Last Updated on 9 Nisan 2022 by Yaşar Çelik
Dünyada turizminin sorunsuz yapılması için tek ve evrensel şartın barış olduğunu tüm turizmciler bilir ve her fırsatta “Turizmin oksijeni demokrasi, gıdası barıştır!” ifadesini kullanırlar. Üç haber üzerinden turizmde yükselen değer Mezopotamya’yı, kayyum sever turizmcileri ve demokrasi yanlısı turizmcileri ele alacağız.
Türkiye’nin destinasyon odaklı ilk bölgesel turizm markası MEZOPOTAMYA lansmanı yapıldı
Türkiye’nin destinasyon odaklı ilk bölgesel turizm markası “MEZOPOTAMYA” lansmanı 26 Haziran 2021’de Şanlıurfa’da yapıldı. Açıkhava müzesi görünümüyle sadece Türkiye’nin değil, tüm dünyanın en büyük turizm destinasyonlarından biri olacak Mezopotamya’nın tanıtım stratejisi ve eylem planı, Sanayi ve Teknoloji Bakanı Sayın Mustafa Varank ile Kültür ve Turizm Bakanı Sayın Mehmet Nuri Ersoy’un katılımıyla, Şanlıurfa Arkeoloji Müzesi’nde düzenlenen tanıtım töreniyle duyurulmuştu.
1. Mezopotamya Turizm ve Gastronomi Fuarı yapıldı
1. Mezopotamya Turizm ve Gastronomi Fuarı 24-27 Mart 2022 tarihleri arasında Diyarbakır’da; T.C. Diyarbakır Valiliği ve Diyarbakır Büyükşehir Belediyesi ev sahipliğinde, TÜRSAB ve Diyarbakır Ticaret ve Sanayi Odası desteği ile TÜRSAB Fuarcılık Hizmetleri A.Ş. ve Diyarbakır Fuarcılık ve Ticaret A.Ş. tarafından organize edildi. Bölgeyi “Mezopotamya” olarak tek bir isimle markalaştırıp, önemli bir sürdürülebilir turizm destinasyonu yapmayı amaçlayan fuar, tüm dünyaya 9 ilin (Adıyaman, Batman, Diyarbakır, Gaziantep, Kilis, Mardin, Siirt, Şanlıurfa, Şırnak) tanıtımını yapmayı hedeflemektedir.
İstanbul Kongre Merkezi’nde yapılan ‘CHP Turizm Çalıştayı’ sonuç raporu yayınlandı
CHP İstanbul İl Başkanlığı Turizm Komisyonunda yer alan sektör profesyonellerince oluşturulan komitelerce hazırlanan “turizm sektörünün sorunları ve çözüm önerileri çalıştay raporu” 7 Nisan 2022’de yayımlandı. Raporda, “Türkiye turizmde gelişmesini ucuz ürün sunumu üzerinden değil, barış, demokrasi ve özgürlüğün yaşandığı ülke imajıyla kazanmalıdır” vurgusu yer aldı.
Demokrasi yanlısı turizmciler
Mezopotamya bölgesinin ulusal ve uluslararası alanlarda tanıtımını yaparak turizmde vazgeçilmez bir marka haline gelmesini sağlamak amacıyla yapılan her çalışma desteklenmelidir. Mezopotamya bölgesinin turizme açılması, turizm ile kalkınması bölgeye yapılacak en büyük faydadır. Çünkü en başta söylediğimiz gibi “Turizmin oksijeni demokrasi, gıdası barıştır!”. Mezopotamya da yapılan her iki organizasyonda da bu ifadeyi hiç duymadık. Tam tersine İstanbul’da yapılan bir turizm çalıştayında bu ifadeyi sıklıkla duyduk. İlginç olan İstanbul Büyükşehir Belediye Başkanı çalıştayı düzenleyen partiden olmasına rağmen kürsüde; “Turizmin oksijeni demokrasidir, gıdası barıştır!” ifadesi sıklıkla kullanıldı ve çalıştayın sonuç raporunda “Türkiye turizmde gelişmesini ucuz ürün sunumu üzerinden değil, barış, demokrasi ve özgürlüğün yaşandığı ülke imajıyla kazanmalıdır” vurgusu yer aldı.
Kayyum sever turizmciler
1. Mezopotamya Turizm ve Gastronomi Fuarı’na katılan bir turizmci Diyarbakır hakkındaki izlenimleri yazdığı bir yazı ile kamuoyu ile paylaştı. Turizmci yazısını şu satırlar ile bitirdi:
“Halka bir sıkıntıları olup olmadıklarını sorduğumuzda; çok mutlu olduklarını, maddi sıkıntıları olmadıkça şehri asla tek etmeyeceklerini söylüyorlar. Atanmış Belediye Başkanı ve Valinin hizmetlerinden memnunlar. Siyasetten pek anlamam ama şahsi fikrim; demokratik açıdan baktığımızda sanki seçilmişin yerine birilerini atamak demokratik bir yöntem olmasa da, burada halkın atanmışları benimsediğini görüyoruz. Nedenini sorduğumuzda; “Belediyenin parasının nereye gittiğini görebiliyoruz, ayrıca devlet yardımlarının da arttığını hissedebiliyoruz” diyorlar. Kısaca, eğer bu halk komple takiye yapmıyorsa, Turizm sektörü sayesinde gençliğin işsizlik sorunu da halledilirse, çözüme çeyrek var demektir.”
Kayyum belediyeleri: OHAL ile geldi, olağanlaştı
Türkiye, 15 Temmuz 2016’daki darbe girişimi sonrasında ilan edilen olağanüstü hal (OHAL) uygulaması sürecinde “kayyum belediyeciliği” olgusuyla tanıştı. 1 Eylül 2016’da çıkarılan Kanun Hükmünde Kararname ile aslında bir olağanüstü hal önlemi olan “kayyum atama” yöntemi de kalıcı hale geldi.
CHP İstanbul Turizm Çalıştayı ve Diyarbakır 1. Mezopotamya Turizm ve Gastronomi Fuarı’nın ardından
Turizmin dilinin barış olduğunu her fırsatta aktaran turizmciler neden İstanbul’da barış ve demokrasi vurgusu yaparken, Diyarbakır’da kayyum sever bir hale gelirler? Ve bunu da “halka sorduk, halk böyle dedi” diyerek meşrulaştırırlar?
Adı sanı belli olmayan bir kişinin görüşüne atıfta bulunarak bölge halkının bu kanıda olduğunu varsaymak ne kadar sağlıklı olabilir?
Ve halk kayyum istiyorsa neden her seçimde görevden alınan partiye oy veriyorlar? 10 kişi kayyum iyi dedi diye OHAL’de gelmiş bir kurumu savunmak çok doğru bir yaklaşım değil.
Sık sık sosyal medyada görmeye başladığımız sokak röportajlarında oy verdikleri partiyi savunacağız diye akla hayale gelmeyen örnekler veren vatandaşlar aklıma geldi.
Atanmışlar ile seçilmişler sadece bir bölge sorunu değildir. İş yapıyor, yapmıyor sorunu da değildir. Kayyum meselesi bir demokrasi sorunudur. 200 tane ülke gören ama kendi ülkesinin demokrasi kültüründen bihaber olan, “çoğulcu demokrasi” ile “çoğunlukçu demokrasi” anlayışının farklarını özümseyemeyen, çoğulcu demokrasinin önemli kavramlarından subsidiarite (yetki ikamesi) kavramını göz önünde bulundurmayan turizmciler bilgilerini güncellemeli ya da tıpkı duayen turizmciler gibi artık emekli olmalı.