Last Updated on 26 Nisan 2021 by Yaşar Çelik
Ülke turizmini vakit geçirmeden ayağa kaldırmak için geçen yıl turizm tesislerinde uygulanmaya başlayan TGA sertifikasyonunun yanı sıra, bu yıl başlayan personelin aşılmasına hızlıca devam edilmesi gerektiği savunan Dr. M. Recai Yılmaz, bu politikanın dışında hızlıca Antalya, Muğla ve Kapadokya için “Güvenli İzole Alanlar” oluşturmanın yerinde olacağını dile getirdi.
ISIS, International Safety Inspection Service’den Dr. M. Recai Yılmaz’ın gazetemize gönderdiği “Küresel Salgında Turizmi Canlandırmak!..” başlıklı makalesi söyle devam ediyor…
Küresel Salgında Turizmi Canlandırmak!..
Vaka sayılarının hızla arttığı bir yandan da aşılamanın devam ettiği ülkemizde turizm başka nedenlere de bağlı olarak durma noktasına tekrar geldi. Üst üste iki yıl çok ağır şartlarda yol almaya çalışan sektör işletmeleri her gün yeni zorluklarla boğuşmaktadır.
Geçen zaman ülkemizin ve sektörün aleyhine işlemektedir.
Ülke turizmini vakit geçirmeden ayağa kaldırmalıyız. Sektör aktörlerimizin bilgi ve tecrübeleri yüksektir. Dünya turizmini çok iyi bilen, yakından takip eden yeter sayıda yetişmiş insan gücümüz mevcuttur.
Yapılacak izlenecek yol, bilim ile sektörel tecrübeyi uygun şekilde birleştirmektedir.
Nasıl?
Salgındaki temel ülke politikamız; geçen yıl TGA sertifikasyonu iken bu yıl ülkeye girişte negatif PCR testi ve TGA sertifikalı işletmelerde personel aşılamasının devamı ve hızlandırılması üzerinedir. Bu temel kararlar yerinde ve gereklidir, tartışmasız sürdürülmelidir.
Bu politikanın dışında hızlıca “Güvenli İzole Alanlar” oluşturmak yerinde olacaktır. Salgının en başından beri izole alanların oluşturulmasını söylemekte ve desteklemekteyiz.
Hemen ilk olarak; Antalya, Muğla ve Kapadokya için izole alanları oluşturmak önemli ve mümkündür. Bu bölgeler içerisinde de ayrı ayrı küçük diğer izole alanları oluşturmak yerinde olacaktır. Mesela Side, Belek, Alanya, Kemer, Marmaris, Ürgüp, Kaş gibi dar alan izole bölgeleri gibi.
Peki dünyada buna benzer uygulamaları yapan başarılı ülkeler veya bölgeler var mı?
Evet Var!
Dünya turizminde oldukça büyük paya sahip Tayland bu konuda önemli fikirleri üretmiş ve uygulamaktadır. Yapageldiklerini hemen bir iki örnekle açıklamak gerekirse;
Tayland’a gidenler 10 gün izolasyona girmekte ilki 3. ve 5. gün arasında, diğeri ise 9. ve 10. günlerde olmak üzere iki PCR testi yapılmaktadır.
İzolasyona giren kişiler otel içerisinde serbest dolaşabilmekte, fitness salonlarını, yüzme havuzlarını kullanabilmekte, kiosklarla alışveriş yapabilmektedirler.
Aşılanmış olarak ülkeye gelenler nisan ayından itibaren 7 gün karantinaya alınacak ve sonra Tayland turizmindeki 6 popüler bölgeye Phuket, Krabi, Pang-nga, Samui, Chonburi ve Chiangmai’ye gidebileceklerdir.
Mutasyona uğramış koronavirüs salgını olan ülkelerden gelenler ise 2 hafta boyunca izole edileceklerdir.
Tayland, güneydeki popüler tatil adası Phuket’te aşılanmış yabancı gezginler için 1 Temmuz’dan itibaren herhangi bir karantina tedbiri uygulamayacağını ilan etti.
Kısaca, izole bir alan oluşturarak ülkenin diğer bölgelerini de aşama aşama izole alanlara dönüştürecek bir modeli uygulama kararlığındadırlar.
Pratikte uyguladıkları ise oldukça ilginç ve iyi düşünülmüş örnekler var. Ocak ayında tesislerde golf turnuvası düzenlediler. Gelenler ilk 3 gün odalarında izole edildikten sonra, PCR testi negatif çıkanların dışarı çıkıp golf oynamalarına izin verildi.
