Last Updated on 21 Şubat 2018 by Yaşar Çelik
Sayısız seçime katılmış TÜRSAB üyesi acente sahipleri ilk kez bakanlıkça atanmış bir kurulun hazırladığı seçime hazırlanırken, kurul üyelerinin seçim organizasyonuna ilişkin ilk kez yaptığı bazı düzenlemeler deneyimli turizmcilerin gözünden kaçmadı.
Deneyimli turizmci Deniz Tüfekçi, kurul üyelerinin almış olduğu kararlara ilişkin bazı tespitlerde bulunurken, demokrasinin gereği olarak gözden kaçmaması gereken önemli detaylar noktasında da kurul üyelerine önerileri sundu. İşte Tüfekçi’nin TÜRSAB’ı seçime götüren heyete önerileri:
“Saygıdeğer Atanmış Yönetim’e (yani Türsab’ı seçime götürecek bakanlıkça görevlendirilen kurul üyelerine) öneriler,
Bakanlıkça atanmış değerli Kurul üyelerinin imzalarıyla yayınlanmış duyuruyu okurken aklıma birkaç düzenleme isteği daha geldi.
Kimlerin hangi salonda ibadet edeceğini belirleyen heyetin görev alanının nerelere uzandığını görünce ben de dayanılmaz bir öneri paketi hazırlama isteği doğdu.
Öncelikle hatırlatmak isterim; Meslektaşlarımız arasında farklı inançlardan arkadaşlarımız var. Hepsi de yüce tanrının dinlerinden birine mensup. Örneğin Cumartesi günü Musevi meslektaşlarımız acaba ibadetlerini salonun neresinde yapacağı konusunda bir düzenleme olsa iyi olmaz mıydı?
Ya Hristiyan dinindeki meslektaşlarımız! Onlar için Pazar sabahı ayin yapacakları bir yeri sayın kurul üyelerimiz işaret etmeyi yoksa akıl edemediler mi? Eminim unutmuşlardır. Hatırlatayım dedim. Gerekli düzenlemeyi eminim yaparlar. Allahtan dini bütün Müslüman meslektaşlarımızı unutmamışsınız.
Bazı münafıklar burası laik bir ülke, bu gibi konular sizin işiniz değil derlerse de siz yine aldırmayın. Çoğunluk böyle istedi, böyle çok talep geldi.. gibi laflar eder, diğerleri azınlık der, bu ülkede demokrasi tanımı içinde azınlık hakkı diye bir şeyin söz konusu olmadığını da ilave edersiniz.
Hele basın mensuplarının bu güne kadar hiç akla gelmeyen ama son derece demokratik bir uygulama olduğu konusunda Somali, BAE, Kuzey Kore gibi Demokrasinin en ileri ve yaygın olduğu ülkelerde bile kimsenin şüphe duymadığı uygulamaya şapka çıkartmak gerekiyor. Ne işleri var bizim genel kurulumuzda basın mensuplarının. Maazallah Olay filan çıkar, bire bin katıp aktarırlar kamuoyuna. Fotoğraf çekebilmeleri konusundaki 3’ kurulunuzun lütfu yeterince basın özgürlüğünün bu ülkede olduğunun zaten en büyük göstergesi.
4000 kadar acenta çeşitli nedenlerle genel kurula katılamamış olsa da neler olup bittiğini tanıdıklarına sorsunlar, onlardan öğrensinler. Arzu eden dışarıya yayın yapan ekranlardan takip edebilir. Aslında üyeleri de salona değil ekran başına davet etseniz bence çok sakin bir genel kurul olur. Hatta tarihimizdeki en sessiz genel kurulu yapma başarısı göstererek takdirname alabilirsiniz.
Sayın heyetin kadın ve erkek üyelerimizin hangi kapılardan girip salonda hangi sıralarda oturacağı konusunda bir düzenleme yapmasını da bekliyoruz. Bu nereden çıktı derlerse,’’ üyelerimiz böyle istiyor’’ der, demokratik bir biçimde keser atarsınız. İsterseniz imza toplayalım.
Son bir önerim daha var, Eminim bunu tüm yönetim kuruluna aday olanların başını çekenler kabul eder. Hele muhalif olanlar, onlar 2 yıl önce resmen bu yönde önerge verip kendilerinden başka kimseye söz hakkı verilmesin dediler. Hepsi son derece demokrat olup sizi hiç üzmezler. Çetin’e en büyük destek zaten bu adaylardan geliyor.
