
Last Updated on 24 Nisan 2025 by Turizm Günlüğü
Bazı yolculuklar bavula sığmaz; kimi ülkeler, adı anıldığında sadece aklınızın değil kalbinizin de en güzel köşesine yer eder. Güney Kore, birçok Uzak Doğu hayranı için tam da böyle bir yer: ruha dokunan, hafızada iz bırakan bir yolculuğun kesişim noktası. Güney Kore gerçekleri.
Bu gezi rehberi sizi herkesin dinlediği K-pop ritimlerinin, hayran bırakan Kore dizilerinin ve ünlü Kore kozmetiğinin ötesine taşıyor. Birlikte Güney Kore’nin asıl ruhuna, saklı hikâyelerine ve günlük yaşamın kültürel dokusuna doğru gerçek bir keşfe çıkacağız.
Bu yazıda sponsor veya reklam yoktur. Tamamen kişisel deneyim ve öneri içermektedir. Yazı genelinde marka isimleri geçtiği için yasal zorunluluk gereği #reklam.
Yazıda yer alan tüm imzalı fotoğraflar tarafıma ve @fotokusagi adlı Instagram hesabıma aittir. Hiçbir şekilde kopyalanamaz, çoğaltılamaz veya herhangi bir mecrada yayımlanamaz. Daha fazla Güney Kore görseli için @fotokusagi hesabımı ziyaret edebilirsiniz.
Yazıdaki Başlıklar
Güney Kore Hakkında Bilmeniz Gerekenler
Güney Kore, yaklaşık 51 milyonluk nüfusuyla Asya’nın en dinamik ülkelerinden biri. Halkın %90’ından fazlasını Koreliler oluştururken, ülkedeki en büyük azınlık topluluğu Çinliler. Resmî bir dini bulunmayan Güney Kore’de halkın büyük çoğunluğu (yaklaşık %61’i) hiçbir dine mensup değil. Geriye kalan kesim ise %21 ile Hristiyan, %16 ile Budist ve %2 oranında farklı inançlara sahip topluluklardan oluşuyor.

Kore’nin para birimi won (Para birimi kodu KRW / simgesi ₩). Günlük hayatta en sık karşılaşacağınız kâğıt para birimleri 1.000, 5.000, 10.000 ve 50.000 won. Bu ülkede ortalama maaşlar milyon bandında seyrettiği için alım gücü yüksek. Ancak bu, beraberinde yüksek yaşam maliyetlerini de getiriyor. Bu nedenle Güney Kore, özellikle ziyaretçiler için zaman zaman “pahalı” olarak değerlendirilebiliyor.
Güney Kore’de sıradan bir atıştırmalık ortalama en düşük 10.000 won civarında. Bu da yaklaşık 7 Amerikan Doları veya 270 Türk Lirasına denk geliyor. Örneğin, ben sadece hediyelik eşya alışverişi için toplam 94.000 won harcadım. Bu da yaklaşık 68 ABD Doları ya da 2.600 TL tutarında bir harcamaya karşılık geldi. Kısacası, alışveriş yaparken fiyatlar ilk bakışta uygun gibi görünse de, kur farkı, banka komisyonu, vergiler ile toplam miktar hesaplaması bütçenizi dengelemek için önemli bir konu. (Fiyatlar Nisan 2025 kurlarına göre hesaplanmıştır. Seyahatinizden önce veya sırasında tutarları güncel döviz kurlarıyla yeniden hesaplayarak kontrol etmeyi unutmayın.)
Seul’ün İki Farklı Ruhu

Sabahın ilk ışıklarında Seul yavaşça uyanırken, şehrin ritmi gün boyunca artar ama bir şey hep sabit kalır: geçmişle geleceğin kol kola yürüdüğü o zarif denge.
Gyeongbokgung Sarayı’nın avlusunda geleneksel Hanbok‘unuzla yürürken bin yıl öncesine, neon ışıklarla bezeli Myeong-dong sokaklarında ise bir sonraki yüzyıla ışınlanırsınız. Bu çelişki değil; Kore’ye özgü bir uyumdur.

