Last Updated on 28 Eylül 2022 by Yaşar Çelik
Binlerce yıllık tarih yeraltında gizemli bir dünya barındırıyor. İstanbul’un kültürel hazineleri arasında sarnıçlar büyük ilgi görüyor. Yerebatan Sarnıcı da ebedi karanlık içinde duran muhteşem bir taş sütun ormanı. Süs olarak Medusa başlarının kullanıldığı bir yer.
Peki, İstanbul’un bu gizli güzelliği tam olarak nerede, nasıl gidilir, girişi ücretli mi, içerisinde neler var, ne yapılır ve ne kadar bir sürede gezilir?
Öncelikle yeni açıldığı için çok ilgi gören sarnıca gittiğinizde dışarıda upuzun bir kuyrukla karşılaşabilirsiniz. Ama korkmayın, 30 Ağustos Zafer Bayramı’nda (yani en kalabalık olabilecek bir tatil gününde) ziyaret ettiğim sarnıca 15-20 dakikalık bir bekleyişin ardından giriş yaptığımı söyleyebilirim. Ben 2 saatlik bir sürede sarnıcı uzun uzun gezdim, keşfettim. Sergi heykellerine, Medusa başlarına ve Ağlayan Sütun’a özenle baktım. Ve sizin için en özel kareleri çektim. Bu fotoğrafların hepsine ve özenle hazırladığım Instagram Reels videoma @fotokuşağı hesabımdan ulaşabilirsiniz. Şimdi hazırsak Yerebatan Sarnıcı Gezi Rehberine başlayalım:
Yazıdaki Başlıklar
1- Yerebatan Sarnıcı ve özellikleri
Bizans İmparatoru I. Justinianus (527-565) tarafından 532 yılında yaptırılan Bazilika Sarnıcı nam-ı diğer Yerebatan, suyun içinden yükselen ve sayısız gibi görülen mermer sütunlarıyla dikkat çekiyor. İnşaat sırasında 7 bin kölenin çalıştırıldığı sarnıç 38 yılda tamamlanmış. Uzunluğu 140 metre, genişliği 70 metre olan dikdörtgen biçiminde bir alanı kaplayan bu dev yapı, yaklaşık 100 bin ton su depolama kapasitesine sahip. Sarnıcın içerisinde her biri 9 metre yüksekliğinde 336 sütun bulunuyor. Bu sütunların 98’i Corint üslûbu, bir bölümü de Dor üslûbunu yansıtıyor. İki sütunun altında kaide olarak kullanılan iki Medusa Başı ise (biri yan diğeri ters çevrilip koyulmuştur), Roma Dönemi heykel sanatının şaheserlerinden olmakla beraber, sarnıcı ziyaret edenlerin de en çok ilgisini çeken yapılar oluyor.
2- Yerebatan Sarnıcı hikayesi
Osmanlı halkı, dini inanışları gereği, durgun suyu değil de akan suyu tercih etmektedir. Sarnıç bu nedenle İstanbul fethinin ardından uzun bir süre sulama işlerinde kullanılır ve Osmanlı İmparatorluğu kendi su tesislerini kurup kullanmaya başlayınca âtıl kalır. Fransız asıllı P. Gyllius, Fransa Krallığı’nın kütüphanesi için değerli el yazmaları biriktirmek amacıyla 1544 yılında, Fransa Kralı I. François’i temsilen İstanbul’a, Kanuni Sultan Süleyman’ın sarayına gelir. Gyllius, İstanbul’dan o kadar büyülenir ki “Dünyadaki tüm şehirler ölmeye mahkumdur fakat İstanbul, insanlar var oldukça yaşayacaktır” der.
Gyllius, Ayasofya civarında dolaşırken, halkın evlerinin içindeki kuyulardan su aldıklarını ve hatta balık tuttuklarını duyar. Esasında Gyllius ihtiyolojiye yani balık bilimi meraklıdır. Belki de “balık tutma” konusu onu etkilemiş ve böylelikle “Altında su bulunan bu bölgede neler var?” diye düşünerek araştırmasını yapmıştır. Halk tarafından bilinen büyük ahşap bir evin duvarlarla çevrili avlusunda, yerin altına inen taş basamaklar görür. Eline bir meşale alarak, bu basamaklardan aşağı iner. Aşağıda devasa bir sarnıçla karşılaşır. Sonraki günlerde, bu sarnıca tekrar tekrar iner ve bir sandalla suyun üzerinde dolaşmaya başlar. Sarnıcın ölçülerini alır, sütunları tespit eder. Şehirde kaldığı 1547 yılına kadar İstanbul’un birçok önemli tarihi eserini gezer, İstanbul Boğazı ve gezdiği eserler hakkında çok önemli kitaplar kaleme alır. Bu yazılar, Gyllius’un ani ölümünden sonra, 1561 – 62 yıllarında, yeğeni tarafından yayımlanır.
3- Medusa Efsanesi ve Ters Medusa Başları
Sarnıçtaki, sütunların altına kaide olarak kullanılan Medusa başlarının nereden ve hangi amaçla getirildiği tam olarak bilinmese de bununla ilgili bazı görüşler vardır:
- Bir efsaneye göre Medusa, Yunan mitolojisinde yeraltı dünyasının dişi canavarı olan üç Gorgona kız kardeşten biridir. Yılan başlı Medusa, kendisine bakanları taşa çevirme gücüne sahiptir.
- Bir görüşe göre o dönemde büyük yapılar ve özel yerleri korumak için Gorgona resim ve heykelleri kullanılırdı. Sarnıca da Medusa başının konulmasının sebebi bu yüzdendir.
