Hamit Kuk: Bu süreçte en doğru adım Güvenli Turizm Sertifikası oldu

TÜRSAB Yönetim Kurulu Üyesi ve Passo Tourism Sahibi Hamit Kuk

Last Updated on 19 Kasım 2020 by Turizm Günlüğü

Yayına hazırlayan: Cem Bişkin


“Türkiye Turizmi, Kriz Yönetimi ve COVID -19” başlıklı dosya konumuzun beşinci konuğu TÜRSAB Yönetim Kurulu Üyesi ve Passo Tourism Sahibi Hamit Kuk…

TÜRSAB Yönetim Kurulu Üyesi ve Passo Tourism Sahibi Hamit Kuk, pandemi sürecinde Türkiye’de turizm sektörü için alınan önlem ve tedbirleri değerlendirerek; bundan sonrası için atılması gereken adımları, izlenmesi gereken stratejileri değerlendirdi.

Kredi Garanti Fonu Destek Kredisi’nin ihtiyacı olanlardan ziyade, çok ihtiyacı olmayan firmalara kullandırıldığına ve onların da bu krediyi sektöre harcama yerine yatırım amaçlı kullandığını öne süren Hamit Kuk; bundan sonraki süreçte salgını ve diğer krizleri yönetme konusunda “şeffaflık” kavramına önem verilmesi gerektiğine ve Sağlık Bakanlığı’nın verileri açıklama konusunda Dünya Sağlık Örgütü’nün kriterlerini göz önünde bulundurmasına dikkat çekti.

Dosya konumuz kapsamında yönelttiğimiz sorulara TÜRSAB Yönetim Kurulu Üyesi ve Passo Tourism Sahibi Hamit Kuk’un verdiği yanıtlar şu şekilde:

“ÜLKELER VİRÜSLE BERABER TİCARET YAPMAYI ÖĞRENMEYE ÇALIŞTI”

Dünya’daki turizm ülkeleri coronavirus sürecini sizce yönetebildi mi? Başarılı bulduklarınız hangileridir?

Korona virüs kriziyle mücadele yöntemi, yayılmaya başladığında virüsü yeterince tanımadığımızdan ve yayılımıyla ilgili veri olmaması nedeniyle başlangıçta tamamen doğaçlama şekilde gelişti.

Halihazırda hiçbir ülke bu salgının yayılımını, tam anlamıyla kontrol altına almış değil ve uzun bir süre daha böyle devam edecek gibi gözüküyor. Dolayısıyla tam bir başarıdan bahsetmek mümkün değil. Bu süreçte bütün ülkeler virüsle beraber ticaret yapmayı öğrenmeye çalıştı.

“TÜRKİYE’Yİ TURİZM YAPMA VE ALDIĞI TEDBİRLER KONUSUNDA BAŞARILI BULDUM”

Ben, Türkiye’yi salgın sürecinde turizm yapma konusunda aldığı tedbirler konusunda başarılı buldum. Özellikle Güvenli Turizm Sertifikasyonu konusunda diğer rakip ülkeler de dahil herkese örnek olduk.

“UÇAĞA BİNMEDEN PCR TESTİ İSTEMELİYDİK”

Türkiye turizmi coronavirus sürecini yönetebildi mi? Doğrular, yanlışlar, eksiklikler nelerdir?

Korona virüs sürecinde başlangıçta oldukça başarılı bir yönetim gösterdik. Nitekim Haziran ayına kadar diğer ülkelerden daha iyi durumdaydık. Ne zaman turizm hareketi başladı; ondan sonra kontrol de zorlaştı.

Mesela Almanya, Türkiye tatilinden dönen vatandaşları için maksimum 48 saat önce yapılmış PCR Testi istedi. Bu çok doğru bir karardı. Ama aynı şeyi Türkiye olarak bizim de istememiz gerekirdi. Bunu istemedik ve yurt dışından gelen efenkte turistler burada diğer insanlara ve turizm çalışanlarına bulaştırmasıyla vaka sayıları çok arttı.

