Last Updated on 26 Mart 2018 by Yaşar Çelik
Son dönemlerde dark turizm adı verilen ürkütücü olayların yaşandığı yerlere yapılan seyahatler artmış durumda! Bunlardan biri olan ve Karadeniz’in bir dönem “Anadolu’nun Alkatrazı” olarak anılan Sinop Cezaevi, her yıl 300 bine yakın kişiyi ağırlıyor.
Tarihi Sinop Cezaevi’nin en azılı mahkumların yanı sıra ünlü yazar ve edebiyatçıların da sürgün ve hapis yeri olduğuna işaret eden Sinop Kültür ve Turizm Derneği Başkanı Cemalettin Kaya, “Geçmişte hüzün ve acıların yaşadığı bu alan bugün şehrimiz için önemli bir turizm tanıtım alanı haline geldi” dedi.
TÜİK’in verilerine göre “Türkiye’nin en mutlu şehri” olarak gösterilen Sinop’un “mutsuzluk” müzesinin her yıl binlerce turisti ağırladığını belirten Cemalettin Kaya, “Söz konusu olan cezaevi müzeye dönüştürülmesi ardından Sinop turizminin itici bir gücü haline geldi. Yani Sinop Cezaevi, Sinop’un turizmini omuzladı. Her yıl 300 bine yakın insan cezaevini ziyaret ediyor. Dolayısıyla Sinop’un diğer tarihi, doğal ve kültürel güzelliklerini de görüyor” yorumunda bulundu.
ÜNLÜ MAHKUMLARIN YERİ
Tarihi eskilere dayanan yapının, şiirlere, şarkılara konu olduğunu da dile getiren Kaya, ünlü mahkumların yattığı bir yer olduğunu vurgulayarak “Burası ünlü mahkumların yattığı yerdir. 1913’te Mahmut Şevket Paşa’nın öldürülmesi üzerine, 200 kadar İttihat Terakki karşıtının sürgün edilmesiyle nasıl bir yer olduğu anlaşılan Sinop Cezaevi, Cumhuriyet döneminde en azılı mahkumların yanı sıra, ünlü yazar ve edebiyatçıların da sürgün ve hapis yeri olmuştur” şeklinde konuştu.
HAREKETLİ HEYKELLER YAPILACAK
Müzenin geçmiş ile gelecek arasında bir köprü oluşturduğuna da dikkat çeken Kaya, cezaevinin Sinop Adalet Müzesine çevrilmesi için çalıştıklarını söyleyerek Günümüz teknolojileri kullanılarak Sinop Cezaevi’nde yatanların hareketli heykellerinin yapılacağını müjdeledi.
DARK TURİZMİN KARADENİZ’DEKİ DURAĞI
Dört bin yıl önce inşa edilen kale surlarının ardında, tarihi kaynaklara göre 14. yüzyılda zindan olarak kullanılmaya başlanan Sinop Cezaevi, turizmde son yıllarda ön plana çıkan bir kavram olan “dark turizmi”nin (hüzün turizmi) Karadeniz durağı oldu.
Yapı, 1887 yılında resmi olarak zindana dönüştürülmesinin daha sonra da hapishane olarak kullanılmasının ardından 1999’a kadar sayısız hükümlünün çile çektiği bir yerken daha sonra kapatılarak müze olarak kullanılmaya başlandı.