Last Updated on 9 Ocak 2025 by Turizm Günlüğü
İstanbul Seyahat Acentaları Tanıtım ve Geliştirme Derneği (İSATAG) Yönetim Kurulu Başkanı Aylin Özsavaş, 2024 yılına ilişkin Türk turizmi değerlendirmesinde bulundu. Özsavaş, 2024’ün Türk turizminin hem potansiyelini hem de karşılaştığı zorlukları gözler önüne seren bir yıl olduğunu belirtti.
Pandemi sonrası toparlanma sürecinde sektörün artan turist sayılarıyla umut verici bir tablo çizdiğini ifade eden Özsavaş, ekonomik ve yapısal sorunların ise sektörün önünde ciddi engeller oluşturduğunu vurguladı. “Yüksek enflasyon, artan işletme maliyetleri ve döviz kuru baskıları, turizm işletmelerinin sürdürülebilir bir hizmet sunmasını zorlaştırıyor. Bunun yanı sıra, vize sorunları ve nitelikli insan kaynağı eksikliği de tur operatörleri ve seyahat acentalarının uluslararası pazarlardaki etkinliğini sınırlayan temel problemler arasında yer alıyor,” dedi.
Özsavaş, gastronomi, kültür, sağlık ve doğa turizmi gibi tematik alanlarda başlatılan yeni projelerin umut verici olduğunu ancak bu projelerin uluslararası pazarlarda yeterince tanıtılamamasının, sektörün potansiyelini tam anlamıyla gerçekleştirmesinin önünde bir engel teşkil ettiğini dile getirdi.
İstanbul Seyahat Acentaları Tanıtım ve Geliştirme Derneği (İSATAG) Yönetim Kurulu Başkanı Aylin Özsavaş’ın Turizm Gazetesi Turizm Günlüğü’ne yolladığı açıklamanın tam metni:
TURİZM SEKTÖR DEĞERLENDİRMESİ
2024 yılı, Türk turizminin hem potansiyelini hem de karşılaştığı zorlukları net bir şekilde ortaya koyduğu bir dönem oldu. Pandemi sonrası toparlanma sürecinde, sektör bir yandan artan turist sayılarıyla umut verici bir tablo çizerken, diğer yandan ekonomik ve yapısal sorunlarla mücadele etmek zorunda kaldı. Türkiye’de yüksek enflasyon, artan işletme maliyetleri ve döviz kurunun baskılanmasıyla, turizm işletmelerinin sürdürülebilir bir hizmet kalitesi sunmasını zorlaştırdı. Özellikle vize sorunları ve nitelikli insan kaynağı eksikliği, tur operatörleri ve seyahat acentalarının uluslararası pazarlardaki etkinliğini sınırlayan temel engeller arasında yer aldı. Bununla birlikte, gastronomi, kültür, sağlık ve doğa turizmi gibi tematik alanlarda yeni projelerin hayata geçirilmesi olumlu bir gelişme. Ancak bu çeşitliliğin uluslararası pazarlarda yeterince tanıtılamaması, potansiyelin tam anlamıyla değerlendirilememesine neden oldu.
Aşırı Turizmin Getirdiği Tehditler ve Alternatif Arayışlar
Aşırı turizmin etkileri, 2024 yılında hem Türkiye’de ama özellikle de dünyada tartışılan önemli konular arasında yer aldı. Kapasiteyi aşan turist yoğunluğu, popüler destinasyonlarda doğal kaynakların tükenmesine, tarihi mirasın zarar görmesine ve yerel halkın yaşam kalitesinin düşmesine neden oldu. Türkiye’de özellikle Kapadokya, Antalya ve İstanbul gibi destinasyonlarda bu durumun etkileri hissedilirken, çözüm olarak alternatif turizm türlerine yönelim ön plana çıktı.
Agro Turizm: Sürdürülebilirlik ve Özgün Deneyimlerin Anahtarı
Agro turizm bu bağlamda dikkat çeken bir alternatif olarak değerlendirilmelidir. Türkiye’nin zengin tarımsal mirası, agro turizmi kırsal kalkınmayı destekleyen ve turizmin daha dengeli yayılmasını sağlayan bir araç haline getirecektir. Kapadokya’da bağcılık deneyimleri, Karadeniz’de çay ve fındık hasadı turları, Ege’de zeytin festivalleri gibi tematik etkinlikler, hem çevresel sürdürülebilirliği destekleyecek hem de turistlere özgün deneyimler sunacaktır.