Bir şekilde havayolları ile görüşüp Almanya’nın yaptığı gibi uçağa binmeden PCR Testi istemeliydik. Bunu bu sene yapamadık ancak önümüzdeki sene mutlaka yapmalıyız. Eğer salgının ülke sınırlarını aşmasını istemiyorsak; tüm ülkeler bir araya gelip uçak ve diğer araçlarla olan yolculuk öncesinde bu testi yaptırmayı standart prosedür haline getirmesi lazım.

“HER ÜLKE KENDİNE ÖZGÜ BİÇİMDE MÜCADELE VERİYOR”

Kriz anında tepkimiz ve savunmamız nasıldı? Hep birlikte aksiyon alabildik mi? Yoksa farklı yönlere doğru dağılan farklı grupların ortaya çıktığı bir tablo mu oluşturduk?

Korona virüs krizi Çin’de başladığında Dünya’nın geri kalanı bunu fazla umursamadı. Tıpkı SARS ve MERS gibi bu virüsün kısa bir süreliğine ve sınırlı bir bölgeyi etkileyip ortadan kalkacağını düşündü. Ama maalesef öyle olmadı.

Mart ayından itibaren sırasıyla tüm Dünya’yı etkisi altına aldı. Dolayısıyla insanlar bu konuda biraz gafil avlandı. Şu ana kadarki mücadele yönteminde hem uluslararası düzeyde hem ulusal anlamda tam bir ekip çalışmasından bahsetmek mümkün değil. Her ülke kendine özgü biçimlerde mücadele veriyor.

“DENİZİN ORTASINDA SEYİR EDEN BİR GEMİ GİBİ FIRTINAYA YAKALANDIK”

Turizm tarihinin en büyük krizi olan coronavirus sürecini siz kişisel olarak doğru yönetebildiniz mi?

Kişisel olarak virüse karşı kıyasıya bir mücadele veriyoruz. Dünya’daki herhangi bir birey gibi ben de ailemle beraber öncelikle virüs kapmamak için olağanüstü gayret gösteriyoruz. Ama aynı şeyi şirketlerimiz için söylemek mümkün değil. Bu kriz, ani gelişti ve hepimizi hazırlıksız yakaladı. Tıpkı denizin ortasında seyir eden geminin yakalandığı fırtına gibi… Çok ani gelişen fırtına nedeniyle denizin ortasında dalgalarla boğuşup durduk. Bu süreçte gemiyi sağ salim limana yanaştırmak en büyük başarımız oldu.

“KGF KREDİLERİ AMACINA ULAŞMADI VE YANLIŞ KULLANDIRILDI”

Türkiye turizm sektörü “kriz yönetimi” ne gerekli önemi gösteriyor mu? Bu alandaki eksiklerimiz nelerdir?

Bu konuda dört dörtlük bir çalışma olmadığını düşünüyorum. Kriz, turizm sektörünü sezonun başlangıcında yakaladı ve hiçbir hazırlık yoktu. Dolaysıyla krizi doğru yönetme konusunda hayli zaman kaybettiğimizi düşünüyorum. Turizmi yönetenler krizde aksiyonları alma konusunda doğru zamanlama yapamadı diye düşünüyorum. Birçok şey yapıldı ama bunlar ya doğru zamanda olmadı ya da amacına ulaşmadı.

“KGF DESTEK KREDİSİ SEKTÖRE HARCAMA YERİNE YATIRIM AMAÇLI KULLANILDI”

Mesela krediler; krizin hemen başlangıcında sektörü rahatlama amaçlı bazı krediler verildi. Bunlardan biri olan Kredi Garanti Fonu Destek Kredisi amacına ulaşmadı ve yanlış kullandırıldı. İhtiyacı olandan ziyade çok ihtiyacı olmayan firmalara kullandırıldı. Onlarda bu krediyi sektöre harcama yerine yatırım amaçlı kullandı.

