Türk misafire sırtını dönen kaybeder!

Armonia Holiday Village & SPA Genel Müdürü Ufuk Karamanlı.

Last Updated on 10 Ağustos 2018 by Yaşar Çelik

Armonia Holiday Village & SPA Hotel’in Genel Müdürü Ufuk Karamanlı, “Biz hiçbir zaman Türk misafire sırtımızı dönmedik. 2015 krizinde Türk misafirle ayakta kaldık” dedi.

Bodrum merkeze 25 km, Turgutreis’e 5 km ve Milas Havaalanına 54 km mesafede denize sıfır konumda olan, mavi bayrak ödüllü özel kumsala sahip, 381 odalı ve beş yıldızlı Armonia Holiday Village & SPA Hotel’in Genel Müdürü Ufuk Karamanlı, döviz kurlarında yaşanan depremin kendilerini nasıl etkilediğine ilişkin turizmgunlugu.com’a konuştu.

Döviz kurlarındaki rekor düzeydeki artışın bütçe dengelerini bozduğunu ifade eden Karamanlı, gelirlerinin arttığını ancak dövizdeki yükselişin giderler noktasında da mutlaka kendilerine yansıyacağını söyledi. Dövizdeki yükselişin ortalamalarını yukarıya çekerken iç piyasada TL bazındaki satışların bütün ortalamalarını aşağıya çektiğini ifade eden Karamanlı, “Biz hiçbir zaman Türk misafire sırtımızı dönmedik. Çünkü 2015 krizinde Türk misafirle ayakta kaldık. Türk misafire sırtımızı dönseydik o dönemde çok zarar görürdük” dedi.

“TÜRK MİSAFİR HER ZAMAN OLMAZSA OLMAZIMIZDIR”

‘Bodrum’a yerli turist gelmesin’ şeklinde geçmişte çok talihsiz açıklamalar yapıldığını, Armonia Holiday Village & SPA olarak hiçbir zaman böyle bir satış pazarlama anlayışıyla hareket etmediklerini belirten Karmanlı, şunları söyledi:

“Armonia, Türk misafirlerce bilinirliği çok fazla olan 30 yıllık bir marka. Devamlı gelen misafirlerimiz var. Yıllarca bizi tercih edip, bir süre ara verdikten sonra tekrar gelenler var. Otelimizde ailecek tanıştığımız misafirlerimiz, dostlarımız bile oldu. Türk misafir her zaman bizim olmazsa olmazımızdır ama yabancı misafir açısından da oldukça iyi bir konumdayız. Şu anda Rusya, Ukrayna, Polonya, Çek Cumhuriyeti ve hemen hemen tüm Avrupa ülkelerinden misafirlerimiz geliyor. Bu sene İran’da sıkıntı oldu, Bodrum’da İranlı misafir çok azaldı. İran pazarı aslında fena gitmiyordu. Zaten Ortadoğu’dan gelen misafirlerimiz çok eskiden beri bitmişti. Bu dönem Bodrum’daki üst segment otellere çok farklı misafir tipleri geliyor. Kuveyt’ten, Katar’dan, Azerbaycan’dan daha üst segment misafir geliyor. Bizim otelimiz normal standartlarda olan beş yıldızlı bir otel. Tabii daha üst segment beş yıldızlı oteller de var. Biz de kendi profilimize uygun misafire satışa yapıyoruz.

Bu sene Alman misafir sayısında bir artış oldu. Daha önceki senelerde sadece gurbetçileri görürdük, bu sene artık Almanlar da geliyor. Hollanda, Fransa ve İngiltere pazarlarında da bir kıpırdanma var. Seneye İskandinav ülkeleri için de operasyon hazırlıkları var. Daha farklı planlamalar da var tabii ama yarın ne olacağını artık öngöremiyoruz. Biz bunları çok yaşadık. Çok büyük beklentilerimizin olduğu senelerde kontrat yaptık, bir saat sonra Rus uçağı düşünce ne olduğumuzu şaşırdık. Şu anda ülkemizde maalesef her türlü kriz var.

 

Armonia Holiday Village & Spa,denize sıfır konumuyla dikkat çekiyor.

