Last Updated on 8 Kasım 2021 by Yaşar Çelik
2021 yılı turizm çalışanlarının sektöründen kaçış yılı olarak hafızalara yerleşiyor. Doğrudan ve dolaylı olarak 2 milyon (tahmini) kişinin iş bulduğu turizm ‘son çare köftecisi’ gibi, insanların artık başka seçenekleri kalmadığında çalışmayı düşünülebilecekleri sektör haline geldi. Turizm fakültelerinde okuyan öğrencilerin çok azı turizm aşkı ile bu bölümü tercih ediyor.
Çalışanların turizmden kaçış nedenleri 5 maddede özetleyen Antalya Kent Konseyi Turizm Çalışma Grubu Başkanı Recep Yavuz, “var olan çalışanları elinde tutamayan sektörü asıl bekleyen tehlikenin; Z kuşağının turizm sektörüne olan ilgisizliği” dedi. Yavuz, kendi bloğunda yayınladığı yeni yazısında bu ilgisizliğin gelecekte daha büyük bir sorun teşkil edeceğinin altını çiziyor ve “eğer turizmi gerçekten sürdürmek istiyorsak ‘mutlu çalışan’ sektörü haline getirmemiz gerekiyor” diye ekliyor.
İşte Yavuz’un o yazısı…
SAHİLLERİMİZDE YAZANI GÖRDÜNÜZ MÜ?
Kasım ayı ile birlikte sezon sonunun geldiği bariz bir şekilde hissediliyor. Hava trafiği bıçak gibi kesildi. Daha geçen ay günde 75 bin geliş varken, bugünlerde dörtte biri ancak geliyor. Uçaklar son misafirleri geri götürmek üzere boş gelip, dolu dönüyorlar. Otellerin bir kısmı kapanma hazırlıklarına başladı, bir kısmı da kapattı bile. İsterseniz Antalya’da bilinen büyük AVM’lerden birisine giderek, sezonun bittiğini somut bir şekilde tespit edebilirsiniz. En geç kasım ortasında biz bize kalırız Antalya sokaklarında.
Ne dersek diyelim sezon uzamadı ve kasım ayı ile birlikte turizm sektörü önümüzdeki 4 aylık durgun kış döneminin tedbirlerini şimdiden düşünmeye başladı. Bu yaz Antalya çok yoruldu. Neredeyse hiç ara vermeyen pandemi endişesi, ülkelerin sürekli değişen yaptırımları, gittikçe daha da ısınan ‘Akdeniz Turizm Savaşları’ ayakta kalmaya çalışan sektörü bir hayli yordu. Antalya’da yoruldu. 9 Milyon turist geldi geçti korona şartlarında bu şehirden…
TURİZM SON ÇARE KÖFTECİSİ Mİ?
Sular çekilince yaz boyunca dolup taşan sahillerimizde belirginleşen mesajı görebiliyor musunuz? 2021 yılı geleceğe dair en önemli konuyu sahillere bırakarak çıkıyor hayatımızdan: İSTİHDAM…
Kelime biraz sevimsiz gibi durabilir, ancak turizmin kaynağının insan olduğunu unutmayalım. İsterseniz bu kelimeyi ‘Turizm Çalışanı’ diyerek biraz daha yumuşatalım. Bilirsiniz, bütün demeçleri neredeyse birbirinin aynı olan biz turizmcilerin Türk turizminin başarısını sıralarken ilk söyledikleri SERVİS & HİZMET KALİTESİ’dir.
Bunun da hammaddesi İNSAN’dır. Yani son yıllarda başarıdan başarıya koşan turizmimiz, işini, ülkesini seven, sektördeki zorluklara rağmen bütün fedakârlıklara katlanan turizm çalışanlarının sayesinde bugünlere gelmiştir. Ama bundan sonrası meçhul…
Zira 2021 yılı turizm çalışanlarının sektöründen kaçış yılı olarak hafızalara yerleşiyor. Doğrudan ve dolaylı olarak 2 milyon (tahmini) kişinin iş bulduğu turizm ‘son çare köftecisi’ gibi, insanların artık başka seçenekleri kalmadığında çalışmayı düşünülebilecekleri sektör haline geldi. Turizm fakültelerinde okuyan öğrencilerin çok azı turizm aşkı ile bu bölümü tercih ediyorlar.