‘Kuzey Köyü’ anlamını taşıyan, bir dönem kraliyet ve üst düzey hükümet görevlilerine ev sahipliği yapan ve hâlen gerçek bir yaşam alanı olarak varlığını sürdüren Bukchon Hanok Köyü’nde geleneksel Kore mimarisine dokunur, gün batımında Han Nehri‘ni canlı müzik eşliğinde bir cruise turuyla keşfedersiniz.
Kuzey Kore Sınırına Bakan İki Ayrı Yer: DMZ ve Aegibong
Ülkenin batı ucunda, Aegibong Barış Ecoparkı‘nda dünyanın ilk Kuzey Kore manzaralı Starbucks‘ını ve propaganda köyünde (Buraya ‘propaganda köyü’ denmesinin oldukça çarpıcı bir nedeni var: Zaman zaman köyden yükselen megafon sesleri, sınırın ötesindeki Güney Koreli halka “Kuzey Kore’de hayat çok güzel, gelin siz de buraya katılın” çağrısını iletiyor.) tarım yapan Kuzey Korelileri yakından görebilirsiniz.
Bir başka Kuzey Kore askeri sınır bölgesi olan DMZ’de (Korean Demilitarized Zone/Kore Tarafsız Bölgesi) tarih boyunca örülmüş 1.650 metre uzunluğundaki sızma tüneli ile görünmez sınırların ne denli somut olabileceğini hissedersiniz. Kısacası bu topraklar, bölünmüş bir geçmişin sessiz tanığıdır.
Kültürle Derinleşen Yolculuk: Busan

Ve sonra…
KTX trenlerine atlayıp ülkenin güneyine, Busan’a geçersiniz.
Barış uğruna verilen mücadelenin sessizce yankılandığı kutsal bir anma alanıdır Birleşmiş Milletler Anıtsal Mezarlığı. Kore Savaşı’nda hayatını kaybeden ve aralarında Türkiye’nin de bulunduğu 14 ülkeden 2.330 askerin naaşına ev sahipliği yapar. Burada huzur içinde yatan 462 kahraman Türk askeri, uzak bir coğrafyada barış uğruna can vererek, iki halk arasında sarsılmaz bir bağın temelini atmıştır.

Haedong Yonggungsa Tapınağı, dalgaların sesine karışmış dualarıyla sizi karşılar. Budizm ritüellerinin dinginliğinde akar zaman; telaşsız, saygılı ve bilgece…

Songdo Plajı boyunca yürürken rüzgârın yalnızca saçlarınıza değil, düşüncelerinize de dokunduğunu hissedersiniz. Gökyüzünden denizi izlemek isterseniz Songdo Cable Car‘ı, denizle iç içe yürümek içinse Songdo Sky Walk‘ı tercih edersiniz.

Gamcheon Kültür Köyü ise adeta bir açık hava galerisi. 1950’lerin savaş sonrası döneminde oluşan bu köy, 2009’da başlayan sanat projesiyle artık rengarenk evlere, yaratıcı duvar resimlerine, zanaat atölyelerine ev sahipliği yapıyor.

Busan sokaklarında yürürken alışveriş ruhuyla tanınan Nampo-dong’un telaşlı kalabalığında kaybolabilir, BIFF Meydanı’nda Kore sinemasının sokaklara nasıl taştığına tanık olabilirsiniz. Jagalchi Canlı Balık Pazarı ise taptaze deniz ürünleriyle Güney Kore’nin en sade ama en güçlü yüzünü sunar.
Silla Krallığı’nın Başkenti Gyeongju ve Ötesi

Güneydoğu’ya uzandığınızda tarih yeniden karşınıza çıkar: Bulguksa Tapınağı, zarif taş işçiliğiyle inancın estetiğe dönüşmüş halidir. Günümüzde Budist rahipler tarafından hala aktif olarak kullanılan tapınak kutsal toprak olarak karşınıza çıkar.

Bazı kaynaklara göre dünyanın ilk astronomik laboratuvarı olarak kabul edilen Cheomseongdae Gözlemevi’nde ise binlerce yıllık bir gökyüzü merakına tanıklık edersiniz.

Donggung Sarayı ile Wolji Göleti’nde, doğa ve mimarinin dansını izlemek, gerçek ile hayal arasındaki o ince çizgiyi siler. Yapımında tek bir çivinin bile kullanılmadığı saray, Silla dönemindeki Budist sanatına ve günlük yaşama dair fikir vermeye devam eder.
Kore Mutfağına Yakından Bakış
Ve sonra Kimchi’nin keskinliğiyle tanışır damaklarınız. Ama bu sadece bir tat değil; bir halkın hafızasıdır. Fermente edilmiş bir sebzenin, kültürel bir kimliğe nasıl dönüştüğünü anlarsınız. Öyle ki, Güney Kore’de insanlar fotoğraf çekilirken gülümsemek için “cheese” demek yerine “Kimchi!” der.
Bibimbap’ın renkli dengesi, paylaşmanın sıcaklığını hissettiren Shabu Shabu, Kore mutfağının öne çıkan yıldızlarından Bulgogi, tezgahlarda çubuklara dizilmiş kızartmalar ya da bir gece pazarında aniden karşılaştığınız sokak lezzetleri… Her biri yalnızca bir yemek değil; bir kültür taşıyıcısıdır.

