Last Updated on 18 Ocak 2021 by Yaşar Çelik
Complimentary; turizm sektöründe müşteri veya konaklayan misafirlere ücretsiz verilen servis, çeşitli hizmet veya ürünlerin ifade edilmesinde kullanılan teknik bir terimdir. Otellerin toplantı salonlarını, burada bazı yeme ve içme ikramlarını, bazen masaj hizmetleri, bazense acentalar veya tur şirketleri ile yapılan anlaşmalar kapsamında dolan odalara karşılığında bu tür iş ortaklarına belli sayıda oda tahsisi de bu kapsamda ele alınabilmektedir.
Çoğu durumlarda konaklama tesislerinin bu faaliyetinden dolayı acentelere oda sattığı, satmış olduğu odaların belli bir sayıyı geçmesi durumunda ilgili acenteye belli bir tarihte belli sayıda oda (comp oda) tahsis ettiği, acentenin göndermiş olduğu müşterilerden dolayı söz konusu acenteden herhangi bir ücret alınmadığı durumlarda complimentary hizmetler gündeme gelmektedir.
Uygulamada genel olarak oteller tarafından “comp konaklama hizmet faturası” düzenlenmekte, ilgili faturadaki KDV mükellefler tarafından beyan edilmekte, kesilen fatura tutarı kurum kazancına dahil edilirken aynı tutar eş zamanlı olarak Pazarlama Satış Dağıtım Gideri olarak ele alınmaktadır. Nihayetinde, konaklama tesislerinde kurum kazancına etki eden bir durum ortaya çıkmamakla beraber, bu hizmetten yararlanan acentalar bu tutarı gider ve KDV indirimine konu etmektedirler.
İdare, konuya ilişkin bir görüşünde otelin müşterisi olan acenteye satmış olduğu odaların belli bir sayıyı geçmesi durumunda herhangi bir ücret alınmadan acenteye oda tahsis edilmesinin ticari faaliyet kapsamında değerlendirilmesi gerektiğini, bedelsiz tahsis edilen söz konusu odaların ücretli odalarla birlikte değil de, daha sonraki bir tarihte kullandırılması durumunda ise emsal bedel üzerinden düzenlenecek faturada yer alan tutarın ticari kazancın bir unsuru olarak kurum kazancına dahil edilmesi gerektiğini, diğer taraftan, acentenin ücretsiz tahsis edilen otel odasından dolayı otele fatura düzenleyeceği ve elde edeceği kazancın da acentenin geliri olarak dikkate alınacağına ve acente tarafından ücretsiz tahsis edilen otel odasından dolayı otele fatura düzenlenmesi gerektiği ifade edilmiştir .
Bize göre de, otellerin acentelar veya aracı konumundaki tüm mükelleflerin ücretsiz konaklama imkanı elde ettiği hizmet kendileri açısından açıkça kurum veya ticari kazancın bir parçasıdır. Bu nedenle, bu hak sahibi mükelleflerin otellere KDV li fatura düzenlemeleri gerekmektedir.
Otellere/konaklama tesislerine bu şekilde gerçek kişiler tarafından arzi olarak müşteri sağlama hizmeti verilmesi durumunda bedelsiz konaklama imkanı elde eden gerçek kişiler içinse elde edilen gelir GVK’nın 82/1. Bendine göre ticari işlere tavassuttan elde edilen “arzi kazanç” olarak değerlendirilip, kazanca ilişkin giderler düşüldükten ve daha sonra ilgili yıla ilişkin istisna düşüldükten sonra beyan edilecektir.