2024: Sürdürülebilir Turizme Geçişte Dönüm Noktası
Dünya genelinde 2024 yılı, turizmin sürdürülebilir bir modele geçiş çabalarının hızlandığı bir yıl oldu. Karbon ayak izini azaltmaya yönelik projeler, döngüsel ekonomi uygulamaları ve yeşil turizm girişimleri, sektörün geleceğini şekillendiren temel unsurlar haline geldi.
Dijitalleşme ve Sürdürülebilirlik: Turizmde Küresel Denge Arayışı
Dijitalleşme, turist davranışlarını analiz etmek, operasyonel verimliliği artırmak ve müşteri deneyimini geliştirmek adına önemli bir araç olarak kullanıldı. Ancak bu dönüşüm, gelişmiş ülkelerde daha hızlı ilerlerken, gelişmekte olan ülkeler dijitalleşme ve sürdürülebilirlik alanında adaptasyon sorunları yaşadı. Aşırı turizmin etkilerini azaltmak ve turizmi daha sürdürülebilir bir zemine oturtmak için, destinasyon yönetimi ve alternatif turizm türlerinin teşviki global ölçekte öne çıkan stratejiler oldu.
2025: Turizmde Sürdürülebilirlik ve Dijitalleşme İçin Kritik Bir Yıl
2025 yılı, turizmin bu dönüşüm sürecinde doğru adımların atılması gereken kritik bir yıl olarak karşımıza çıkıyor. Öncelikle, sürdürülebilirlik ve çevre dostu projelere daha fazla öncelik verilmesi gerekiyor. Enerji verimliliği, yenilenebilir enerji kullanımı ve atık yönetimi gibi konularda hem Türkiye’de hem de dünyada somut adımlar atılmalı. Dijital dönüşüm yatırımları hızlandırılmalı ve özellikle küçük ölçekli işletmelerin bu sürece entegrasyonu sağlanmalı. İnsan kaynağına yönelik yatırımlar artırılmalı; nitelikli iş gücünün sektörde tutulması ve gençlerin turizme teşvik edilmesi için kapsamlı programlar devreye alınmalı. Türkiye özelinde, vize kolaylıklarının sağlanması ve uluslararası tanıtım stratejilerinin yeniden yapılandırılması, ülkenin turizmdeki rekabet gücünü artıracak önemli adımlar olacaktır.
2025: Turizmde Sürdürülebilir Politikalara Geçişin Zamanı
2025 yılında, turizmde kısa vadeli kazanç odaklı ve aşırı turizmi destekleyen politikalardan vazgeçilerek, daha sürdürülebilir yaklaşımlara odaklanılmalıdır. Popüler destinasyonlardaki yoğunluğu azaltmak için az bilinen bölgelerin tanıtımına ağırlık verilmesi ve alternatif turizm türlerinin teşvik edilmesi büyük önem taşımaktadır. Turizm politikaları yalnızca ekonomik kazanç sağlamayı hedeflemekle kalmamalı, aynı zamanda yerel kalkınmaya katkı sunmayı ve kültürel değerlerin korunmasını da öncelik haline getirmelidir.
2025: Sürdürülebilir ve Dengeli Turizm İçin Yeni Bir Dönem
Bu çerçevede, az ama nitelikli turist gruplarını getiren ve/veya iç turizmde az bilinen destinasyonlara yönelik tur düzenleyen orta ölçekli seyahat acentalarının maddi ve manevi olarak desteklenmesi kritik bir strateji olacaktır. Bu destek, hem yerel ekonomilere canlılık kazandıracak hem de turizmin daha dengeli bir şekilde yayılmasını sağlayacaktır.
Böyle bir yaklaşımla Türkiye, hem kendi içindeki zorlukları aşabilir hem de global turizm pazarında güçlü bir konuma ulaşabilir.
2025, turizm sektöründe sürdürülebilir büyüme ve yenilikçi çözümlerin temel taşlarının atıldığı bir yıl olmalıdır.
Dileriz ki bu yıl, turizmin yerel kalkınmayı desteklediği, doğal ve kültürel zenginliklerin korunduğu, insan odaklı bir dönüşüm sürecinin başlangıcı olsun.
Aylin ÖZSAVAŞ
İstanbul Seyahat Acentaları Tanıtım ve Geliştirme Derneği ( İSATAG ) Yönetim Kurulu Başkanı