Keskin aromasıyla tanınan Wasabi‘yi de unutmamak gerekir. Yaban turpu ya da sert hardalı andıran bir yakıcılığa sahip olan bu sos, balığın belirgin lezzetiyle buluştuğunda ise damakta dikkat çekici bir uyum yakalar. Kimisi için ilk lokmada baş döndüren, kimisi için ikinci lokmada alışkanlık yaratan bir eşleşme…
Güney Kore mutfağına dair ilk fark ettiğiniz şeylerden biri, ekmek kültürünün olmayışıdır. Kore sofralarında ekmeğin yerini pilav tamamlar. Ancak bu pilav, Türk damak tadının alıştığı gibi tane tane ve tuzlu değil, daha lapa ve daha nötrdür. Aslında Türkiye’ye getirilmiş Kore yemeklerinin daha damak zevkimize uygun, bu nedenle orijinal Kore lezzetlerinden oldukça farklı olduğunu fark edebilirsiniz. Güçlü aromalar, fermente dokular ve bol bileşenli tabaklardan oluşan Kore yemekleri, bazılarımız için damakta bir lezzet patlaması, bazılarımız içinse alışılması zor bir deneysellik. Az seveni için ise yüksek besin değerleri hafif ama doyurucu.
Güney Kore’de dikkat edilmesi gereken konulardan biri, domuz etinin ve domuz içeriklerinin birçok yemekte yaygın olarak kullanılması. Bu konuda hassasiyeti olan gezginler için menüleri dikkatle incelemek ve içeriği sorgulamak oldukça önemli. Şehrin kozmopolit yüzü olarak bilinen Itaewon semtinde, Türk mutfağı sunan pek çok Türk restoran yer alıyor. Bu restoranlar, hem tanıdık lezzetleri özleyenler hem de gönül rahatlığıyla yemek yemek isteyenler için güzel bir alternatif.
Alışverişte Bir Detay: Lüks Mağazalardan Yerel Dükkanlara Tüyolar

Güney Kore’de modern AVM’lerden geleneksel pazar sokaklarına kadar, her köşede farklı bir alışveriş hikâyesiyle karşılaşmak mümkün. Ülkede kredi kartı kullanımı oldukça yaygın. Ülke genelinde şifre gerekmeden işlem yapılabiliyor; ancak 300 bin won üzerindeki harcamalarda güvenlik nedeniyle şifre isteniyor.
Kore’den değerli ve özel bir hatıra götürmek isteyenler için en çok tercih edilenler arasında ametis taşı ve bağışıklık sistemini güçlendirmesiyle bilinen ginseng ürünleri yer alıyor. Bu ürünler hayatınızda en değer verdiğiniz kişilere verebileceğiniz “premium” Kore hediyeleri.

Alışveriş için rotanıza mutlaka Lotte Mall, Shinsegae, COEX ve The Hyundai Seoul gibi büyük alışveriş merkezlerini ekleyerek sevdiğiniz lüks markaların ayakkabı, giyim kategorisindeki ürünlerini Türkiye’ye göre daha uygun fiyatlara satın alabilirsiniz. Kozmetik tutkunları içinse Olive Young zinciri, Kore bakım ürünlerinin merkez üssü adeta. Çeşit çeşit yüz maskeleri ve kişisel bakım ürünleri, Kore güzelliğinin öne çıkan ritüellerinin ilk ve en önemli aşaması.
Daha geleneksel ve hediyelik eşya odaklı bir alışveriş deneyimi arayanlar için Insadong sokakları ve Hongdae’nin butik dükkânları oldukça cazip alternatifler sunuyor. Ahşap oymalar, el yapımı kâğıt ürünler, geleneksel çay setleri ve bitki çayları, model model yelpazeler, irili ufaklı tanrı tasvirli maskeler, koleksiyonluk geleneksel Kore bebekleri, çeşit çeşit magnetler buradan alınabilecek özgün hediyelerin başında geliyor. Bulguksa Tapınağının içerisinde yer alan hediyelik eşya dükkanında boy boy budist ve ejderha heykelleri, Çin burç takvimine göre tasarlanmış değerli taş bileklikler, parşömenler vb. ürünlerin en güzel adresi.