Katma Değer Vergisi Kanunu’nun 4. maddesinin birinci bendinde hizmetin; teslim ve teslim sayılan hallerle mal ithalatı dışında kalan işlemler olduğu, bu işlemlerin bir şeyi yapmak, işlemek, meydana getirmek, imal etmek, onarmak, temizlemek, muhafaza etmek, hazırlamak, değerlendirmek, bir şeyi yapmamayı taahhüt etmek gibi şekillerde gerçekleşebileceği, 5. maddesinde de vergiye tabi bir hizmetin, işletme sahibinin, işletme personelinin veya diğer şahısların karşılıksız yararlanması hallerinde de hizmet sayılacağı hususu ayrıca hükme bağlanmıştır. Kanunun 27/1. maddesinde yer alan hüküm gereği, “bedeli bulunmayan veya bilinmeyen işlemler ile bedelin mal, menfaat, hizmet gibi paradan başka değerler olması halinde matrah işlemin mahiyetine göre emsal bedeli veya emsal ücretidir. Vergi Usul Kanunu’nun 3. maddesinin (B) bendi hükmüne göre “Vergilendirmede vergiyi doğrudan olay ve bu olaya ilişkin muamelelerin gerçek mahiyeti esastır. Katma değer vergisi uygulamasına yönelik olarak Maliye Bakanlığı tarafından yayımlanan 50 Seri No.lu ve 1 seri nolu KDV Uygulama Genel Tebliğinde yer alan açıklamalar çerçevesinde, ticari hayatta ticareti yapılan mallara talebin artırılması amacıyla bir takım pazarlama tekniklerinin geliştirildiği, satışı yapılan malın yanında başka bir malın ayrıca bedel alınmamaksızın verilmesinin sıkça karşılaşılan bir pazarlama tekniği olarak ortaya çıktığı, bir malın tasarruf hakkının malik veya adına hareket edenlerce alıcıya veya adına hareket edenlere devri olarak tanımlanan teslim hükümleri çerçevesinde ticari bir işletmenin yaptığı bedelsiz teslimlerin de katma değer vergisine konu olduğu, ancak firmaların iktisadi faaliyetini genişletilmesi, emsal işletmelerle rekabet edebilmesi, üretim ve satışını yaptıkları bedelsiz teslimlerin de katma değer vergisi konusu olduğu, ancak firmaların iktisadi faaliyetin genişletmesi, emsal işletmelerle rekabet edebilmesi, üretim ve satışını yaptıkları mallara olan talebi koruma ve artırıma amacıyla bir malın yanında başka bir mal verilmesi şeklinde gerçekleşen promosyon ürünü açısından bir bedelsiz teslimin söz konusu olmadığı, firmanın yarattığı katma değer içerisinde vergilenen promosyon mallarının müşterilere verilmesi sırasında katma değer vergisi hesaplamasına gerek bulunmadığı, firmaların bir bedel tahsil etmeksizin tanıtım amacıyla, ürünle aynı özelliklere sahip numune mallar verilmesinin katma değer vergisinin konusuna girmeyeceği, ancak bu malların ticari teamüllere uygun nitelikte ve miktarda olması gerektiği anlaşılmaktadır.
Acentalar açısından, esas itibariyle ilk sözleşmeye bağlı olarak gösterilen performans veya sözleşmede aranan şartların sağlanması nedeniyle “matrahta düzeltme” yapılmasını gerektiren bir durum ortaya çıkmıştır. Matrah, ilk, ana, asıl sözleşmedeki şartlar sonrasında bedelsiz tahsise bağlı olarak kesinleşmekte veya kesin olarak belirlenmektedir. Sonradan bedelsiz tahsis edilen konaklama hizmetleri bağımsız bir hizmet olarak doğmamakta, ilk yapılan işlemin matrahının düzeltilmesi amacı taşıdığı açıktır. Fakat, ilgili Genel Tebliğde promosyon vasfındaki işlemler açıkça Pazarlama, Satış, Dağıtım Gideri olarak farklı bir şekilde ele alınmaktadır. Acenteların yöneticileri veya çalışanları adına faydalanılan hizmet bedeli bize göre acentaların kurum kazancının açık bir parçasıdır. Acenta çalışanlarının yararlandığı bu hizmet ise net bir ücret olacak ve bu net ücretin brüt rakamı gider olarak dikkate alınabilecektir. Bu hizmetten hiçbir şekilde faydalanılmasa dahi acentalar tarafından matrahta düzeltme olacak şekilde fatura düzenlenmesi gerektiğini düşünmekteyiz.
