Last Updated on 4 Mart 2019 by Turizm Günlüğü
Son dönemlerde ekonomik açıdan sıkıntılı günler geçiren KKTC, özelde ekonominin gerçekte ise lokomotif sektör olan turizmin bu ekonomik darboğazdan etkilendiğini dile getiren KITOB ve KITSAB’dan konu ile ilgili ortak bir açıklama geldi.
Turizm ekonomisi; yerli istihdam başta olmak üzere, gerek yerli üretim- ithalat gerekse tarım ekonomisinin en büyük taşıyıcı sektörü olduğu belirtilen ortak açıklamada yer alan ‘Turizmde kriz: Ulaşım teşviklerinin zamanında ödenmemesi tüm sektörü çökme noktasına getirdi!’ başlığı ise dikkat çekti.
İşte KITOB ve KITSAB’dan yapılan ortak basın açıklaması:
“Her yeni otel açıldığı zaman ortalama 300 yerli istihdama iş imkânı sağlıyor… Yeni bir otel açıldığı zaman daha çok domates, daha çok soğan daha çok ekmek daha çok tarım ürününe ihtiyaç duyuluyor.
Turizm sektörü ülke ekonomisine yıllık 1 milyar usd gelir getirmektedir. Ödemeler dengesini, ithalat ihracat arasını dengeleyen en büyük sektör dür.
Bu kadar büyük bir sektörün sıkıntıları konusunda özelikle son altı aydır adeta çığlık atmaktayız. Atmaktayız da neden atıyoruz? Çünkü bu sektör çöktüğü anda domino etkisi yaratacaktır. Turizm sektörü 50’ye yakın sektöre maddi destek sağlamaktadır.
Diğer sektörlerden en büyük farkı; gelir getiren sektör olmasıdır. Yani turizmin ikamesi yoktur. Diğer sektörler önemsizdir demiyoruz ama tarım, sanayi, ticaret, inşaat onlar ihtiyacı karşılarlar hâlbuki turizm tüm bu sektörlere gelir getiriyor. Bir kez geliriniz düşerse kısıntı bütçesi yapmak zorunda kalırsınız.
2010 yılından beri halk arasında bilinen terimi ile turizmde Türkiye harici gelen yolculara verilen bir TEŞVİK protokolleri bulunmaktadır. Biz turizmciler; bunun bir destek olmadığını dünyanın bize ambargo uygulamasının ulaşımda ve pazarlamada yaratmış olduğu olumsuzluğu NÖTÜRLEŞTİREN yardımı olarak görmekteyiz.
Ambargo etkisini azaltmak için verilen destek protokollerinin devreye girmesinden hemen sonra turizm ekonomimiz canlanmaya başladı. Kıbrıs Türk Ekonomi tarihinin en sonuç odaklı, en çok fayda sağlayan destek paketi olarak önümüzdeki yakın tarihte kitaplara geçecektir.
Neden önemlidir? Çünkü adını belki kitaplardan, belki derslerden, belki iş seyahatlerine gidişlerimizde duyduğumuz ülkelerden ülkemize tarifeli ve tarifesiz seferler ile yaz ve kış olmak üzere kesintisiz turist akışı başlamıştır.
Bugün bu adaya sürekli olarak Slovakya’dan, Slovenya’dan, Danimarka’dan Çek Cumhuriyeti’nden İtalya’dan yaz kış kesintisiz seferler yapılmakta; bu seferler ile ülkeye turist gelmektedir.
Şimdi size meşhur destek sistemini anlatmak istiyoruz. Yolcu başına uygulanan bu desteğin amacı ulaşım ve pazarlama konusundaki ambargo maliyetini azaltmaktır. Destek protokolleri bize 7 gece işletme belgeli KITOB üyesi bir tesiste, 7 gece konaklama karşılığında; 70 euro destek verilmesini taahhüt eder. Bu destek miktarının yüzde 30’u KKTC bütçesinden, yüzde 70’i ise TC destekli ödenmektedir. Özetle; ortalama bir turistin tüm turizm harcamasının toplamının 800 usd civarında olduğunu kabul edersek, bu geliri üretmek için KKTC bütçesinden kişi başı sadece 21 euro kısaca 25 usd çıkmaktadır. 25 usd harcayıp 800 usd gelir elde ediyoruz.
Bu destek direkt olarak yurt dışında pazarlama yapan, paketi oluşturan ve satan operatöre verilmesini destekler. Ne var ki gerek bürokratik gerekse ekonomik nedenlerden dolayı hiçbir yurt dışı operatörü bu destek miktarını kendisi almak istememektedir. İşte burada yerel acentelerimiz devreye girmektedir. Ülkesine ve devletine güvenen acentemiz nasıl olsa bir gün bir şekilde bu parayı devletten alırım diye operatörüne daha desteği almadan direkt olarak gerek otel faturasından gerekse uçak biletinden DÜŞEREK fatura açıyor. Kısaca tüm destek miktarının maliyetini tek bir Euro kazanmadan, tekrarlıyoruz; destekten tek bir Euro kazanmadan karşı tarafa yansıtıyor. O günden sonra da o paranın yolcunun otelden çıktığı gündeki TL karşılığı olarak beklemeye başlıyor. Ödeme geciktiği sürece hem kurdan, hem de finansman maliyetinden zarar etmeye başlıyor.