Bulguksa Tapınağı hediyelik eşya dükkanı sonrası benim kişisel favorim, hiç tereddütsüz Myeong-dong. Sadece ana caddesiyle değil, ona açılan her bir ara sokağıyla da bambaşka bir alışveriş dünyasına kapı aralıyor. Bir köşede son teknoloji kişisel bakım ve güzellik ürünlerini denerken, birkaç adım ötede ilginç sokak lezzetleriyle karşılaşmanız mümkün.
Eğer turist olarak alışveriş yapıyorsanız, unutmayın: Tax Free (vergisiz alışveriş) ayrıcalığından faydalanabilirsiniz. Pasaportunuzla birlikte alışveriş belgenizi ibraz ederek havalimanından vergi iadesi alabilirsiniz. Vergi iadesi görevlilerinin olası kontrollerine karşı satın aldığınız eşyaların yeni ve kullanılmamış olması gerektiğini unutmayın. Bazı büyük mağazalar ise ödemeyi anında vergisiz olarak işleyebiliyor (Alışveriş yaptığınız mağazada “Tax free, Tax refund, global text free available” yazılarının bulunmasına dikkat edin. Emin olmak için kasadaki görevlilere de sorabilirsiniz. Pasaportunuz mutlaka yanınızda olmalı).
Ve Birkaç Gerçek… Sosyal Hayattan İzlenimler: Tuhaflıklar, Yasaklar ve Mitler
Güney Kore elbette sadece güzellemelerden ibaret değil. Gelişmiş teknolojisinin gölgesinde bireysel yalnızlıklar, tüketim kültürünün baskınlığı, hızlı yaşam temposu da bu deneyimin bir parçası. Ancak her detay, bu ülkeyi tanımanın ve anlamanın bir yolu.