Bunca sıkıntı içinde biz turizmciler olarak aradan sıyrılıp, en azından son 4-5 yıllık dönemde iyi bir sezon geçiriyoruz. En azından herkes para kazanıyor. Ama işverenlerin önlerini göremedikleri için bu paranın ne kadarını yatırıma ayıracaklarına karar vermekte zorlandıklarını düşünüyorum. Keşke önümüzü görebilsek ve farklı yatırımlar yapabilsek. Turizm Bakanı Mehmet Ersoy sektörün içinden geldiği için otellerin yenilenmesini ister ve destekler diye düşünüyorum. Biz 2-3 yıldır personelle ilgili İŞKUR ve SGK’dan çok ciddi destek alıyoruz ama bu sene o işleri birazcık daha ağırlaştırdılar. Yine de orada en azından bize bir yardımları oluyor. İnşalah diğer konularda da bu destekleri farklı yerlere getirirler. Geçen gün televizyonda bir programda izledim… Bir otomobil ihraç ediyorsunuz, 100 dolarının 68 doları ithal malzemelere gidiyor. Yerli olarak sadece işgücünü kullanıyorsunuz. Ama bizim misafirden aldığımız 100 doların sadece 0.58 senti yurtdışına gidiyor. O da ithal içki ve tütün ürünlerine. Onun dışında kullandığımız her ürün yerli. Konya’nın etini, Mardin’in bulgurunu, İzmir Ödemiş’in peynirini kullanırken herkes bize çalışıyor. Oralarda üretlilenleri otelimizde misafirlerimize sunuyoruz. Personel noktasında da hakeza öyle. Aydın’dan, Konya’dan, Rize’den, İzmir’den çalışanlarımız var. Bu şekilde istihdam da sağlıyoruz.

“TESİSLERİMİZİN BAKIM MALİYETLERİ ÇOK YÜKSEK”

Tabii ki süreler çok kısaldı. Bodrum gibi bir yerde koca tesis 7 ay kapalı, 5 ay açık. Bu 5 ayda kazandığımıızı 12 aya yaymak zorundayız. Her otel gibi bizim da bakım maliyetlerimiz çok fazla. Kışın oteli tekrardan sezona hazırlamaya çok ciddi maliyetler gidiyor. 5 ayda kazandığınızın en az yüzde 30’unu tekrar otelinize yatırmak zorundasınız. Personel maliyetlerinin artışı da bizi çok etkiliyor. Sezona girerken kullandığımız gıda malzemeleri, alkollü içeçekler vs. gibi kalemlerin maliyetlerinin ne olacağını artık öngöremez duruma geldik. Çünkü bu sene ikinci kez hiç beklemediğimiz bir Özel Tüketim Verigisi (ÖTV) geldi. Sonuçta tüketimimiz çok fazla. Herkes gibi biz de çok şikayetçiyiz ama ‘Her Şey Dahil’de önüne geçilebilecek ya da programa alınabilecek bir olay da yok. Yüksek sezonda çöp konteynerlerini daha da fazlalaştırıyoruz çünkü o kadar çok çöp çıkıyor ki… İnsanlar bir anda her şeyi almak istiyor ama çoğunu yiyemiyor. Bunların hepsi çöp oluyor. İsrafla ilgili biz bir dönem küçük banner’lar yaptık ve ‘Tüketebildiğiniz kadar alın’ dedik. Ancak en çok tepkiyi maalesef Türk misafirlerimizden gördük. Ondan da vazgeçtik. Kaderimize razıyız. Ama inanlımaz bir tüketim var. Keşke her sunduğumuz insanlar tarafından yenilip çöpe gitmese.

Modern ve minimal mimarisiyle Armonia Holiday Village & Spa.

“BODRUM’DA 4-5 TANE BEŞ YILDIZLI OTELİN KAPALI OLMASI CİDDİ BİR KAYIP”

Sonuçta burası bir ticarethane, sattığımız ücret karşılığında bir hizmet vermeye çalışıyoruz. Bazen bazı misafirler neden kuzu pirzola ya da bonfile yok diye soruyor. Bunu açıklamakta da zorluk çekiyoruz. Aldığınız ücretle verdiğiniz hizmet doğru orantılı olmak zorunda. Şu anda tesisimizde 258 personel çalışıyor. Bu tesisler para kazanmalı ki ayakta kalabilsin. Hiçbir işveren para kazanmayan bir oteli devam ettirmek istemez. Bodrum’da bu sene 4-5 tane beş yıldızlı otel kapalı. Bunlar kapanmasaydı bin 500 kişi daha istihdam edilebilirdi. Böyle bir dönemde Türkiye’ye ‘bacasız sanayi’ dediğimiz turizm sektöründe bu 4-5 otel ek bir girdi yapabilirdi. Turizm gelirlerimizi şiddetle arttırmaya ihtiyaç duyduğumuz bir dönemde bu 4-5 otelin kapalı olması bir kayıptır. Ve 4-5 otel de hakikaten iyi tesislerdi.

Döviz kurlarındaki rekor artış bir taraftan da turizmde Türkiye’ye olan talebi arttır. Çünkü biz de örneğin İspanya’ya gitmek yerine paramızın daha değerli olduğu Ukrayna gibi yerlere yöneliyoruz. Aynı şekilde yurtdışındaki insanlar da bunu düşünüyor. Hem Doğu bloku hem de Rusya’da tatile çıkan outboond turistler bunu hesaplıyor. İspanya’ya gidip daha fazla para veriyorlar… Çoğu da beklentilerini karşılamıyor. Tabii ki İspanya kötü demiyorum ama Türkiye’de gerçekten daha iyi şartlarda tatil yaptıklarını düşünüyorum. Daha iyi bir deniz, daha iyi bir güneş ve daha iyi bir hizmet… Bir de Türk misafirperverliği var tabii. Ben her zaman söylerim; Batı’ya değil de Doğu’ya gittikçe insanlık daha çok artıyor. Daha bir sevecen ve selam veren insanlar. Burada daha mutlu olduklarını ve daha iyi hizmet aldıklarını düşünüyorum.