Bu açıdan idarenin yukarıdaki görüşüne katılmakla beraber, bedelsiz tahsis edilen söz konusu odaların ücretli odalarla birlikte değil de, daha sonraki herhangi bir tarihte kullandırılması durumunda ise emsal bedel üzerinden düzenlenecek faturada yer alan tutarın ticari kazancın bir unsuru olarak kurum kazancına dahil edilmesi gerektiğini belirten yorumu tebliğe ve mantığa aykırıdır.
Zira, acentalar konaklama tesislerinde müşteri değil, açıkça karşılıklı hizmet ifa eden bir mükellef konumundadırlar. Promosyon, satışı teşvik amacı ile bir mal veya hizmetin yanında ancak müşterilere verilebilecek mal veya hizmeti içeren bir kavramdır. Müşteri bağlılığı, acentalarla değil müşterilerle sağlanmaktadır. Acentalar ise performansa bağlı olarak ancak “ciro primi” gibi haklara sahip olabilirler.
Öte yandan, herhangi bir ücret alınmadan tahsis edilen odaların belli sayıya ulaşmasını sağlayan ücretli odalarla birlikte kullanıma sunulması halinde, Pazarlama Satış Dağıtım Gideri olarak kabul edilerek 40 ıncı maddesinin birinci fıkrasının (1) numaralı bendi uyarınca kurum kazancının tespitinde gider olarak dikkate alınması mümkün bulunmaktadır. Katma Değer Vergisi Genel Uygulama Tebliğinin (l/B-10.1) bölümünde de,
“Ticari hayatta, ticareti yapılan “mallara” olan talebin artırılması amacıyla, bir takım pazarlama teknikleri geliştirilmekte, satışı yapılan malın yanında başka bir malın ayrıca bir bedel alınmaksızın verilmesi de sıkça karşılaşılan bir pazarlama tekniği olarak ortaya çıkmaktadır. Bir malın tasarruf hakkının malik veya adına hareket edenlerce, alıcıya veya adına hareket edenlere devri olarak tanımlanan teslim hükümleri çerçevesinde ticari bir işletmenin yaptığı bedelsiz teslimler de KDV’ye konu olmaktadır.
Ancak, firmaların iktisadi faaliyetini genişletme, emsal işletmelerle rekabet edebilme, üretim veya satışını yaptıkları mallara olan talebi koruma veya artırma amacıyla bir malın yanında başka bir mal verilmesi şeklinde gerçekleşen işlemlerde, promosyon ürünü açısından bir bedelsiz teslim söz konusu olmaz. Zira, firmanın genişleyen faaliyetiyle bağlantılı olarak işletmede yaratılan katma değer artar.
Nitekim, piyasadan satın alınan veya ithal edilen malların promosyon ürünü olarak müşterilere verilmesi, mükellefler açısından pazarlama gideri niteliğini taşıdığından, bu malların alış bedelleri gider olarak kaydedilebilir. Dolayısıyla, firmanın yarattığı katma değer içerisinde vergilenen promosyon mallarının müşterilere verilmesi sırasında KDV hesaplanmasına gerek bulunmayıp, bu ürünler için yüklenilen KDV ise indirim konusu yapılabilir.”
açıklamalarına yer verilmiştir.
Tebliğde her ne kadar promosyon kavramı olarak mal kavramına atfen kullanılsa da, verilen görüş ve uygulamalarda hizmetlerin de promosyon niteliği olarak kabul edildiği anlaşılmaktadır.
Bu durumda, bedeli mukabilinde verilen bir konaklama hizmetinin yanında “doğrudan müşterilere verilmek kaydıyla” faaliyet konusuyla ilgili bulunan konaklama hizmetine olan talebi artırmak amacıyla bedelsiz olarak verilen konaklama hizmetleri promosyon kapsamında değerlendirilebilecek ve söz konusu hizmetler için ayrıca KDV hesaplanmayacak ve fatura düzenlenmeyecektir.
