Bugün canım yazı yazmak istemiyor

Gençlerde işsizlik oranı yüzde 18.9
Gençlerde işsizlik oranı yüzde 18.9

Last Updated on 8 Mayıs 2021 by Yaşar Çelik

Bu başlığı usta gazeteci Çetin Altan 1960 yılında, Demokrat Parti’nin “Tahkikat komisyonu” kurarak muhalefeti tümden susturma planını devreye sokması üzerine yazdığı tek satırlık köşe yazısına atmıştı. Fakat ben, her ne kadar Çetin Altan’ın her şeyden almaya başladığı ‘kabak tadını’ buram buram damağımda hissediyor olsam da, kendimi zorlayarak köşemi doldurmayı tercih ediyorum.

Turizm ve yiyecek & içecek sektörlerinin pandemi dolayısıyla yediği darbenin sonuçları gün geçtikçe katlanılmaz derecede büyüyor. Uygulanan senaryoların sonuçlarının buralara varacağını hepimiz biliyorduk. Ben de bulunduğum her ortamda, sesimi duyurabileceğim tüm kanallarda bunu dile getirmeye çalıştım. Fakat maalesef sektör, salgın yönetimi yapmaya çalışan devletin ‘elinde kaldı!’

Bu zamana kadar çoğunlukla yatırımcı ve işletmeci kanadındaki sorunlara dikkat çektim. Fakat diğer tarafta, sektör çalışanlarının içler acısı hali de korkunç bir gerçek olarak karşımızda duruyor.

Turizm ve yiyecek & içecek sektörünün çalışanları zaten yıllardır toplum gözündeki ‘niteliksiz işçi’ sıfatıyla savaşıyordu. Yatırımcı tarafından da yıllarca ‘düşük ücretlerle yüksek verim alınabilecek’ personeller olarak görüldüler. Özellikle bazı lokasyonlarda hiçbir hakları olmaksızın üç kuruşa çalıştırılan mevsimlik işçiler sektörümüzün en büyük ayıplarından biriydi. Zaten mesleğin doğası gereği resmi tatil, bayram, seyran; gece, gündüz demeden çalışıyorlar. Bunun üzerine oldukça uzun mesai saatleri, oldukça yorucu ve yoğunlaştırılmış görevler eklenince meslek ömür törpüsüne dönüşüyordu. Fakat şimdi bu çalışanlar, hem hayatlarını ve hayallerini verdikleri mesleklerini icra edemiyorlar hem de geçim sıkıntısının pençesindeler. İşte yatırımcısından işletmecisine, karar merciinden devletine herkesin oturup utanarak düşünmesi gereken konu budur!

Konuyu daha iyi kavramak açısından, dilerseniz turizm ve yiyecek & içecek sektörlerindeki maaşlara göz atalım;

  • Rezervasyon Sorumlusu: 4000₺ ile 5000₺ arasında.
  • Resepsiyonist: 3500₺ ile 4000₺ arasında.
  • Kat Hizmetleri Personeli: 3000₺ ile 3300₺ arasında.
  • Bellboy: 3000₺ ile 3300₺ arasında.
  • Servis Şefi: 4000₺ ile 4500₺ arasında.
  • Servis Personeli – Komi: 3000₺ ile 3300₺ arasında.

Turizm ve Yiyecek & İçecek sektörlerinin en alt kademelerinde çalışan personellerin aldıkları maaşlar bu aralıkta değişiyor. Ve bu rakamlar oldukça iyimser bir tablo oluşturuluyor. Çünkü bu rakamların çok çok altına çalıştırılan oldukça fazla personel de var. Bu arada kısa bir dipnot; Asgari ücret AGİ dahil 2 bin 825₺ !

Daha yüksek pozisyonlarda çalışan personellerin maaşları da bu skalanın biraz üstünde seyrediyor. Şimdi ‘ne var bunda? Gayet normal’ gibi değişik yorumlar yapanlar çıkacaktır. O yüzden ortalama bir turizm işletmesindeki ortalama bir pozisyonda görev yapan bir yiyecek & içecek personelinin yeterliliklerine ve şartlarına göz atalım, atalım ki durumun vehameti biraz daha gün yüzüne çıksın;

YETERLİLİKLER

• Akıcı derecede İngilizce okuma, yazma ve sözlü yeterliliği,
• Yüksek standartta sözlü iletişim, sosyal beceriler ve satış yapma becerileri
• Esnek çalışma saatlerine ve tatillerde çalışmaya uygunluk
• Benzer pozisyonda, tercihen lüks ortamda minimum 2 yıllık deneyim
• Aynı anda birden fazla görevi yerine getirme becerisi
• Misafir memnuniyetini sağlamak için yüksek servis standartlarına ve HACCP’ye uygun yiyecek ve içecek malzemeleri kurma ve muhafaza etme becerisi.
• Üst düzey yiyecek & içecek menüsü bilgisi
• Üst düzey alkol ve alkollü içecek bilgisi
• Üst düzey servis ve sunum becerileri

Tüm bu yeterliliklere sahip olduğunuzu ve bunun üstüne minimum 8 (ortalama 10 saat) saat mesai yaptığınızı, çalışma saatlerinin belki tamamında ayakta olduğunuzu, sürekli olarak yiyecek & içecek servisi ve masa temizliği yaptığınızı, bunu yaparken de bir yandan misafirle üst düzey iletişim kurup onu evinde hissettirmeye çalıştığınızı düşünün. Bunun yanına; servis ettiğiniz yiyecek & içeceklerin neredeyse hiçbirinden yararlanamadığınızı, pek çok işletmede içeceğiniz suyun bile hesabının sorulduğunu, yine pek çok işletmede tadına baktığınız ya da tükettiğiniz en ufak ürünün ücretinin istendiğini de ekleyin ve bu şartlar altında tamamen dürüstçe nasıl bir gelir bekleyeceğinizi düşünün. Büyük çoğunluğu asgari ücretli olmakla birlikte bir kısmı da asgari ücretin çok az üstünde ücretlere çalışan turizm ve yiyecek & içecek sektörü personellerinin içinde olduğu durumu şimdi anladınız mı?

Tüm bunların üstüne bir de bu dönemde ne işvereninizden ne sektör temsilcilerinden ne bakanlıklardan ne de bizzat devletten en ufak yardım alamadığınızı ekleyin. Size layık görülen üç kuruşluk (sizin vergilerinizden ve primlerinizden karşılanan) kısa çalışma ödeneğinin bir Ali Cengiz oyunuyla kesildiğini düşünün. Sonra tekrar verildiği duyurulan ödeneğin hesabınıza tanımlanmaması için İşkur tarafından yapılan ayak oyunlarını hissedin. Tam olarak ancak bunu yaparak turizm ve yiyecek & içecek sektörü çalışanlarının durumunu anlayabilir, üzerlerindeki psikolojik ve sosyal baskıyı hissedebilirsiniz.

Hal böyleyken, aslında daha fazla söylenecek pek bir söz yok. Bu günler öyle ya da böyle geçecek, fakat bakalım ‘niteliksiz işçi’ muamelesi gören sektör çalışanları tekrar o ‘yüksek standartlardaki hizmeti’ vermeye geri dönecekler mi?