“STANDARTLARINI HİÇBİR ZAMAN BOZMAYAN TESİSLERE İHTİYAÇ VAR”

Özellikle Antalya’da çok güzel tesisler var ama onlar da eskiyor. Bir de ucuza satarak eskiyor. Bodrum’da Antalyalı yatırımcılar üst segmentte yeni yeni tesisler açıyor. Bu tesislerin Bodrum turizmine ciddi anlamda katkısı olacaktır. Türk insanının kötüyü örnek almak gibi bir hastalığı var! İnşallah Bodrum’da iyiyi örnek alan işverenlerin sayısı artar. Nereden daha çok kazanırım sistemiyle çalışmayan, standartlarını hiçbir zaman bozmayan tesislere ihtiyacımız var. ‘Ben iyi servisi vereyim, insanlar da hep beni tercih etsin’ diyen işverenler Bodrum’da maalesef çok yok. Günü veya yarını kurtarmaya çalışan kiralık oteller var ki onlar herkese zarar verdikleri gibi kendileri de zarar ediyor. Bir anda 4-5 tane otel kiralayıp, 3-5 yıl sonra piyasaya ve personele borçlanıp gidenleri çok gördük. Taşıma suyla değirmen dönmüyor! Biz de herkes gibi kötü zamanlar geçirdik ama otelin kiracısı değil, mülk sahibiyiz. Piyasada daha bir kredimiz var. Bir toptancı buraya mal verirken hiç düşünmüyor. Ama kiralık bir otele giderken hepsinin kafasında sorular var. Öyle oteller buradaki esnafı da bozuyor! Otelden, sattığı malın parasını alamadığı için iflas eden birçok esnaf arkadaşımız var.

Kos Adası’nın muhteşem manzarasına karşı konumlanmış Armonia Holiday Village & Spa.

“İNŞALLAH PERSONEL YAPISI DÜZELİR VE GIDA TERÖRÜ ÖNLENİR”

İnşallah bu sorunları aşarken bir de personelin kaldığı yerleri ve çalışma şartlarını da düzeltmeye başlarız. İşte o zaman belki kalifiye personel de geri döner. İnsanlar bu işi bir meslek olarak görmeye ve kendilerine bir şeyler daha katmaya çalışır. Şu anda birçok otel tabiri caizse yoldan geçeni işe alıyor. Çünkü bu operasyonlar insansız olmuyor. Sizden ayrılan bir personel çok rahat yandaki otele girebiliyor. Eskiden otelciler olarak bizden ayrılan bir personel başka bir yere başvurduğunda, o referans olarak bize dönerdi. Şu anda kimse dönmüyor. Referansa filan bakılmadan hemen işe alınıyor, çünkü personel sıkıntısı çok. Kalifiye personel anlamında çok ciddi sıkıntılarımız var. Misafirle ilgili sıkıntılar da genelde buradan kaynaklanıyor. Yapacak çok fazla da bir şey yok çünkü turizm okulları kapanıyor ve insanlar da artık bu okulları pek tercih etmiyor. 5 ay çalışıp 7 ay evinde oturmak zaten sıkıntı. Turizm otelciliği bitiren bir arkadaşımız, o 7 ay içinde farklı bir iş bakıp sektör değiştiriyor. En büyük dileğim; inşallah personel yapısı düzelir, iyi hizmet edilir ve insanlar daha iyi karşılık bulur. Ondan sonra gıda terörünü de düzeltirler. Şu anda isterseniz 4.5 liraya hazır köfte var! 4.5 liraya hazır köfte nasıl olur ama alınıyor, yapılıyor ve misafire veriliyor. Yerli misafirimiz de çok bilinçli değil. Günlüğü 50 liraya beş yıldızlı bir otele gelmeye çalışılıyor. Çok ciddi maliyetleri var. İnsanların anlamadığı aslında bizim tüm yıldaki maliyetlerimiz. Sonuçta 5 ayda bir paralar kazanıyoruz ama bunu 12 aya yettirmeye çalışıyoruz. Ciromuzun yüzde 50’ye yakını personele gidiyor. Maaş, diğer sosyal yardımlar, üniforma, kaldıkları yerler, verdiğiniz yemek vs. bunların maliyeti hemen hemen cironun yüzde 50’sine yaklaşıyor. Diğer giderler zaten hepimizin malumu. Bugün 5 liraya aldığınız dometes yarın 8 lira olabiliyor. Bu sene hiç kimse misafirlerine doğru düzgün meyve veremedi. Kiraz 15 liranın, çilek 10 liranın altına inmedi”.