Firuz Bağlıkaya, Genel Kurul öncesi acentelerin sorularını yanıtladı

Yeni dönem için adaylığını açıklayan TÜRSAB Başkanı Firuz Bağlıkaya ve TURSAPNET Kurucu Moderatörü Cemal Kızıltan.

Last Updated on 21 Ekim 2020 by Sahra Gülal

30 Kasım -1 Aralık 2019 TÜRSAB 24. Olağan Genel Kurulu öncesi TÜRSAB TV’de “Biz Bize: Adaylar Anlatıyor” programına konuk olan ve yeni dönem için adaylığını açıklayan TÜRSAB Başkanı Firuz Bağlıkaya, merak edilenleri yanıtladı.

Başkanlığa seçilir seçilmez seçim vaatleri içerisinde yer alan ‘TÜRSAB’da iki dönem başkanlık’ sistemini ekibiyle birlikte yasaya koyduklarını hatırlatan Firuz Bağlıkaya, 21 aylık görev süreçlerinde nasıl hareket ettiklerini “Sıkıntılı ve çok zor günlerimiz oldu. İşimiz, ailemiz ve buradaki 8 bin 500 üyenin apayrı dertlerinin yer aldığı bir kurum var. Mücadele etmeniz ve mesai ayırmanız gerekiyor. Çok haksızlığa uğradığımız günler oldu. İki dönem dedik daha birinci dönemimizi tamamlamadık. İkinci dönemden sonra dediğimiz gibi bir daha aday olmayacağız. Bu ‘gücüm yok enerjim yok’ anlamında değil bunlar var ama yeni gelen arkadaşlara yer açmamız ve bu geleneği oturtmamız lazım” ifadeleriyle açıkladı.

TURSAPNET Kurucu Moderatörü Cemal Kızıltan‘ın moderatörlüğünde son kez gerçekleştirilen “Biz Bize: Adaylar Anlatıyor” programında merak edilen soruları yanıtlayan Firuz Bağlıkaya’nın o konuşmasından dikkat çeken başlıklar şöyle:

TÜRSAB Başkanı Firuz Bağlıkaya ve TURSAPNET Kurucu Moderatörü Cemal Kızıltan.

Herkesin bir STK Başkanı olma hakkı var. Ancak TÜRSAB Başkanlığı çok farklı bir mesele. Bu tercihinizden memnun musunuz, pişman mısınız?: Burada bir değişim zamanının gelip geçtiği bütün üyelerimiz tarafından gelen ciddi bir talep çerçevesi sayesinde görüldü. Böyle bir talep, beklenti vardı biz de buna vesile olduk. Hiçbir şey zamanı gelmiş fikir kadar güçlü değildir. O gün olması gerekiyordu ve o gün sahnede ben vardım, ben bu görevi üstlendim. Bu 21 ayda çok zor günler geçirdik. Ama pişman değilim. Bu görevin yapılması gerekiyordu. Gururlu ve onurluyum. Arkadaşlarımızla hep birlikte başardık. Bir kişi hariç 9’da 8 herkes burayı iyi niyetle aslanlar gibi savundu.

Görevdekilerin bir kısmı istifa etmediği halde kaldı içeride muhalefet yaptı, bir kısmı istifa etti gitti dışarıda muhalefet yaptı, bir kısmı da uzun süre boyunca sizinle çalıştığı günlerde manidar açıklamalar yaptı. Ne oldu da bu sürece gelindi?: Buraya aday olduklarında herkesin bambaşka hedefleri ve amaçları var. Yol arkadaşımız diye yola çıktığımız arkadaşlarımızın hangi yola çıktıklarını daha sonradan gördük. Onlar bize başka yöne gideceklerini söylediler, başka durak gösterdiler. Yönetimde 9 kişilik işi 8 kişi yaptık. Bizim bunun haricinde bir çatlağımız da yok. Bende dahil yönetimdeki arkadaşlarımızın görevi Cumartesi günü bitecek. Pazar günü yepyeni bir yönetim seçilecek. Bu anlamda kötü niyetli bir açıklama veya amaç yok. Sadece yanlış seçilmiş ifadeler var.

