Last Updated on 18 Temmuz 2020 by Yaşar Çelik
Artık neredeyse 7 aydır bizimle birlikte yaşamaya devam eden bir virüs gerçeği var hayatımızda. Biz her ne kadar kendimizi sakınsak, iş ve özel hayatlarımızı onun korkusu ile evrilmeye zorlasak, alışkanlıklarımızı değiştirmek için büyük çabalar harcasak da günün birinde konu ile ilgili olarak en rahat aksiyon alan ile korkusundan evinden dışarı adım atmak istemeyen arasında pek bir fark kalmayacak. Bunu geçen hafta yaptığım kısa Bodrum seyahatimde yaşadım ve gördüm…
Virüs Hiç Gelmemiş Gibi
Bir Egeli olarak ve bir yaz aşığı olarak, mayıs itibariyle deniz-güneş-kum üçlüsünün hayalini kurarak geçirmeye başlarım ben günlerimi. İş ya da özel hayat fark etmez, zorlandığım her anda denizle ve şezlong ile buluşacağım o ilk anı hayal eder ve kendimi bununla motive ederim. Ancak bu sene; havanın ısınması, yazın ‘hey ben kapıdayım hazırla kendini’ mesajları içimdeki kelebekleri uykusundan uyandırmaya yetmedi. Hatta mevsimin bahar ya da yaz ya da kış olması bile hiç bir anlam ifade etmedi birçoğumuzda olduğu gibi. Ben de pek çoğumuz gibi mart başı itibariyle hayatımın neredeyse %100’ünü evimde geçirerek, Covid-19 ile kendi çapımda mücadelemi vermeye çalıştım diyebilirim. Okuduklarım ve izlediklerimin etkisi, gün geçtikçe evde kalmaya alışan bünyem ile birleşince bu yaz kendimi asla bir sayfiye yerinde düşünemez hale geldim. Bir iş nedeniyle, çok zor da olsa gitmeye karar verip Bodrum yolculuğuna koyulduğumuzda hala içimde bir tedirginlik vardı diyebilirim. Öğleden sonra otel odamıza yerleşip de sahilde deniz ile buluştuğum o ilk anda da içimdeki kelebekler bu sefer mutluluktan değil de biraz korkudan uçuşuyordu. Ancak zaman geçtikçe belki kaldığımız yerde kendimi güvende hissettim, belki de virüs oraya hiç uğramamış kadar rahat olan insanları gördükçe psikolojik olarak kendimi saldım gitti, kim bilir. Bu 4 günün sonunda, eski tatil anlayışımdan biraz uzak olsa da tatil günlüklerim, eve dönüş yolunda daha rahatlamış bir Deniz olduğum kesindi. Herkesin kendi özelinde zorluklar yaşadığı tüm o evde kalma sürecinin sonunda, hepimizin kısa bi molaya ihtiyacı olduğunu kabul ediyorum artık.
Hayatta Olduğu Gibi Tatilde de Güzel Tesadüflere İnanırım
Aşağı yukarı tüm tatil planlarımda spontane seçilen konaklama yerlerinden hep daha memnun ayrılmışımdır. Kimileri gibi tatil planım için çokça araştırma yapmak yerine, genelde belirlediğim lokasyonda içime sinen ilk 3 yerden birinde karar kılar; mekan ile ilgili yorum okumak yerine telefonda kısa bir görüşme yapıp karşımdakinin bana verdiği enerjiye göre orada kalmaya ya da araştırmaya devam etmeye karar veririm.
Acropol of Bodrum: Ortakent Sahilinde Güzel Bir Seçenek
Ani gelişen bu Bodrum’a yolculuk kararı için de, aslında ön araştırma yapmak gibi bir niyetim yoktu en başta. Ancak üzerimdeki corona baskısı nedeniyle kısa bir internet araştırması yapıp, eskiden bildiğim yerlere bir göz atmaya karar verdim. Hatırladıklarımda ya da önerilen hiçbir mekanda yer olmamasına önce şaşırdım, sonra da sevinsem mi üzülsem mi bilemedim açıkçası. Aylardır en yakınlarımızı bile görmeye imtina ederken, yazın kavurucu sıcakları ile birlikte herkesin Ege&Akdeniz sahillerine kendini attığı gerçeği ile yüzleşmek, bu gerçeği içten içe bilsem de beni şaşırtmayı başardı. Öte yandan geçimini sadece yaşadığımız şu 3 aya dayandıran tüm o işletme sahipleri ve çalışanlarını düşününce, anlık bir tebessüm etmedim desem yalan olur. Sadede gelecek olursak; içime sinecek bir yer bulma fikrine şüpheli bakarken karşıma çıkan Acropol of Bodrum, hem lokasyonu hem yalın tasarımı hem de hijyen kurallarına dair açıklamaları ile beni mutlu etti. Kibar yaklaşımı ile her sorumu cevaplayan resepsiyon görevlisi Gizem Hanım sayesinde de telefonda rezervasyon yaptırdım. Bodrum’a vardığımızda otelin bu sezon açıldığını, ilk misafirleri arasında yer aldığımızı öğrenmek içimdeki ayyuka çıkmaya hazır tedirginlikleri bastırmama yardımcı oldu diyebilirim. 4 gün boyunca, piyasaya göre uygun olduğunu düşündüğüm fiyat performansı, güler yüzlü personeli, tertemiz ve hızlı hizmet kalitesi ile Acropol of Bodrum ve Ortakent’in buz gibi ama berrak denizi, hayat enerjimizi yükseltmemize yardımcı oldu. 5 yıldızlı otellerde, her şey dahil paketlerle daha mutlu olurum gibi bir derdiniz yoksa, sakinlik ve huzur arıyorsanız ve bu yaz yolunuz Bodrum’a düşerse, kendi çizgisinde kaliteli bir hizmet vereceğini düşündüğüm bu yeni otele şans vermenizi öneririm.