Baharın Ruhu, Yazın Canlılığı: Güney Kore, tıpkı Türkiye gibi dört mevsimi yaşayan bir ülke. Mart sonu ile nisan başı arasında açan beyaz kiraz çiçekleri (Her ne kadar biz bu zarif çiçekleri “Sakura” olarak ansak da, Güney Kore’de Japonca kökenli olduğu için bu ifade hoş karşılanmıyor. Korelilerin tercih ettiği “Cherry Blossom” ifadesini kullanarak kültürel hassasiyeti başarılı bir şekilde aşabilirsiniz.) ise, yılın en romantik günlerini kısa ama büyüleyici bir açılışla başlatır. Plajların canlanıp, şehirlerin kalabalıklaştığı Temmuz-Eylül dönemi Güney Kore’nin deniz sezonudur. İşte ziyaretiniz için iki harika zaman!
Festivaller Zamanı: Mart-Mayıs: Yeongdeungpo Yeouido İlkbahar Çiçek Festivali, Jeju Ateş Festivali, Jinhae Gunghanje Festivali. Haziran-Ağustos: Boryeong Çamur Festivali, Gangjin Celadon Festivali, Incheon Pentaport Rock Festivali. Eylül-Kasım: Seul Uluslararası Havai Fişek Festivali, Busan Havai Fişek Festivali, Jarasum Uluslararası Caz Festivali. Aralık-Şubat: Hwacheon Sancheoneo Buz Festivali.
Sayıların Arkasındaki Batıl İnanç: Bu coğrafyada yalnızca mevsimlerin değil, sayıların da anlamları derin. Örneğin 4 ve 13 rakamları, ölümle ilişkilendirildiği için birçok otelde oda numarası, asansör katı olarak kullanılmıyor. 4 rakamı F harfi ile gösterilebiliyor.
Teknoloji Ülkesi Kore’de Manuel Bir Detay: Güney Kore’de şehirde geçirdiğiniz süre boyunca uğradığınız kafe, restoran veya mağazalarda, Türkiye’de yaygın olarak alıştığımız itmeli-çekmeli ya da hareket sensörlü otomatik kapılarla pek sık karşılaşmıyorsunuz. Bunun yerine, kapıların hemen yanında ya da üstünde yer alan küçük bir butona basarak kapıyı açmanız gerekiyor. Bu sistem birkaç kez deneyimledikten sonra alışkanlıklarımızla olan farkı hissettiriyor. Teknolojiye bu kadar entegre bir ülkede, böylesine manuel bir detaya rastlamak şaşırtıcı doğrusu.
Kore’de Alışverişin Kendine Has Hali: Ülke genelinde en sık karşılaşılan mağaza ve zincirlerin başında Olive Young, 7-Eleven ve Starbucks geliyor. (Her ülkede belli başlı uluslararası lezzetlerin değişmeden kaldığını varsayarak adım attığım Starbucks’ın Kore şubesinde, aşina olduğunuz klasik bir sandviçi görememek kısa süreli bir hayal kırıklığı yaşatıyor. Yani seyahatlerinizde tanıdık logonun arkasında, bambaşka bir lezzet haritası sizi bekleyebilir.) Ancak yerel mağazalarda alışveriş kültürü farklı işliyor; nedendir bilinmez gömlek veya pantolon denemenize izin verilmiyor, ancak etek ya da tişört deneyebilirsiniz.
Eğlence Yerlerinde Yaş Sınırı: Bazı eğlence mekânlarında ise yaş kısıtlaması dikkat çekici. Gençlere özel olarak kurgulanan bu alanlara 35 yaş ve üzeri bireyler kabul edilmiyor. Bu yaklaşım, bizim gibi yabancı ziyaretçilerde bazen şaşkınlık yaratabiliyor. Şurada 35’ime ne kaldı… (:
Bardağınızı Boşaltmadan Atmayın!: Kamusal alanda ise dikkat edilmesi gereken bazı kurallar var. Örneğin içecek bardaklarının içi boşaltılmadan çöpe atılması yasak. Çevreye duyarlılık burada yalnızca estetik değil, toplumsal bir sorumluluk.
Sigara Kuralları: Eğer sıkı bir sigara tiryakisiyseniz, Güney Kore’de işiniz epey bir zor. Zira halka açık alanlarda sigara içmek, sınırlandırılmış durumda. Başlangıçta oldukça katı bir şekilde uygulanan bu kuralın, ülkeye gelen turist sayısını olumsuz etkilediği düşünülerek zamanla bir miktar esnetilmiş. Ancak sigara içmek hâlâ yalnızca özel olarak belirlenmiş “smoking zone” alanlarında serbest ve bu alanlar şehir genelinde oldukça sınırlı sayıda ve çok da işaretlerle belirlenmiş alanlar değil. Yani bu alanları fark edemeyebilirsiniz.
Sosyal İçicilik: Alkol tüketimi açısından dünyada üst sıralarda yer alan Güney Kore alkolizmin en yaygın olduğu dördüncü ülke. En çok tüketilen içki ise, votkaya benzetilen ama daha hafif içimli olan Soju. Masum bir başlangıç hissi verse de etkisi kısa sürede kendini gösteriyor ve içeni adeta çarpıyor. Soju’dan sonra en çok tercih edilen diğer bir geleneksel içki ise pirinç şarabı Makgeolli. Güney Kore’de sosyal içicilik sınırların zorlandığı bir alışkanlık. Kontrolü kaybedip bayılana kadar içmek, normalleştirilmiş bir davranış biçimi. Kısacası, burada içki kültürü sosyal hayattan iş görüşmelerine kadar dayanıklılık testi olarak uygulanıyor.