Kısaca acentelerimiz ve onlara destek veren otelcilerimiz ticari bir kahramanlık sergilerken, hükümetlerimiz Turizm sektörünün kahramanlarına bırakın teşekkür etmeyi; ödemeleri artık nerdeyse yapmamak için ellerinden geleni yapmaya çalışıyor.
Teşvik protokolüne göre ödemelerin 30 Günde yapılması gerekmektedir.
Son bir buçuk yıldır az ve son bir yıldır ise acentelerimiz hak edişlerinden bir tek Euro almamıştır. Alacaklarımız TL olarak beklerken önceden operatörlere Euro olarak destekleri düşmüş olduğumuz için almamız gereken hak edişimiz erimiştir. Göz göre göre bu sektörün çöküşü izlenmektedir. Bugün alacak miktarımız 80/90 m tl civarındadır. Net değildir sebebi ise belirtmiş olduğumuz gibi Euro hak edişin tl olarak ödenirken hesaplandığı kurun tam olarak bilinmemesidir.
Yıllardır Turizm Teşvik Denetçiliği görevinde bulunan KITSAB ve KITOB bu görevlerinden el çektirilmek istenmektedir. Sektör olarak ne gaye ile bunun yapılmak istendiğine bir anlam verememekteyiz.
Ve yine yıllardır Denetimlerini yaptığımız bu görevin hak edişlerini de KITSAB ve KITOB olarak alamamaktayız, Birliklerimiz kapanma noktasına gelmiştir.
KKTC turizmi iyiye gitmiyor! Yanı başımızda anavatan Türk halkının alım gücü bizim gibi düşmüş olup rezervasyonlar düşük gelmektedir. TC den gelecek kişi ve gecelemelerde, en iyi ihtimal ile yüzde 15’lik bir düşüş olacağı aşikârdır. Destek ödemeleri yapılmadığı için yeni tarifeli ve tarifesiz seferler ile gelecek yolcuyu finanse edecek sermaye acentelerimizde kalmamıştır. Bu nedenle pazarlama yapmakta niyetli olmadığımız gibi paramız da kalmamıştır. Hükümet zaten reklam planlamasını gereğince yerine getirmemektedir. Bununda bize daha az turist olarak sayılarımıza yansıması kaçınılmazdır.
Yerel imkânlardan gerekli gereksiz birçok ödeme yapılırken turizm sektörüne yokmuş gibi davranılmasını sadece turizmciler değil toplumun kabul etmemesi gerekmektedir. Turizm tek başına acenteci otelci demek değildir!! Tarladaki işçidir, çobandır, şofördür ticaret sahibidir. Bugün herkesin ailesinde direk veya dolaylı turizmden katkı gören insanlar mevcuttur. Lütfen bu konuyu hafife almayalım. Turizm bir kez çökerse daha büyük maliyetler ile daha uzun bir sürede ancak ayni noktaya gelmesini sağlayabiliriz. Vakit kalmadı bu konuda basınımızın, toplumumuzun desteğini alarak acente ve otelcilerimizin sıkıntısının ve dolayısıyla olası bir çöküşün önüne geçmeyi başarmamız gerekmektedir.
Basın önünde devamlı şuursuz bir şekilde seyahat acentelerine saldıran ve suçlayan turizme balta vurduran, Rehberler Birliği Başkanının doğru olmayan tek taraflı açıklamalarına da netlik ve şeffaflık getirmek istiyoruz.
Sn. Başkan açıklamalarında 200 Civarında rehber üyesi olduğunu iddia ederken tespitlerimizde 100 Civarında rehberin aktif çalışmakta olduğunu ve diğerlerinin memur emekli veya başka islerle meşgul olmakta olduklarıdır.
Turizme devamlı surette darbe vuran Rehberler Birliği Başkanı’nın dış güçler tarafından beslenip KKTC Turizmini baltalamak için çalıştığını düşünmekten kendimizi alamıyoruz.
Ülkemizde yeterli sayıda kalifiye ve yabancı dile sahip rehber bulunmakta ve bu sebepten ötürü bir kaç tur operatörü ülkemizi pazarlamaktan vazgeçmişlerdir.
Ülkemizde tur yapmak için rehber bulunmazken, dünyanın hiçbir ülkesinde olamayan bir uygulama yapılmaya çalışılmakta ve havalimanından oteline gitmeye çalışan bir turist için otobüste rehber aranmakta ve eğer otobüste rehber yok ise, turistler polis tarafından çevrilmekte ve karakollara götürülmektedir. Bizler Sektörler olarak bu uygulamaların arkasında olduğunu düşündüğümüz Rehberler Birliği Başkanı hakkında, ülke turizmine darbe vurmanın kime hizmet ettiğini bizleri düşündürmektedir.
Doğru ve zamanında yapılmayan tanıtım ve pazarlama faaliyetlerinde bulunmadan bir destinasyon haline gelemezsiniz.
Üzülerek belirtmek isteriz ki sektör devletimizin yapmış olduğu TANITIM VE PAZARLAMA faaliyetlerinden haberdar değildir, Bizlerin Bilgi ve deneyimine başvurulmamaktadır.
Son olarak ana sorunlarımızdan birisi olan ulaşıma da değinmek istiyorum;
Her gecen gün artan uçak fiyatları ülke turizmimize ve halkımıza darbe vurmaktadır.
KTHY batışından sonra Kıbrıs halkı ya güneyden uçmaya mecbur edilmiş ya da fahiş fiyatlarla uçak bileti satın almaya mecbur kalınmıştır. Maalesef bu hususta ciddi bir adim atılmamıştır.”