Bir diğer ifadeyle, 5 oda alan müşteriye 1 veya 2 oda veyahut 7 gün konaklayan müşterilere 1 veya 2 gün bedelsiz ilave konaklama imkanı sağlanması; keza 1 hafta kalan müşterilere bedelsiz masaj imkanı verilmesi veya belli sayıda konaklama sağlanması durumunda toplantı salonunun ücretsiz kullanımı tam anlamıyla promosyon kampanyasının bir karşılığıdır.
Promosyon, sadece dışarıdan alınan mal veya hizmetlerle ifade edilecek bir kavram olmadığından Tebliğin oldukça sığ hazırlandığı görüşüne sahibiz. Ancak, bu şekilde hareket edilebilmesi için karşılıksız verilen hizmetlerin, bedel karşılığında verilen bir konaklama hizmeti ile birlikte sunulması gerekmektedir.
Bize göre, acenta gibi sadece aracılık hizmeti ifa edilen kurumlara bedelsiz yapılan bu nitelikteki bedelsiz tahsisler açıkça Tebliğde aranan işletmeler tarafından üretim veya satışını yaptıkları mallara olan talebi koruma veya artırma amacıyla bir malın yanında başka bir mal verilmesi şeklinde gerçekleşen işlemlerden olmadığı, hizmeti alan müşteri ile aracılık görevi üstlenen acentaların farklı kişi veya kurumlar olduğu, acentaların müşteri niteliğinde olmadığı, gerçek faydalananların başkaları olduğu, bir hizmetten yararlanan müşterilerin yanında başkaca birine promosyon ödemelerinin mümkün olmadığı gerekçeleriyle promosyon gideri niteliğine haiz olmayacaktır. Acentalar, her ne kadar faturaya muhatap olsalar da, konaklama hizmeti bu kurumlara verilmemekte ve konaklama hizmetinin gerçek faydalanıcıları konumunda bulunmadıkları, pazarın gerçek sahibinin konaklama müşterileri olduğu açıktır.
İdareye göre, bedel alınmadan tahsis edilen odaların (comp oda), ücretli odaların faturalandığı tarihte kullanıma sunulması halinde söz konusu hizmet için ayrıca KDV hesaplanmayacaktır. Ancak, ücret alınmadan tahsis edilen odaların (comp oda), ücretli odalarla birlikte değil daha sonraki bir tarihte kullanıma sunulması halinde söz konusu hizmet KDV’ye tabi olacaktır.
İdare tarafından verilen görüşlerde yer alan “bedel alınmadan tahsis edilen odaların (comp oda), ücretli odaların faturalandığı tarihte kullanıma sunulması halinde söz konusu hizmet için ayrıca KDV hesaplanmayacak” ifadesinin hukuka uygun olmadığını düşünmekteyiz. Her ne kadar, KDV Uygulama Genel Tebliğinde bir (malın) hizmetin yanında talebi artırmak amacıyla başka bir hizmetin (malın) verilmesi gibi değerlendirme olsa da, sözleşme koşullarından açıkça anlaşılmak kaydıyla sonradan bu hizmetten yararlanma imkanı da bulunmalıdır. Bu tür kısıtlayıcı tedbirler, kanun hükümlerini barındırmadığından idarenin daha esnek görüşler vermesinde, kanunun ana ilkelerini zedelemediği sürece, yarar bulunmaktadır. Pratikte beklenen amaç, yani katma değer zaten gerçekleşmiş ve idare ilk işlemde katma değer matrahına erişmiş olmaktadır.