Önerim şu;
Gelin bu genel kurulu uzatmayın. Önce eski yönetimi ibra edelim, sonra isteyen yemek yemeğe gidebilir diyerek salonun boşalmasına katkı sağlayın, sonra da Aday olan gurupların başlarından gelen bir öneriyi okuyup, genel kurulun onayına sunun.
Onların (yani 4 başkan adayı ve şürekasının) Önerisi: Faaliyet raporu üzerine konuşma yapma hakkı Faaliyet raporu Aleyhinde konuşma yapacak 4 muhalif aday’a söz verilsin, sonra 4 de lehte konuşma yapacak kişiye söz verilsin, (bunlara 15 dakika konuşma hakkı yeter de artar bile), Başka kimseye söz hakkı vermeyin. Konuşma dediğin ya lehte olur ya da aleyhte. Yönetimi ya yerin dibine batıracaksın, ya da göklere çıkaracaksın. Şunlar iyi ama bunlar da kötü, doğru yapmadınız filan demek yok!!! Genel kurula katılan bir iki kişi(zaten fazla itiraz eden de çıkmaz)konuşmakta ısrar ederse siz de geçen genel kurulda olduğu gibi, bunu oylatır, kimsenin genel kurulda faaliyet raporu gibi bir derdi olmadığı için kolayca onların seslerini de kesersiniz .Demokrasi var tabii bu ülkede. Oylattınız mı? Oylattınız. Kabul edilmedi mi? Edilmedi! Ehh ,daha ne yapacaksınız!
Görünüşte !!!her şey mevzuata uymasa da genel havaya uygun.
Yok efendim, herifin birisi, pardon üyenin birisi size faaliyet raporu hakkında konuşmak isteyenlerin isimlerini divana bildirmesi, sizin de bildirim sırasına göre konuşmak isteyenlerin isimlerini haziruna okumanız gerektiğini, lehte ya da aleyhte olduğuna bakılmaksızın Divan’a konuşmak için ismi yazılanların konuşmalarının kategorize edilemeyeceğini, ilk konuşmanın ardından yeterlilik önergesi verilirse, bunu oylatmanız gerektiğini konuşacak kişilerin sayısının ancak o zaman kısıtlanabileceğini, konuşma sürelerinin 5 dakikadan az olmamak kaydıyla her konuşmacıya, aday olsun olmasın aynı sürenin verilmesi gerektiğini… Buna benzer lafları biraz da hukuk terimleri, yönetmelik gibi şeyleri de ekleyerek söylese de ,hatta genel kurulun iptaline varabilir bu uygulamanız dese de, aldırmayın. Neyi iptal ettirecekmiş. Ondan önce de iptal ettirmeye kalkan rahmetli Oktay Alpin, 7 sene sonra kararı eline alıp uygulatınca ne değişti. (sene sonra genel kurul kararıyla her şey aklandı. Bu ülkede hukuk her şeyi iyi inceler, 8 sene sonra da hakkını alır itirazcı. Siz boş verin böyle şeylere.
Bu tür uygulamalarda size içtenlikle yardımcı olacak, geçen genel kurulda sadece adayların başlarının konuşması önergesini veren, üyelerin sesini kısma konusunda Başaran beye altın tepside ikramda bulunan, demokrasi derdi olmayıp yeter ki biraz da ben başkan olayım derdinde Emin Çakmak başta olmak üzere muhalif diğer adayların da, tabii ki sevgili Çetin’in de desteğini alırsınız.
Zaten üyeler de bir iki gün İstanbul’da kalalım, tanıdıkları görür, biraz hoş beş eder birkaç yemeğe katılır dinlemekten ziyade yemeğimizi yerken yanımızdakiyle sohbet eder, kart alışverişinde bulunur, Pazar gün bir an evvel oyumuzu kullanır, kim bizi buraya getirip otel paramızı, yol masrafımızı verdiyse onların talimatlarına da uyarak evimize geç kalmadan döneriz…Divan kuruluna aday gösterilir ve aday olursanız, ben de tek aday olmanız nedeniyle size seve seve oyumu veririm. Aslında sizden daha iyisini de bulamayız, bunu da parantez içinde yazayım, o da bir başka gerçek.
Canı gönülden başarılar diliyorum sevgili Müsteşarım Nedim bey, sevgili Başkanım Talha bey, sevgili kardeşim Mustafa bey.
Ne dersiniz sevgili meslektaşlarım? İyi olur değil mi!!!
Deniz Tüfekçi”