Daha neler yaptılar?
10 Mart’ta Phuket adasında “Dijital Yat İzolasyonu” nu duyurdular. Proje ile, tekne sahiplerinin ve gemideki diğer kişilerin teknelerinde 14 günlük karantinalarını tamamlamalarına izin verildi. Varışta, sağlık yetkilileriyle bir PCR testi düzenlemeleri istendi.
Yat turistlerine, izolasyon sırasında nabzını, kan basıncını ve vücut ısısını izlemek için her zaman takmaları gereken bir akıllı saat verilmiş ve kıyıya 10 Km. mesafede kalmaları sağlanmış. 14 günde elde edilen veriler analiz edildikten sonra, misafirler Phuket’te karaya çıkmalarına izin verilmiş.
“Yeşil Sertifika”
Bir diğer örnek ise; Avrupa’da ilk dalgada salgını en derinden yaşayan İtalya’dan. 26 Nisan’dan itibaren İtalya’da yüksek riskli bölgelerde seyahat etmeye izin verilecek. Ancak, 4 renkli risk skalasında kırmızı ve turuncuyla gösterilen en yüksek riskli bölgelerde seyahat için “Yeşil Sertifika” gerekecek.
Aşılarını tamamlanmış olması, son 6 ay içinde Covid-19 geçirip iyileştiğini gösteren belgeler ya da son 48 saat içinde yapılmış negatif test sonuçları “Yeşil Sertifika” olarak adlandırılmaktadır. Bu belgelere sahip olanlar herhangi bir gerekçe göstermeksizin seyahat edebilecek.
Başka bir örnekte Kuzey Kıbrıs Türk Cumhuriyeti’nden.
Salgında ada olma avantajını ve dezavantajını yaşayan KKTC açık, net ve anlaşılır resmi otorite açıklamaları ile ülkede yaşayanları çok bilgilendirdi. Aldığı kararları da hızla uyguladı.
Türkiye’de belirlenmiş havalimanlarından kontrollü Charter seferleri ile KKTC deki farklı otellerin misafirlerine binmeden ve indikten sonra uygulanacak PCR testlerinde negatiflik aranmaktadır. KKTC ye gelmeden misafirler tarafından “Güvende Kal” uygulamasını telefonlarına yüklemeleri ve kayıt bilgilerini tamamlamaları istenmektedir.
Uygulama telefona indirildikten sonra uygulamada yer alan gerekli adımlar takip edilerek QR kod oluşturulacak, verilecek bileklik ile eşleştirilecektir. Seyahat sürecince bildirilen cep numarasının ulaşılabilir olması istenmektedir.
Uygulama üzerinden hangi bölgede kalınacağı seçilmekte ve belirlenen süre içinde o noktadaki otele giriş yapılması istenmektedir. Belirlenen süre içinde konum belirleme işlemi de yapılmaktadır. Kalınacak otele ulaştıktan sonra 3 gün boyunca bu otelden dışarı çıkılmamaktadır.
Otelin daha öncesinden PCR testi yaptırmış çalışanları da otel sınırları içinde otel misafirleri ile birlikte kalmaktadır. Bu süre zarfında dışardan kesinlikle başka bir misafir yada çalışan alınmamaktadır. Her otel çalışanı ise 7 günde 1 olmak üzere PCR testine tabi tutulmaktadır. Bu süre zarfında yine tedarikçiler de hiç bir otel çalışanına temas etmeden malzeme temini yapacaklardır.
“Güvenli Turizm Sertifikası”
Ülkemizde de “Güvenli Turizm Sertifikası” ile dünyaya örnek bir model oluşturuldu. Uygulanan “Güvenli Turizm Sertifikası” ile sektörümüzdeki birçok alanın çok detaylı riskleri belirlenmekte, bulunan uygunsuzlukların hızlıca düzeltilmesi sağlanmaktadır. Ancak tek başına “Güvenli Turizm Sertifikası” ile kontrolü sağlanan alanlarda herhangi bir pozitif vaka ve temaslı kişilerin girişinde salgına engel olunmamaktadır.
İnsanı, can kayıplarını her şeyden önce önemseyen, basit, sonuç odaklı ve bilimsel yaklaşımlarla küresel salgında ülke turizmimizi canlandırabiliriz!..
Hızlıca vaka sayısını azaltıp izole bölge ve kontrollü insan hareketliliğini sağlamalıyız.
Kaybedeceğimiz bir yaz sezonu daha yok.
Sağlıkla Kalın!..
Dr. M. Recai YILMAZ
ISIS, International Safety Inspection Service