TURİZMDEN KAÇIŞIN NEDENLERİ
Bir eylem varsa en az bir sebep de vardır. Bu kaçışın nedenleri ise birden fazla. En belirgin olanlarını geçtiğimiz ay gerçekleşen iki çalıştayda turizmcilerle görüşüp, değerlendirmiştik. Ben çıkarımlarımın bazılarını önem sırasına göre madde madde yazayım:
1. Sektör, yıllarca çalışanların özlük haklarında iyileştirme yapmadı,
2. Sezonluk çalışma sürdürülebilir değil, yaşamaya ve geçinmeye yetmiyor,
3. Turizmde sürekli yaşanan krizlerin yarattığı belirsizlikler sektörde güvensizliğe yol açtı,
4. Turizmde kariyer imkanının kısıtlı olması,
5. Bilgi ve teknoloji çağında diğer sektörlerin turizmi geçmesi ve daha iyi imkanlar sunmaları,
Bu şartların üstünden birde tsunami gibi korona geçince turizmden kaçış hızlandı. 2020 yılının ikinci yarısında başlayan kaçış, 2021 yılının ilk yarısına kadar sürdü. Zira bu dönemde büyük bir kesim kısa çalışma ödeneği ile geçimini sağlamaya çalıştı. Peki gemiden ayrılanlar nereye kaçtılar?
Görünen o ki, kim ne bulduysa ve ne yapabilecekse oraya yöneldi. Yabancı dil bilen bunu değerlendirebileceği alanlara yönelirken, bileğine, işgücüne güvenenler başka sektörlere, kişisel becerileri olanlar daha kreatif alanlara, kimisi de hiç bilmediği iş kollarını denemek üzere yola koyuldular.
Başlıca yöneldikleri alanlar, enerji sektörü, sigorta sektörü, emlakçılık, çağrı merkezleri, kuryecilik, bankacılık, tarım, seralar ve diğer bilumum alanlar oldu.
Z KUŞAĞI TURİZME İLGİSİZ
Bir yandan gidenlerin arkasından bakarken,’ bir yandan da gelecek olanlar var mı? ‘ diye gözümüz, kulağımız genç nesildeyken, maalesef oradan da çok olumlu sinyaller gelmiyor. Gençler turizme sıcak bakmıyor. Hatta aileleri bile. Mesela bu satırları okuyan turizmci dostlarımın kaçının çocukları, turizm sektörünü düşünüyor? Ve kaçı çocuklarının turizmde olmasını istiyor?
Bu sektörü 10 yıl sonra bugün 20 li yaşlarda olan Z kuşağı (1995-2010 arası doğumlular) yönetecek. Ama gelin görün ki Z kuşağı sektöre çok ama çok uzak. Bunun da nedenleri var. Z kuşağının belirgin özelliklerini alt alta yazalım ve bakalım turizm ile ne kadar örtüşüyor:
– Dijital dünyada büyüyorlar
– Özgüvenleri yüksek
– Gelişmeye yatkın ve açıklar
– Özgürlüklerine düşkünler
– İşverene bağlılıkları düşük
– Patron kabul etmezler, kendileri kendilerinin patronudurlar
– İş ve eğlenmeyi bir arada yaşamak arzusundalar
– İş yerinde dijital altyapı talepleri yüksek
– İş saatlerinde kuralları ve katı yaklaşımı kabullenmezler
– Klasik medya yerine sosyal medya kullanırlar
– Kitap okumaya çok zaman ayırmazlar
– Kariyer planlamasında hızlı yükselmek isterler
– Yönetilme yerine yönetme arzusundadırlar
– Ekip çalışmasından ziyade bireysel çalışmayı tercih ederler
– Çok çabuk sıkılırlar
– Genellikle anlaşılmadıklarını düşünürler
– Gelecek kaygısı ve stres yüksektir
– Tüm gün çevrimiçi yaşarlar
– Gerçekte hiç tanışmadığı arkadaşları vardır
Örtüşmüyor değil mi? en azından turizmin bugünkü koşulları ile örtüşmüyor. Z kuşağının bu özellikleri değişmeyeceğine göre, yapılacak olan bellidir…
Bize hep ‘sürdürülebilir turizmden bahsedilir, durur. Eğer turizmi gerçekten sürdürmek istiyorsak ‘mutlu çalışan’ sektörü haline getirmemiz gerekiyor. Turizmciler ve STK’lar bundan sonra bu konuda hamleler yaparak Türk Turizmine en büyük hizmeti yapmış olurlar.