İdare bir görüşünde özellikle oda şeklinde sağlanan bedelsiz hizmetlerin, yani karşılıksız verilen hizmetlerin KDV’ye tabi olmaması için, promosyon niteliği taşıması için bedel karşılığında verilen bir konaklama hizmeti ile birlikte sunulması gerektiğini belirtmiştir. Dolayısıyla, bir turist kafilesi için verilen konaklama hizmeti içerisinde kafileyi otele getiren tur rehberine ya da kamp yapmak üzere bir bedel karşılığında otelde konaklayan futbol takımını otele yönlendiren turizm acentesi elemanlarına verilecek konaklama hizmeti esas konaklama hizmeti içerisinde vergilendirileceğinden bu hizmet için ayrıca KDV hesaplanmayacaktır. İdare, Tebliğde mal kavramı geçmesine rağmen, özelgede hizmetlerin de promosyon gideri olacağını değerlendirmiştir:
“Şirketinizin bağlı bulunduğu grubun standartlarına uygun çalışmasını sağlamak amacıyla satın aldığınız danışmanlık hizmeti neticesinde Türkiye’ye gelen personelin konaklamalarının tarafınızca karşılandığı, otelin tanıtımı amacıyla düzenlenen toplantı ve organizasyonlarda turizm acentesi temsilcilerinin konaklamasının şirketinizce karşılanarak otele turist kafilesi getiren tur rehberlerine tahsis edilen odalardan herhangi bir ücret alınmadığı, otele olan talebi artırmak için spor kampları düzenlendiği ve bu kamplara ünlü sporcuların davet edildiği ve konaklamasının şirketinizce sağlandığı, ayrıca animasyon hizmeti vermek üzere temin edilen elamanların konaklamasının da şirketiniz tarafından karşılandığı ve her hangi bir bedel alınmadığı belirtilerek, söz konusu ücretsiz konaklama hizmetlerine katma değer vergisi uygulanıp uygulanmayacağı konusunda Başkanlığımız görüşü sorulmaktadır.
KDV Kanununun;
-1/1 inci maddesinde, Türkiye’de ticari, sınai, zirai faaliyet ve serbest meslek faaliyeti çerçevesinde yapılan teslim ve hizmetlerin katma değer vergisine tabi bulunduğu,
-5 inci maddesinde ise; vergiye tabi bir hizmetten, işletme sahibinin, işletme personelinin veya diğer şahısların karşılıksız yararlandırılmasının hizmet sayılacağı, hükme bağlanmıştır.
Aynı Kanunun, 20 nci maddesinde, teslim ve hizmet işlemlerinde matrahın bu işlemlerin karşılığını teşkil eden bedel olduğu, bedel deyiminin, malı teslim alan veya kendisine hizmet yapılan veyahut bunlar adına hareket edenlerden bu işlemler karşılığında her ne suretle olursa olsun alınan veya bunlarca borçlanılan para, mal ve diğer suretlerde sağlanan ve para ile temsil edilebilen menfaat, hizmet ve değerler toplamını ifade ettiği, 27 nci maddesinde ise bedeli bulunmayan veya bilinmeyen işlemler ile bedelin mal, menfaat, hizmet gibi paradan başka değerler olması halinde matrahın, işlemin mahiyetine göre emsal bedeli veya emsal ücreti olacağı, bedelin emsal bedeline veya emsal ücretine göre açık bir şekilde düşük olduğu ve bu düşüklüğün mükellefçe haklı bir sebeple açıklanamadığı hallerde de, matrah olarak emsal bedelin veya emsal ücretin esas alınacağı ve emsal bedelin veya emsal ücretin Vergi Usul Kanunu hükümlerine göre tespit olunacağı, hükmüne yer verilmiştir. Dolayısıyla, vergiye tabi bir hizmetten diğer şahısların karşılıksız olarak yararlandırılması hizmete ilişkin hükümler çerçevesinde vergilendirilecek olup, söz konusu hizmete ait bedelin bilinememesi, bulunamaması, bedelin mal, menfaat, hizmet gibi paradan başka değerler olması ya da emsaline göre düşük olması hallerinde Vergi Usul Kanunu hükümlerine göre tespit olunacak emsal bedeli veya emsal ücreti bu işlemin matrahını teşkil edecektir.