Rakiplerinizden bir tanesi yarım dönemde TÜRSAB’ın sorunlarını çözeceğini iddia ediyor. Bu gerçekçi bir söylem mi? Evet ise siz niye yapmadınız, yapamadınız?: Siyasete istinaden söylenenler hikaye. Bu arkadaşımızın siciline baktığınızda söylediklerini hep ötelediğini görüyorsunuz. Ha bugün ha hayır diye ye bir iş yapılmaz. Bize yönelik iki itam mı var: 1) Sizin kafanız basmıyor, yapamıyorsunuz, ben çok zekiyim. 2) Siz kötü niyetlisiniz yapmıyorsunuz. Bunun ikisinin de olmadığını herkes biliyor. Burada yapılacak işler, bu işlerin yapılma yöntemi ve şekli de belli. Biz de bu yöntem ve şekille ilerliyoruz zaten. Burası kanun koyucu bir yer değil. Burası ricacı! ‘Ben gelir gelmez şunu çözeceğim’ hayırdır inşallah, genel seçim kazandınız da cumhurbaşkanı mı oldunuz? Buranın kurum başkanı işleri çözmek için çaba harcar. Bu arkadaşımızın dediği pratikte de mümkün değil.

Aynı arkadaşımız ‘yeni bir kanuna ihtiyaç yok’ demiş. Haklı mı? Haklı ise hem TÜRSAB’ın hem de Bakanlığın bunca çabası gereksiz miydi? Bu eleştiri doğru mu?: Bende şöyle bir soru sorayım; burada yeni bir kanuna ihtiyaç yoksa yeni bir başkana da ihtiyaç yoktur. O zaman ne yapmaya geliyor? Yeni bir regülasyona, düzene ihtiyaç yoksa, bizim yaptıklarımız boşuna yapıldıysa burada yapılacak bir iş yok demektir. Sahadaki arkadaşlarımızın sıkıntılarını, eleştirdiğimiz konuları nasıl çözmeyi planlıyorlar. Söylediklerini kulakları duymuyor. Yasanın gerek olmadığını bana değil üyeye anlatsınlar. Üye yasanın gerek olmadığına ikna oluyorsa sıkıntı yok o zaman. Bakanlığımız, bakanlığın bürokratları ve bizler boşuna çalışmışız o halde. İhtiyaç yok demek doğru bir şey değil…

Yeni kanunu bakanlık yetkilileri ve TÜRSAB’ın hukuk servisi birlikte hazırladı. Elinizdeki taslağı neden paylaşmıyorsunuz?: Bir kere kanun yapıcı biz değiliz. Kanunu hazırlayan makam da biz değiliz. Bunu bakanlık yapıyor. Bizim buradaki rolümüz ‘sadece o maddelerle ilgili taleplerimizi iletmek’. Biz yönlendirici olmaya çalışıyoruz bunun haricindeki bir şeyi de TÜRSAB yapamaz. Yaşanan sorunlarla ilgili metinler gitti geldi. Şimdi bizim iki kurum arasındaki yazışmaları mı paylaşmamızı istiyorsunuz? Bakanlığın izni olmadan bunu nasıl paylaşacağız. Ama bundan daha fazlası çıkarsa diyorsanız hiçbir şey için geç olmaz bizde metin var. Ancak bunu paylaşmanın şu anda anlamı yok ve doğru da değil.

Kadın Turizmciler Platformu: Aday listenizde asil ve yedek üyeleriniz arasında kadın adayınız bulunuyor mu, kadın yetkili turizmciler yeteri yetki ve beceriye sahip olduğunu düşünüyor musunuz?: Bir sürü başarılı ve şirket sahibi kadın üyelerimiz var. Listeyi de seçim sabahı görüp değerlendirirler. Kadın erkek ayrımı yapmadan başarılı olan bir liste yapıyoruz.