- Başka bir rivayete göre Medusa; siyah gözleri, uzun saçları ve güzel vücudu ile övünen bir kızdı. Medusa, Zeus’un oğlu Perseus’u seviyordu. Bu arada Athena da Perseus’u seviyor ve Medusa’yı kıskanıyordu. Bu yüzden Athena, Medusa’nın saçlarını yılana çevirdi. Artık Medusa’nın baktığı herkes taşa dönüşüyordu. Daha sonra Perseus, Medusa’nın başını kesti ve onun bu gücünden yararlanarak pek çok düşmanını yenme fırsatı buldu. Buna dayanarak Medusa Başı, Bizans’da kılıç kabzalarına işlenmiş ve sütun kaidelerine (bakanların taş kesilmemesi için) ters olarak yerleştirilmiştir.
- Başka bir rivayete göre de Medusa, yana bakıp kendisini taşa çevirmiştir. Bu yüzden buradaki heykeli yapan heykeltıraş, ışığın yansıma açılarına göre Medusa’yı üç ayrı konumda yapmıştır.
- Diğer bir inanışa göre ise I. Justinianus; Arap ordularının İstanbul’a doğru yola çıktığını öğrenir ve sarnıcın hızlı şekilde yapılmasını ister. Sütun kaidesi olarak kullanılan taşların özelliği düz, yatık ya da ters şekilde dizilmesidir. Bu aşamada estetik görünüm bir kenara bırakılarak sarnıcın kısa sürede tamamlanması amaçlanmıştır.
4- Gözyaşı Sütunu (Ağlayan Sütun)
Sarnıcın içinde her biri 9 metre yüksekliğinde 339 sütun bulunduğunu söylemiştik. Birbirlerine 4,8 metre aralıklarla dikilen bu sütunlar, 12 sıra oluşturuyor. Her bir sırada da 28 sütun bulunuyor. Fakat bu sütunlardan öyle biri farklı ki, dikkatimi çekmekle birlikte hikayesi hakkında da büyük bir merak uyandırıyor bende.
38 yılda yapımı tamamlanan sarnıcın inşası sırasında 7 binden fazla köle çalıştırılmış. Çalıştırılan kölelerin çoğu da burada ölmüş. Düşünüldüğünde bu sütun bende daha da anlam kazanıyor. Gözyaşlarına benzer şekillerin bulunduğu sütunun üzerinden akan su, sütunun sürekli “ağladığı” hissini uyandırıyor. Bir rivayete göre de saray ziyarete kapandıktan sonra kölelerin ağlama sesleri sütunlara çarpa çarpa yankılanırmış.
5- Yerebatan Sarnıcı nerede, nasıl gidilir? Ziyaret saatleri ve giriş ücreti…
İstanbul’un Sultanahmet ilçesinde yer alan sarnıç, Ayasofya Camii’nin hemen yanında bulunuyor. Bulunduğunuz konumdan marmaray, metro, tramvay gibi toplu taşıma araçlarını kullanarak sarnıca rahatlıkla ulaşabilirsiniz.
Haftanın her günü 09.00 – 19.00 saatleri arasında ziyarete açık olan sarnıca giriş ücreti yerli ziyaretçi için 50 TL, yabancı ziyaretçi için 190 TL, öğrenci ve öğretmenler için ise 20 TL.
Adres: Yerebatan Caddesi, Alemdar Mahallesi, 1/3 34410 Sultanahmet-Fatih/İSTANBUL
Tel: 0 (212) 512 15 70
Önemli notlar: Yerebatan Sarnıcı Kültür ve Turizm Bakanlığı’na bağlı olmadığı için MüzeKart geçmiyor. Sarnıca giriş biletlerini Passo’dan online satın alabilirsiniz. Online’dan bilet satın aldığınızda geçişlerinizi daha hızlı yaparak sarnıca ‘online bilet geçiş bölümünden’ kuyrukta beklemeden girebilirsiniz.
6- “Daha Derine” Sergisi ve diğer etkinlikler
Yaklaşık 1500 yıl önce inşa edilse de zamanının çok ötesinde olan ve UNESCO Dünya Kültür Mirası Tarihi Listesi’nde bulunan Yerebatan Sarnıcı, İstanbul Büyükşehir Belediyesi (İBB) Miras ekipleri tarafından tarihinin en kapsamlı restorasyonundan geçerek 22 Temmuz 2022 tarihinde açıldı. Ve açıldığı günden bu yana Küratör Mahir Polat’ın düzenlediği ‘Daha Derine’ adlı çağdaş sanat heykel sergisine ev sahipliği yapıyor. Berkay Buğdan, Ozan Ünal, Aslı Irhan, Ali Abayoğlu, Muzaffer Tuncer, Jennifer Steinkamp ve Malik Bulut’un eşsiz eserlerini mutlaka görmelisiniz. Kadim tarihini her detayında hissedeceğiniz Yerebatan Sarnıcı, çağdaş müzecilik anlayışı doğrultusunda ev sahipliği yaptığı diğer etkinlikleriyle de sizi büyülü bir dünyaya davet ediyor.
7- Tourism Diary MAG 6. Sayı İstanbul Gezi Rehberi
İstanbul ile ilgili daha fazla seyahat rotası için Tourism Diary MAG 6. Sayı İstanbul Gezi Rehberi ‘ni okumayı unutmayın. Dergimizi Turkcell Dergilik, Magzter ve Dijital Basın platformlarından hemen indirin.