Öte yandan, promosyon ürünleri ile numune ve eşantiyon verilmesinde KDV uygulamasının usul ve esaslarının belirlendiği 50 Seri No.lu KDV Genel Tebliğinin (A/1) ve (A/2) bölümlerinde, ticari hayatta ticareti yapılan mallara olan talebin artırılması amacıyla bir takım pazarlama tekniklerinin geliştirildiği, satışı yapılan malın yanında başka bir malın ayrıca bir bedel alınmaksızın verilmesinin “promosyonlu ürün satışı” olarak değerlendirildiği; firmaların halen satışını yaptıkları veya piyasaya yeni çıkardıkları bir ürünün tanıtımını sağlamak amacıyla ürettikleri ve ayrıca bir bedel tahsil etmeksizin verdikleri malların ise “numune” olarak adlandırıldığı ve pazarlama gideri niteliğindeki bu tür teslimler üzerinden KDV hesaplanmasına gerek bulunmadığı açıklamalarına yer verilmiştir. Ayrıca numune mallar verilmesi ile ilgili olarak sözü edilen Genel Tebliğin (A/2) bölümünde, numune ve eşantiyon adı altında teslim edilen malların, ticari teamüllere uygun nitelikte ve miktarda olması, ayrıca bir satışa konu olmayacak şekilde verilmesi ve bu malların üzerinde firmanın unvanı ile para ile satılamayacağını belirten bir şerhi taşıması gerektiği, işletmenin iktisadi faaliyetini yaygınlaştırmaya ve tanıtmaya yönelik olarak verilen bu mallar için yüklenilen vergilerin genel hükümler çerçevesinde indirim konusu yapılabileceği açıklanmıştır. Söz konusu 50 Seri No.lu KDV Genel Tebliğinde teslim mahiyetindeki işlemler esas alınarak yapılan açıklamaların hizmet mahiyetindeki işlemler bakımından da uygulanması gerektiği tabiidir.
Bu durumda, bedeli mukabilinde verilen bir konaklama hizmetinin yanında verilmek kaydıyla faaliyet konunuz olan konaklama hizmetine olan talebi artırmak amacıyla bedelsiz olarak vereceğiniz konaklama hizmetleri 50 Seri No.lu KDV Genel Tebliği kapsamında değerlendirilebilecek ve söz konusu hizmetler için ayrıca KDV hesaplanmayacaktır.
Ancak, bu şekilde hareket edilebilmesi için karşılıksız verilen hizmetlerin, bedel karşılığında verilen bir konaklama hizmeti ile birlikte sunulması gerekmektedir.
Dolayısıyla, örneğin bir turist kafilesi için verilen konaklama hizmeti içerisinde kafileyi otele getiren tur rehberine ya da kamp yapmak üzere bir bedel karşılığında otelde konaklayan futbol takımını otelinize yönlendiren turizm acentesi elemanlarına verilecek konaklama hizmeti esas konaklama hizmeti içerisinde vergilendirileceğinden bu hizmet için ayrıca KDV hesaplanmayacaktır.
Ancak, bedeli mukabilinde verilen bir konaklama hizmetinden bağımsız olarak danışman, turizm acentesi elemanları, tur rehberleri, tercümanlar ve benzerlerine verilecek konaklama hizmetlerinin bu kapsamda değerlendirilmesine imkân bulunmamaktadır. Bu şekildeki hizmetler için genel hükümler çerçevesinde KDV Kanununun 27 nci maddesi hükmü de göz önünde bulundurulmak suretiyle KDV hesaplanacaktır. Öte yandan, KDV Kanununun 4 üncü maddesinin 2 numaralı fıkrasında, bir hizmetin karşılığının bir mal teslimi veya diğer bir hizmet olması halinde bunların her birinin ayrı birer işlem olduğu ve hizmet veya teslim hükümlerine göre ayrıca vergilendirileceği hükme bağlanmıştır. Bu çerçevede, otelinizde bir bedel karşılığında KDV ye tabi animasyon hizmeti sunan animatörlere vereceğiniz konaklama hizmeti ile animasyon hizmetinin ayrı ayrı vergilendirilmesi gerekmekte olup, animatörlere vereceğiniz konaklama hizmeti için genel hükümler çerçevesinde KDV Kanununun 27 nci maddesi hükmünü de göz önünde bulundurmak suretiyle KDV hesaplamanız gerekecektir.”