“BU SÜREÇTE EN DOĞRU ADIM GÜVENLİ TURİZM SERTİFİKASI OLDU”

Turizm firmaları arasındaki çek-senet gibi değerli kağıtlar ve nakit alacak- borç durumu doğru yönetilemedi. Bu süreçte en doğru şey Güvenli Turizm Sertifikası oldu ve bu sayede otellerin bir kısmı açıldı. Bu sayede de salgın döneminde turizm yapmak gibi önemli bir deneyim elde ettik.

Bundan sonraki süreçte Türkiye turizmi ve sektör paydaşları etkin bir kriz yönetimi için nasıl bir yol izlemelidir?

Aslında bu sorunun yanıtının bir kısmı önceki soruya verdiğim cevapta saklı diye düşünüyorum. Çünkü kriz anında en önemli sorun nakit paraya ulaşmaktır. Turizm sektörü para akışı bakımından birbirine bağımlıdır ve o nakit durduğunda domino etkisi yaratarak her bir firmayı sırasıyla etkiliyor. Onun için öncelikle bu sorunu aşacak tedbirler alınmalıdır.

İkincisi turizm sektörünün seyri tamamen ulaşıma bağlıdır. Ulaşım durduğunda turizm hareketleri de duruyor. Öncelikle güvenli ulaşım olanakları geliştirilmelidir. Az önce bahsettiğim gibi PCR Testi’nden daha kısa sürede sonuç verecek testler geliştirilmeli ve seyahat öncesi bu testler hızla yapılıp güvenli tatil ortamları yakalamalıyız. Aynı şekilde ülkeler arasında salgına yönelik güvenlik koridorları oluşturulmalıdır.

“SALGINI VE DİĞER KRİZLERİ YÖNETİRKEN ŞEFFAF OLMAK GEREKİYOR”

Üçüncü konu ise önümüzdeki dönemde ülkeler salgın nedeniyle kaybettikleri payı geri almak için kıyasıya bir mücadelenin içinde olacaktır. Burada fiyat ve hizmet önemli bir rekabet unsuru olacak. Ama asıl rekabet, salgın sürecini yönetme biçimi önümüzdeki dönemde en önemli argüman olarak karşımıza çıkacaktır. Bunun için salgını veya diğer krizleri yönetme konusunda şeffaf olmak gerekiyor.

Eğer siz; kriz yönetimiyle ilgili açıklamalarınızda çelişkili ifadeler kullanırsanız bu da hedef pazarda size olan güveni sarsar. Bugünlerde bu sorunu sıklıkla yaşıyoruz. Sağlık Bakanlığımızın verileri açıklama konusunda mutlak surette Dünya Sağlık Örgütü’nün kriterlerine uygun olmalıdır.

Umarım önümüzdeki günlerde Sağlık Bakanlığımız bu konuda olumlu adım atarak yurt dışında kaybettiğimiz güveni yeniden kazanmamıza vesile olur. Aksi durumda, önümüzdeki sezonda yine birtakım pazarlıklar yapmak zorunda kalabiliriz ve bu da sezonu ıskalamamıza sebep olabilir.

—O—

TÜRKİYE TURİZMİ, KRİZ YÖNETİMİ VE COVID-19 DOSYA KONUMUZUN DİĞER KONUKLARI

Cem Polatoğlu: Türkiye turizminin krizlere karşı güçlü bağışıklığı var

Sedat Bornovalı: COVID-19’u kriz yönetimiyle etkisiz hale getirmenin olanağı yoktu

Ülkay Atmaca: Böyle bir dönemde turizmi sürdürebilmek büyük başarıydı

Deniz Tüfekçi: Bir an önce durum tespiti yaparak hasarın boyutu belirlenmeli


“Türkiye Turizmi, Kriz Yönetimi ve COVID – 19” başlıklı dosya konumuzun bir sonraki konuğu Olcartour Yönetim Kurulu Başkanı Numan Olcar olacak.