Turizmcilerin Hizmet İhracatçıları Birliği ve Turquality üyesi olma, oradaki imkanlardan yararlanabilme hakları var mı?: Turquality programına seyahat acenteleri alınmıyor. Bununla ilgili Ticaret Bakanlığımızla randevulaştık ama bir türlü görüşme imkanı olmadı. Yasanın arkasında yapılacak işler arasında birinci sırada olan bir konu bu. Ondan sonra Tüketici Hakem Heyetleri ve UKOME’ler de seyahat acentelerinin olması. Bunlar yasa çıktıktan sonra bizim peşine koşabileceğimiz şeyler. Fakat şu an da böyle bir uygulama yok. Profesyonel bir şirketten bu konu çerçevesinde neden yararlanmamız gerektiğiyle ilgili raporlar hazırlattık. Ama dediğim gibi yasamızı bekliyoruz. Ben tur operatörlerinin en azın ihracatçılar kadar bunu hak kazandığını düşünüyorum. Biz de orada dükkan açıp broşür dağıtıyor, fuarlara katılıyor, pazarlama masrafı yapıyoruz. Yani gömlek satana oluyor da neden Türkiye’deki bir tatil ürününü satana olmasın!

TÜRSAB’ın bir risk haritası ve kriz planı var mı?: Bunun olabilmesi için yasal altyapısı olması gerekiyor. Thomas Cook battı. Şimdi TÜRSAB ne yapacak? Ya da Turizm Bakanlığı ne yapabilir? Turizm Bakanlığı buradaki mağdur olan kesimle ilgili kredi tedbirleri alabilir. Yurtdışından bu bölgeden Türkiye’ye turist getiren tur operatörlerine yardım edebilir. TÜRSAB yasal düzenlemesi yoksa ne yapabilir; anca acenteye telefon ederek bir yardıma ihtiyacınız var mı, nasıl yardımcı olabiliriz diyebilir. Bakanlığımıza şunu da ilettik; Türkiye’de iş yapan tur operatörlerini muhakkak Türkiye’de yetkili acentesi ve sorumlu acentesi olması gerekiyor.

Türkçe rehberlik konusuna yaklaşımınız nedir?: Rehberler Birliği Başkanı ve Turizm Bakanımızla da bu konuyla ilgili konuştum. Türkçe rehberlikle ilgili kendi terminolojimizde doğru bir ifade kullanılmıyor. Bütün rehberlerimiz Türk ve Türkçe konuşuyorlar. Sadece Türkçe konuşarak rehberlik yapabilme imkanları yok. Çünkü lisan bilmeyene o sertifikayı vermiyorlar. Hem yabancı hem de yerli turistin kültür turizmi alanından sayısının artmasıyla rehber sayısı orantılı değil. Ciddi bir rehber açığı var. Rehberler Birliği’ne dedik ki rehberlik bölümü mezunlarının iki sene müsaade edip lisan sınavı vermeden rehberlik yapabilsinler sizin kursunuzu tamamlayıp. Bu mesleği özendiren bir şey. Makul karşılandı. Bakanımıza da ilettik. Bizim yasamızda değil Rehberler Birliği yasasında değişiklik yapılması gerekiyor.

Seçim çerçevesinden İstanbul dışından gelecek olanlar için gidiş-dönüş, konaklama vb. giderler olacak mı?: Bundan önceki dönemlerde TÜRSAB kendi üyelerini getiriyordu gibi bir algı var herkeste. Ama hayır hiçbir dönemde üyesinin uçak, otel parasını ödeyerek buraya getirmedi. Önceki dönemlerde bu harcamalar şikayetçi olduğumuz milyonlarca dolar borcu olan şirketler vasıtasıyla yapılıyordu. TÜRSAB’ın bilançolarında gözükmeyip o şirketlerin harcamalarının içerisine koyuluyordu bunlar. Dolayısıyla TÜRSAB’ın böyle bir harcama yapma yetkisi, hakkı ve durumu yok. Ayrıca kendi yapmış olduğumuz davet ve toplantıları da kendi cebimizden ödedik.