Hizmet Kültürü; Kore’de Konuk Değil, Katılımcısınız: Güney Kore’de ister lüks bir otelde kalın, ister şehir merkezinde güzel bir restoranda yemek yiyin; hizmet anlayışı oldukça farklı. Ülkemizde genellikle fast food zincirlerinde alışık olduğumuz self servis sistemi, Kore’de sıkça karşımıza çıkan bir durum. Örneğin, lüks bir otelin casinosunda gününü geçiren bir müşteri aynı otelin restoranında siparişini kendisi alıyor, yemeğini bitirdikten sonra tepsisini yine kendisi götürüp bırakıyor. Bunun sebebi ise Kore’deki çalışan-müşteri arasındaki ekonomik fark, bizdeki kadar uçurum düzeyinde olmaması.
Kore Kültüründe Yaş/Saygı Hiyerarşisi: Güney Kore’de yaş sadece bir sayıdan ibaret değil; gündelik hayatın her alanına yön veren sosyal bir rehber. Özellikle yemek masasında bu hiyerarşi oldukça belirgin: sofrada mutlaka en yaşlı kişinin yemeğe başlaması bekleniyor. Masada içki içen iki kişiden biri diğerinden yaşça büyükse, genç olan kişi içkisini, kafasını hafifçe yana çevirerek içmesi gerekiyor. Kadeh tokuştururken ise bardaklar yaşa göre hizalanıyor; en altta kalan bardak mutlaka en genç kişinin oluyor.
Sosyal ilişkilerde ve gündelik jestlerde de bu hiyerarşi kendini sık sık hissettiriyor. Örneğin, yaşı küçük bir kişi bir şey uzatırken veya alırken, diğer eliyle bileğini tutarak ve hafifçe öne eğilerek veriyor ya da alıyor. Veya bu davranış biçimi iki elle de gerçekleştirilebiliyor. Bu küçük detaylar, saygının sessizce ifade ediliş biçimi. Koreliler, kendilerinden yalnızca bir yaş büyük birine bile ismiyle hitap etmekten kaçınıyor. Bu saygı anlayışı, yalnızca davranışlara değil, dilin yapısına da derinlemesine işlemiş. Örneğin, bir kişiye “Merhaba” demek bile yaşa göre farklılık gösteriyor: Kendinizden büyüklere Annyeonghaseyo, yaşıtlarınıza ya da sizden küçük olanlara Annyeong demeniz gerekiyor.
Kültürel Bir Norm Haline Gelmiş Güzellik Algısı: Güney Kore’de güzellik yalnızca bir estetik tercih değil; sosyal yaşamın, kariyer fırsatlarının ve insan ilişkilerinin görünmez anahtarlarından biri. Ülke genelinde güzellik algısı öylesine güçlü ki, çoğu zaman takıntı düzeyine varan bir önem atfediliyor. Bu algı ise büyük ölçüde cilt bakımı ve estetik operasyonlar etrafında şekilleniyor. Bembeyaz, pürüzsüz ve ışıldayan “cam cilt” görünümü burada bir ideal. Bu nedenle UV korumalı şemsiye kullanımı, yüksek faktörlü güneş kremleri ve katmanlı bakım rutinleri, günlük hayatın sıradan parçaları haline gelmiş durumda. Kozmetik sektörü ülkede yalnızca kadınlara değil; cinsiyet fark etmeksizin büyük bir kitleye hitap ediyor. Cilt bakım ürünlerinden makyaja kadar birçok ürünü kullanan genç Koreli erkekleri de görebilirsiniz.
Çok Çalışmak Bir Yaşam Biçimi: Ülkenin hızla gelişen ekonomisinin arkasında, yoğun ve disiplinli bir çalışma kültürü yatıyor. Ancak bu tempo zaman zaman insan sınırlarını zorlayacak boyutlara ulaşabiliyor. Hatta Korece’de, “aşırı çalışmaktan ölmek” anlamına gelen özel bir kelime bile var: Gwarosa. “Çok çalışmakla” mücadele edebilmek adına Seul Belediyesi, akşam saatlerinde bazı ofis binalarının elektriklerini zorunlu olarak kapatarak çalışanların mesaiye devam etmesini engellemeye çalışıyor. Ancak bu tür önlemlere rağmen, birçok Koreli, emekli olduktan sonra bile çalışmayı sürdürüyor. Çünkü sistem, yalnızca ekonomik değil, sosyal olarak da çalışmayı teşvik ediyor; boşta kalmak yerine üretken kalmak bir tür saygınlık göstergesi olarak görülüyor.
Yüksek İntihar Oranları: Güney Kore’nin etkileyici başarı hikâyesinin ardında bu yoğun tempo olsa da, belki de artık sorulması gereken soru şu: Gelişmişlik, sürekli çalışmakla mı ölçülür, yoksa insanca yaşamakla mı? Çünkü toplumun genelinde bir içsel yorgunluk ve gizli bir mutsuzluk hâli hissediliyor. Güney Kore, dünyadaki en yüksek intihar oranlarına sahip ülkelerden biri. Bu karanlık tabloya eşlik eden bir diğer sorun ise doğum oranlarındaki dramatik düşüş. Yaşam süresinin uzamasıyla birlikte giderek yaşlanan bir nüfusa dönüşen Güney Kore, gelecek yıllarda bu dengesizliğe çözüm bulmak için ciddi bir göç dalgasına ihtiyaç duyabilir.
