari bölgelerine, “iki sistemin” avantajlarını kullanırken “tek ülke” temelini güçlendirmesi, dış bağlarını güçlendirip küresel etkilerini artırarak ulusal kalkınma için köprü rolü oynamaları çağrısında bulundu.

Makau’nun büyük ölçüde kumarhane işletmeleri ve buna bağı turizm gelirlerine dayalı ekonomisinin çeşitlendirilmesi ihtiyacına işaret eden Şi, bölgenin kendini doğru konumlaması ve uluslararası düzeyde rekabetçi sektörleri geliştirmesi gerektiğini vurguladı.

Şi, Makau ile Çin ana karasındaki Guangdong eyaletinin ortaklığında Hıngçin Adası’nda kurulması planlanan Guangdong-Makau Derin İşbirliği Bölgesi hedefinin ekonomiyi çeşitlendirmek olması gerektiğini söyledi.

– “Doğu’nun Las Vegas’ı”

Çin’in güneyinde, İnci Nehri’nin denize döküldüğü körfezin batı yakasında yer alan Makau, “özel idari bölge” statüsünde, “tek ülke, iki sistem” ilkesiyle yönetilen özerk yapıda bir idari birim olma özelliği taşıyor.

Portekiz’in sömürge yönetiminden Çin’e devredilişinin 25. yılını kutlayan bölge, kendi hukuk sistemine ve para birimine sahip.

Portekiz yönetimi altında, 1999’da yaklaşık 6,5 milyar dolar olan bölge ekonomisi, Çin’e devredildikten sonra 7 kattan fazla büyüyerek 2023’te 47 milyar dolar büyüklüğe ulaştı. Bu dönemde kişi başına milli gelir de 30 bin dolardan 58 bin dolara kadar çıktı.

33 kilometrekarelik alanda kurulu, yaklaşık 700 binli nüfusa ev sahipliği yapan Makau’nun ekonomisi büyük ölçüde kumarhane işletmeleri ve buna bağlı turizm gelirlerine dayanıyor. “Doğu’nun Las Vegas’ı” olarak anılan Makau’nun gayrisafi yurt içi hasılasının yüzde 38,8’i, veri gelirlerinden, yüzde 79,6’sı kumarhanelerden geliyor.

Bölge, son yıllarda ekonomik faaliyetlerini çeşitlendirmenin yanı sıra, yerel kalkınma stratejisinin ana kara ile daha fazla uyumlaştırılma beklentisiyle karşı karşıya.

Makau, Hong Kong’un 1997’de İngiltere’den Çin’e devredilmesini takiben Portekiz ile yapılan müzakerelerden sonra 20 Aralık 1999’da Pekin yönetimine devredilmişti.