Last Updated on 28 Şubat 2021 by Yaşar Çelik
2021’de gerçekleşeceği öngörülen 1 milyar turistik seyahatin 500 milyonunun Avrupa‘dan olacağı yüksek ihtimal. Bu yüzden Avrupa’daki turizm savaşları dünyanın diğer bölgelerine göre daha hızlı ve hareketli yaşanacak. Yunanistan’ın öncülüğünde AB’ye sunulan bir mektupla aşı vurulmuş olanların AB ülkeleri içinde tatil yapmalarının önünün açılması istendi. İspanya, Portekiz, Malta bu öneriyi destekledi, ancak sakıncalarından dolayı bu konu şimdilik beklemeye alındı. Bu labirentin sonundaki çıkışlarda Türkiye yok.
NBK Touristic Genel Müdürü Recep Yavuz, kendi blog’unda “GEMİ LİMANDAN AYRILIYOR…” başlıklı bir yazı kaleme aldı. Yavuz yazısında mart ayında başlaması muhtemel turizm sezonu öncesi Avrupa’nın yaptığı iç turizm hamlelerine değinirken; Turizmin, korona tehdidinden arınmış, güvenli bir şekilde sürmesini sağlamak için arayışların, önerilerin, giderek arttığının altını çizdi.
ARTIK TOP DİPLOMASİDE!…
LİMANDAN AYRILAN GEMİYE KARADAN EL SALLAMAMAK İÇİN, İKİLİ, ÜÇLÜ, GÖRÜŞMELERİ ÖZELLİKLE AVRUPALI ÜLKELERLE BAŞLATMALI…
Yavuz; “Biz, turistik olarak gereken hemen her şeyi yaptık ve diğerlerine göre daha hızlı hareket edip eyleme geçebiliyoruz. Artık top diplomaside!… Limandan ayrılan gemiye karadan el sallamamak için, ikili, üçlü, görüşmeleri özellikle Avrupalı ülkelerle başlatmalı, AB içinde olmamamızdan kaynaklanan dezavantajı devre dışı bırakmalıyız. Geçen yıl bu tarz hamlelerimiz neticesinde olumlu sonuçlar elde etmiş ve turizmi hayatta tutabilmiştik.” dedi.
GEMİ LİMANDAN AYRILIYOR…
Son günlerde ülkelerin baş döndürücü ve takibi artık imkânsız hale gelen görüşme trafiğini mutlaka fark etmişsinizdir. Turizm pastasının yarısını korona yutunca, kalan yarısı için amansız bir savaş başladı. Turizm, aylar öncesinden planlanıp, kullanıma hazır hale getirilir. Bu yüzden temmuzda, ağustosta yapılacak tatil bugünlerde konuşulur, karar verilir ve gerekirse – bu sene bu seçenek biraz düşük- ödeme yapılarak rezervasyonlar geçilir.
Öngörülere göre 2021 yılında dünya genelinde 1 milyar insan seyahat edebilir. Bu öngörünün aşağıya ve yukarıya doğru kuvvetli bir şekilde sapması da mümkün. Bunun artık aşılanma sürecine bağlı olduğunu bilmeyen yoktur sanırım.
2021 de gerçekleşeceği öngörülen 1 milyar turistik seyahatin 500 milyonunun Avrupa‘dan olacağı yüksek ihtimal. Bu yüzden Avrupa’daki turizm savaşları dünyanın diğer bölgelerine göre daha hızlı ve hareketli.
Bu öngörüler ışığında ülkemize bakalım:
Ülkemizin iki ana destinasyonu var, Rusya ve Doğu bloku ülkeleri ile Avrupa.
DİĞER ÜLKELER GÖZÜNÜ RUS TURİSTE DİKTİLER
Rusya konusunda 2020 yılında korona dışında Rus pazarına dair pek bir endişemiz yoktu, zira Rus turist için sadece Zanzibar ve Türkiye uçuşları mümkündü (hala da öyle). Büyük bir olasılıkla geçen yıl tatile çıkan Rus turistin hemen hemen hepsi Antalya’da tatil yaptı. Ancak 2021 farklı gözüküyor. Avrupa’daki sınırlamalardan ve seyahat edebilecek kısıtlı potansiyelden ümidini kesen ülkeler, gözünü korona sürecinde de tatilini kesintisiz sürdüren Rus turiste dikmiş gibi gözüküyorlar. Korona sürecinde Ruslara kapılarını kapamış olan Mısır, Dubai, Güney Kıbrıs, Yunanistan bu sene yasakları gevşeterek ilkbahar ve yaz döneminde otellerini ve uçaklarını Ruslarla doldurmayı düşünüyorlar. İspanya’nın bile göz kırptığını düşünüyorum. Yani diyeceğim o ki, her ne kadar Rus pazarında TÜRK kökenli operatörlerimiz, olsa da, her ne kadar Ruslar Antalya’ya aşık olsalar da, her ne kadar biz uzaklık, hizmet ve fiyat konusunda avantajlı olsak ta bu sert rekabet ortamında RUS MİSAFİR KAPASİTEMİZ azalabilir.