Güney Kore’de Güvenlik: Güney Kore, hırsızlık oranlarının son derece düşük olmasıyla dünyanın en güvenli ülkelerinden biri olarak öne çıkıyor. Öyle ki, bir kafede ya da parkta kişisel eşyalarınızı —telefonunuzu, cüzdanınızı hatta dizüstü bilgisayarınızı— masada bırakıp kısa süreliğine uzaklaşsanız bile, geri döndüğünüzde onları aynı yerinde bulmanız oldukça olağan. Ancak bu etkileyici güvenlik algısının arka planında bir çelişki de yatıyor: Ülkede son yıllarda artan gizli kamera vakaları, özellikle kadınlar açısından rahatsız edici bir durum yaratıyor.
Google Haritalar Çalışmıyor: Güney Kore’de seyahat ederken en çok şaşırtan detaylardan biri, Google Haritalar’ın beklediğiniz gibi çalışmıyor oluşu. Bunun temel nedeni, Kore hükümetinin ulusal güvenlik gerekçesiyle ülkeye ait hassas coğrafi verileri yabancı teknoloji şirketleriyle paylaşmayı reddetmesi. Bu karar, dijital harita hizmetlerinin kısıtlı veya hatalı çalışmasına yol açıyor. Dolayısıyla Kore’de kaybolmamak için yerel harita uygulamaları çok daha güvenilir birer yol arkadaşı.
Telefonunuz Hiç Susmayabilir: Güney Kore’ye adım attığınız andan itibaren, telefonunuzun ekranında sürekli bildirimler belirmeye başlıyor. Söz konusu bildirimler; hava kirliliği seviyeleri, ani hava değişiklikleri, sağanak yağış uyarıları veya sıcaklık düşüşleri gibi halk sağlığını ilgilendiren konularda anlık olarak gönderiliyor.
Kore Trafiğinde Adımlarınız Bile Sayılı: Yollarda İstanbul trafiğini aratmayan sahnelerle karşılaşmak mümkün. Yollar yer yer bozuk, araç yoğunluğu ise sabah ve akşam saatlerinde hissedilir düzeyde. Sabırsızlık, şehrin dinamizmine korna sesleriyle yansıyor. Güney Kore’de trafik kuralları son derece ciddiye alınan bir konu. Eğer yaya iseniz, yaya geçidi dışında karşıya geçmek ya da kırmızı ışıkta adım atmak, hafife alınabilecek bir davranış değil. Aynı şekilde araç kullananlar için de trafik kuralları sıkı denetim altında. İstediğiniz yerde, istediğiniz anda yol değiştirmek ya da karşıya geçmek Kore’de hem güvenlik hem de kanun açısından kabul görmüyor. Yüz tanıma sistemleri ve yüksek teknolojiyle donatılmış şehir kameraları, kural ihlallerini anında tespit edebiliyor.
DMZ Hayali Bir Çöp Balonuna Bakar: Bütçenizi zar zor dengeleyip Güney Kore’ye geldiniz. Planlarınız arasında, iki ülke arasındaki tarihî ve politik sınırı temsil eden DMZ – Korean Demilitarized Zone (Kore Tarafsız Bölgesi) ziyareti de var. Üstelik şanslıysanız, bireysel başvuruyla ya da bir grup turuna katılarak giriş hakkı elde ettiniz. Yola çıktınız, hatta bölgenin kontrol kapısına kadar vardınız… Ancak tam o sırada, Kuzey Kore’nin iki ülke arasındaki gerilimi sıcak tutmak adına zaman zaman gönderdiği propaganda amaçlı çöp balonlarından birine denk geldiniz. Ve işte o an tüm planlarınızın suya düştüğü an oluyor. Çünkü bu balonun geldiği an DMZ’ye giriş, güvenlik nedeniyle anında askıya alınıyor. Günlerce beklediğiniz o tur, bir çöp balonunun patlatılmasıyla koşulsuz ve para iadesiz iptal edilebiliyor.
Karşılaşabileceğiniz Rahatsızlıklar: Ne yazık ki Güney Kore sokaklarında gezdiğim süre boyunca, özellikle ileri yaştaki Korelilerin yabancı turistlere karşı kültürel dışlayıcılığı ön plana çıkıyor. Bizzat yaşadığım olaylardan; Korece söylenen sözler (Korece bilmediğim için ne söylendiğini tam olarak anlayamasam da, yolda yürürken kulağınıza doğru fısıldanan bir sözün iyi mi yoksa kötü mü olduğunu sezmek kolay olmuyor. Bunu yorumlamayı ise size bırakıyorum.), bilinçli şekilde üzerinize doğru yürünmesi ya da fotoğraf-video çekerken sürekli kadraja girilip geçilmesi gibi davranışlar, bu dışlayıcılığın en görünür biçimlerinden. Hatta kimi zaman fiziksel temasa varan, doğrudan çarpışma değil ama kolunuza, omzunuza, çantanıza bilinçli bir sürtünme hissi veren hareketlerle, varlığınızı kabullenmediklerini sessizce ifade etme eğilimindeler.
Ancak unutmamak gerekir ki her ülkenin, her şehrin ve her toplumun birden fazla yüzü vardır. Güney Kore de bazı sert köşelere sahip olmasına rağmen tüm zarafeti, teknolojik ilerlemesi ve kültürel zenginliği ile göz kamaştıran bir ülke. Bu köşeler, seyahatin yalnızca güzelliklerden ibaret olmadığını; gerçekliğin de deneyimin ayrılmaz bir parçası olması gerektiğini bizlere hatırlatıyor.
Bir Öneri: Gündüz Saray ve Tapınakları, Gece Şehir Merkezlerini Gezin