Danıştay ise şirketin işletme personeline bedelsiz olarak konaklama hizmeti sunduğu tartışmasız olup, ücretsiz olarak sunulmuş olmasının hizmetin niteliğini değiştirmeyeceği, dolayısıyla bu hizmetin yasada belirtilen emsal ücrete göre vergilendirilmesi gerektiğine hükmetmiştir .
Kararda, 3065 sayılı Katma Değer Vergisi Kanunu’nun 5’inci maddesinde vergiye tabi bir hizmetten, işletme sahibinin, işletme personelinin veya diğer şahısların karşılıksız yararlandırılmasının hizmet sayılacağı, 20’inci maddesinin 1’inci bendinde, teslim ve hizmet işlemlerinde matrahın, bu işlemlerin karşılığını teşkil eden bedel olduğu, 27’inci maddesinin 2’nci bendinde, bedelin emsal bedeline veya emsal ücretine göre açık bir şekilde düşük olduğu ve bu düşüklüğün mükellefçe haklı bir sebeple açıklanamadığı hallerde de, matrah olarak emsal bedeli veya emsal ücretinin esas alınacağı kurala bağlanmıştır.
Dosyanın incelenmesinden; davacı şirkete ait otel işletmesinde yapılan yoklama sonucu otel personeline konaklama hizmeti verildiği halde karşılığında herhangi bir belge düzenlemediğinin tespiti üzerine bu konaklamaya ilişkin hizmetin sunulduğu Ocak ila Mayıs 2007 dönemi matrahının 3065 sayılı Kanun’un 5’inci ve 27’inci maddeleri gereği resen takdiri için konunun takdir komisyonuna sevk edildiği ve takdir komisyonunca sözü edilen dönemler için belirlenen matrah farkları dikkate alınarak yeniden düzenlenen beyan tablosu uyarınca yapılan vergi ziyaı cezalı katma değer vergisinin kaldırılması istemiyle dava açıldığı anlaşılmaktadır.
Yukarıda yer verilen hükümler ile dosyadaki belgelere göre, şirketin işletme personeline bedelsiz olarak konaklama hizmeti sunduğu tartışmasız olup, ücretsiz olarak sunulmuş olmasının hizmetin niteliğini değiştirmeyeceği, dolayısıyla bu hizmetin yasada belirtilen emsal ücrete göre vergilendirilmesi gerektiği açıktır.
Belirtilen nedenlerle, takdir komisyonunca, personele bedelsiz hizmetin sunulduğu Ocak ila Mayıs 2007 dönemleri matrahının belirlenmesinde hukuka aykırılık bulunmadığından, temyiz istemine konu kararın, sözü edilen dönemler için re’sen takdir edilen dönem matrahlarının hukuka uygunluğunun, bu konuda davacı tarafından ileri sürülen iddialar da göz önünde bulundurularak araştırılıp, ulaşılacak sonuca göre yeniden bir karar verilmek üzere bozulması gerekmiştir.
Reklam ve tanıtım amacıyla yapılan hizmetlerin katma değer vergisi 50 Seri No.lu Genel Tebliğ’de yer alan açıklamalar çerçevesinde değerlendirilerek ayrıca katma değer vergisine tabi tutulmaması gerekmektedir. Konuya ilişkin olarak oluşan bir Danıştay Kararı gereği olarak da “…Otelin tanıtım amacıyla yaptığı bedelsiz konaklamaların, katma değer vergisine tabi temsil ve hizmet olarak sayılmaması” gerekmektedir .
Ali ÇAKMAKCI
Yeminli Mali Müşavir
info@adenymm.com.tr