TURİSTİN NEREYE GİDECEĞİNE KENDİ DEVLETİ KARAR VERİYOR
Avrupa’ya gelince işler daha karışık… Her gün, her an yeni bir hamle ile karşılaşıyoruz. Alınan birçok kararla kişiler labirentin sonundaki çıkışa yönlendiriliyor. Kimsenin eline bir katalog alıp ya da tur operatörlerinin web sayfalarına bakarak, gönlüne ve bütçesine en uygun yeri bulup, nereye gideceğine karar vermesi mümkün değil. Önce kendi ülkesinin nerelere izin verdiğini ve verebileceğini günün gününe takip etmesi gerekiyor. ARTIK TURİST İSTEDEĞİ ÜLKEYE DEĞİL, KENDİ DEVLETİNİN İZİN VERDİĞİ YERE GİDEBİLECEK. Gördüğüm ve takip edebildiğim kadarı ile burada 3 hamleli bir eylem planı ve yönlendirme mevcut;
- ÜLKENDE KAL!
- AB İÇİNDE KAL!
- ÖZEL İZİN VERDİĞİMİZ YERLERE GİDEBİLİRSİN!
Birinci maddeyi es geçiyorum, zira çok net bilinen bir konu. Yıllardır Alman hükümeti gibi birçok ülke vatandaşlarının kendi ülkelerinde tatil yapması için tavsiye ve telkinlerde bulunuyorlar. ‘Döviz ülkede kalsın, para dışarıya akmasın!’ hedefindeki tek yanılgı, tatil kavramının özünde yatıyor: tatil, sadece eğlenmek, dinlenmek için değil, aynı zamanda başka dünyaları, insanları, hayatları keşfetmek için yapılıyor, bu da ancak yurt dışı seyahatlerle mümkün. Bu yüzden bütün çağrı ve yönlendirmelere rağmen ülkeler halkının ancak %30’unu kendi ülkelerinde kalmalarına ikna edebiliyorlar. Zaten bütün dünya insanları bu çağrıya kulak kabartsalardı turizm olmazdı.
İkinci madde, geçtiğimiz günlerin önemli bir konusu olmakla birlikte kısa bir süreliğine soğumaya bırakıldı. Ancak birkaç hafta içinde tekrar gündeme gelecek. Yunanistan’ın öncülüğünde AB’ye sunulan bir mektupla aşı vurulmuş olanların AB ülkeleri içinde tatil yapmalarının önünün açılması istendi. İspanya, Portekiz, Malta bu öneriyi destekledi, ancak sakıncalarından dolayı bu konu şimdilik beklemeye alındı. Bu labirentin sonundaki çıkışlarda Türkiye yok.
Üçüncü madde, tatil ülkelerinin gözünü AB dışındaki ülkelere dikmesi üzerine birebir anlaşmalar ile istisnalar getirmeleri. Geçen hafta Yunanistan, AB dışında kalan İsrail ile bu konuda ikili bir anlaşma imzaladı. Güney Kıbrıs’ta Rusya’ya yeşil ışık yaktı. Dün bir Alman seyahat bürosu (Fit Reisen) aşı turizmi başlatarak İsrail’de en az 3 hafta kalanlara aşı yapılacağını duyurdu (çok da eleştirildi). İki gün önce İspanya’nın önemli bir otel zinciri misafirlerini ücreti karşılığında otelde aşılayabileceğini duyurdu.
GEMİYE EL SALLAYAN BİZ OLMAYALIM…
Bu hareketlilik mart ayına doğru hızlanacaktır. Çünkü Mayorka dahil bir çok tatil bölgesi Paskalya’dan bile medet umuyor. Ardından savaş çok daha çetin bir hal alabilir. Çünkü dünyanın, ne 1 Trilyon dolar üzerindeki ekonomik kaybı, ne işsiz kalan 120 milyon insanı ne de turizmden beslenen yüzlerce sektörün milyonlarca çalışanını ve ürününü daha fazla taşımaya gücü yetmez.
Turizmin, korona tehdidinden arınmış, güvenli bir şekilde sürmesini sağlamak için arayışlar, öneriler, giderek artacaktır.
Biz, turistik olarak gereken hemen her şeyi yaptık ve diğerlerine göre daha hızlı hareket edip eyleme geçebiliyoruz. Artık top diplomaside!… Limandan ayrılan gemiye karadan el sallamamak için, ikili, üçlü, görüşmeleri özellikle Avrupalı ülkelerle başlatmalı, AB içinde olmamamızdan kaynaklanan dezavantajı devre dışı bırakmalıyız. Geçen yıl bu tarz hamlelerimiz neticesinde olumlu sonuçlar elde etmiş ve turizmi hayatta tutabilmiştik.