Güney Kore’yi dolaşırken karşıma çıkan “modern şehir” dokusu, ilk bakışta etkileyici olduğu kadar çarpıcı bir duygu da uyandırdı. Özellikle şehir merkezlerinde yükselen gri tonlardaki yüksek binalar, sıkışık yerleşim düzeni ve dar pencereleriyle, savaş sonrası hızla ve işlev odaklı inşa edilmiş bir şehrin izlenimini veriyor. Bu mimari yaklaşım zaman zaman insanda klostrofobi hissi yaratabiliyor; özellikle geniş manzaralara alışkın gezginler için kasvetli bir hava oluşturabiliyor. Ancak gün batımıyla birlikte bu tablo tamamen değişiyor. Gündüzleri griye bürünmüş o şehirler, geceleri rengarenk neon tabelalar, hareketli ekranlar ve ışık oyunlarıyla adeta bir film setine dönüşüyor. Yani şehir merkezlerini kesinlikle gece saatlerinde gezip görmelisiniz.

Güney Kore’nin turistik noktalarındaki geleneksel yapılar, bence ülkenin kültürel derinliğini ve tarihsel sürekliliğini ortaya koyuyor. Saraylar, tapınaklar ve Hanok köyleri, Joseon Hanedanı, Budizm ve Kore Konfüçyüsçülüğü gibi çeşitli etkilerle şekillenmiş Kore mimarisinin özgün stilini gözler önüne seriyor. Benim de seyahatim sırasında en çok beğendiğim yerler geleneksel mimarinin olduğu bu alanlar.
Konaklama Deneyimleri
Konakladığım otellerde dikkatimi çeken bazı detaylar, yalnızca hizmet anlayışını değil, aynı zamanda ülke kültürünün detaylarını da gösterdi. Örneğin, kaldığım otellerde odalarda ütü bulunmuyordu. Bu ihtiyaç, istek üzerine harici ve ücretli bir hizmet olarak sunuluyordu. Yani ütü talep ediyorsanız, bunu önceden bildirmeniz ve ek ödeme yapmanız gerekebiliyor.
Kaldığım bir başka otelde ise check-out sırasında otel tarafından sunulan diş fırçasının kullanıp kullanmadığım sorusuydu. Kullanmış olsaydım, bu da ücretlendirilecek ayrı bir hizmet olarak işlenecekti. Elbette böyle bir kullanımın teknik olarak anlık takibi mümkün değil. Ancak ilginç olan şu ki, görevliler bu konuda tamamen misafirin beyanına güveniyor. Çünkü Güney Kore’de dürüstlük, toplumsal bir değer olarak içselleştirilmiş durumda. Kişisel söze duyulan güven, yalnızca otel politikalarında değil, günlük hayatın pek çok alanında da hissediliyor.
Ve tabii ki, yüksek teknolojiye sahip akıllı klozet sistemleri, konfor anlayışının en çarpıcı örneklerinden biri. Klozetin hemen yanında ya da duvara entegre edilmiş bir kontrol paneli aracılığıyla; oturma ve kalkma anında sensörlü ve manuel su tasarruflu sifon özelliği, otomatik yıkama, kurutma, su ve klozet kapağı sıcaklığı ayarı, taharet musluğu pozisyonu ve hatta kadın-erkek-çocuk kullanıcıya özel yıkama modları gibi onlarca seçenek sunuluyor. Tüm bunlar, yalnızca temizlik değil, kişiselleştirilmiş hijyen ve konfor kavramını da yepyeni bir boyuta taşıyor. Dürüst olalım; bir akıllı klozetin tuvalet deneyiminizi bu kadar konforlu hale getirebileceğini kaçımız düşünebilirdi ki? (:
Son Söz
Güney Kore, sadece bir ülke değil; bazen geçmişin, bazen geleceğin; bazen de tam şu anın içinde gezinmek demek. Her köşesinde başka bir hikâye, her durağında başka bir siz bulabilirsiniz. Bu ülkeyi her şeyiyle sevip sevmemek ise tamamen beklentilerinizle, neyi aradığınızla ilgili.
Benim için bu yolculuk; geleneksel tarafına hayranlık duyduğum bir kültürü yerinde görmek, hem de medyada parlatılan imajın arkasındaki gerçeklere dokunabilmekti. Yaklaşık bir haftalık Güney Kore gezimde edindiğim gözlem ve deneyimleri sizlerle paylaştım.
Ancak şunu da unutmamak gerekir: Her seyahat, yalnızca gidilen yere değil, gidilen zamana da aittir. Yaşadığım anların çoğu, belki de yalnızca o ana özeldi. Heraklitos’un da dediği gibi: Aynı nehirde iki kez yıkanılmaz. Çünkü nehir değişmiştir ve siz de artık aynı kişi değilsiniz.
Güney Kore’yi gerçekten tanımak isteyenler için bu satırları bir başlangıç noktası olarak kabul edin. Çünkü bazı gerçekler, yalnızca gidince ve birebir karşılaştığınızda anlaşılır. Güney Kore gerçekleri. Güney Kore gerçekleri. Güney Kore gerçekleri. Güney Kore gerçekleri. Güney Kore gerçekleri. Güney Kore gerçekleri. Güney Kore gerçekleri. Güney Kore gerçekleri. Güney Kore gerçekleri. Güney Kore gerçekleri Güney Kore gerçekleri